-15- "Sence masuma benzer bir halim mi var?"

33 2 0
                                    

"Bir gar kendi kendine fısıldadı acıyla...
Sadece sarıldığı trenler duydu, dedi ki;
Hiç bu kadar uzağa gitmemişti gidenler..."

Keyifli okumalar şeker parelerim!!
:*

Multimedya'da: Bahar

åååååå

Bir insan bu kadar inat olmaz ki! Hayır anlamıyorum, hastahaneye gitsek ne olacak? Aklımdan doktordan korkuyor düşüncesi geçse de, sanmıyorum. Eşek kadar adam, niye korksun? Bir evde iki inatçı çok fazla.

"Nereye gidiyoruz ya, biz?" her zaman meraklıyımdır.

"Susacak mısın? Susturuyum mu?" tek kaşını kaldırıp, bana baktı. Tekrar bakışlarını yola çevirdi. Konuşulmayada gelmiyor. Al tarafı nereye gideceğimizle ilgili cevap versen ne olurdu? Susmayacağım tabi ki!

"Susmayacağım." yürek yedim kanka çaktırmayın.

"O zaman bunu sen istedin." arabayı kenara çekip, aniden frene basınca, kapıdan tutundum. Canına mı susadın ulan!?

Yan dönüp bana yaklaşınca hemen geriye çekildim. Bu hareketimle dudağının kenarı kıvrıldı. Lan resmen öpecekti! "Ne o? Korktun mu?"

Kaşlarımı çatıp "Neyinden korkucağım be senin!?" demez miyim? Korkmuyorsun madem, niye kapıya sülük gibi yapıştın? Bu sarsuk iç sesi bana kim verdi? Allah aşkına başımda Utku yetmezmiş gibi, birde iç ses çıktı!

"Hm o yüzden mi, benden kaçtın?" bana biraz daha yaklaşınca, kapıya sindim. Kapıyla bütün oldum! Git geri Utku.

"S-senden kaçtığım falan yok! Başka yerlerinden uydurma!" biri bana neden kekelediğimi açıklayabilir mi?

Kahkaha atarken, şaşkınca yüzüne bakakaldım. Utku'yu tanıyalı bir iki ay oldu ve ilk defa bu kadar içten ve eğlenirken kahkaha attığını gördüm. Gülerken gözlerinin kısılması, inci tanesi gibi dişlerinin gözlerimin önüne serilmesi. Ben bir ölüp geliyorum.

Yok arkadaş bunların hepsi, kıyamet alameti. Ya da Utku'nun kolunda ki, kurşun koluna değilde, kafasına mı isabet etti? Utku cehennem zebanisi gibi. Çünkü soğuk ve ürkütücü birisi, hayatta böyle gülmez.

Sonunda Utku kahkahasını kesip, bana dikkatli baktı. Ama dudaklarında hafif bir tebessüm vardı. Bu tebessüm, tıpkı insanın yeniden, çiçek gibi açmasına sebep olur.

Geldiğimiz şu duruma bak! Daha bir-iki saat önce silahlı adamlardan kurtulduk. Utku vuruldu ama, umurunda bile değil. Başka eve gidiyoruz. O yetmezmiş gibi, birde Utku beni öpecekti!

Bu çocuk hayatıma kaos yaratıyor.
Hafif bir öksürükle kendime geldim. Kapıya yapışmaktan vazgeçip, önüme dönerken, Utku'da yerine geçip, yaralı olmayan koluyla arabayı çalıştırıp, sürmeye başladı.

Torpidoda ki, makası elime aldım. Siyah tişörtümün ucundan kesip, makası yerine koydum. Elimle kestiğim yeri, uzunca yırttım. Kirpiklerimin üstünden Utku'ya baktığımda, yarı yola bakıp, yarı benim ne yapmaya çalıştığıma anlamak istercesine bakıyordu.

Sol kolu yaralı ve benim tarafa ters geliyor. Ben şimdi nasıl bağlayacağım kolunu? Çocuk gibisin Utku!
"I-ı şey Utku?" şey ne Bahar?

"Ne var, baş belası?" sensin bela!

"Kolunu sarmamız lazım. Mağlum bir saattir eve gidiyoruz." bana ters ters baktı. Hiç birşey demeden arabayı kenara çekti. Nasıl saracağım ki? En iyisi arabadan iniyim, Utku'nun tarafına geçip sarıyım. Yapacak birşey yok.

TATLI İNTİKAM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin