three

1.5K 206 62
                                    

FIGURE IT OUT - ROYAL BLOOD

"Gidip onu görebilir miyiz?" Luke heyecanla sordu.

Michael iç çekti, "Bugün gidemeyiz çünkü bugün haftasonu ve onun nerede yaşadığını bilmiyorum."

Luke suratını astı ve büyük kanatlarını hafifçe indirdi.

Michael bunun için kötü hissetmişti ama aniden aklına başka bir fikir geldi.

"Film izlemeye ne dersin?"

Luke ona doğru baktı ve hafifçe kafasını sallayarak onayladı.

"Daha önce Mean Girls'ü gördün mü?"

+

"Tanrım, Michael bu hayatımda izlediğim en güzel şeydi."

Michael, başka bir erkeğin daha bu filmi beğenmesiyle sevinmişti.

"Sana mükemmel bir film olduğunu söylemiştim." Yüzüne hafif bir gülümseme yayıldı. Luke'a doğru baktığında ağzına bir tane daha marshmallow attığını gördü.

Meleğin yüzüne hipnotize olmuş gibi bakmaya başladı.

Sarı saçlarının her zaman mükemmel bir şekilde durduğunu ya da güldüğünde mavi gözlerinin parladığını farketmişti.

Michael onu kıskanmaya başlamıştı. Luke'un, Michael'da olmayan düz bir karnı vardı. Ya da Luke'un mükemmel bacakları vardı ve Michael onlara baktığında üzgün hissediyordu.

Luke, Michael'ın üzgün hissettiğini anladı ve aklına annesinin sözleri geldi.

Bir gün sen de gidip birini mutlu edeceksin.

Mutlu etmesi gereken kişinin Michael olduğunu anladı.

Luke, oturduğu yerden yavaşça kalktı.

Michael'ın gözleri, Luke'u üst kata çıkıp onun odasına girene kadar takip etti.

Michael iç çekti, artık meleğin de onun yanında olmak istemediğini düşündü.

Michael, kafasını koltuğun arkasına yaslayıp gözlerini sıkıca kapadı ve hayatının mükemmel olduğu zamanları hatırlamaya çalıştı.

Michael oracıkta uyumak üzereyken meleğin merdivenlerden aşağı inerken tökezlediğini duydu.

Hemen oturduğu gri koltuktan kalkıp Luke'un düştüğü yere gitti.

Luke'un ayağa kalkmasına yardım etmek için ona elini uzattı.

"Ne yapıyorsun?" Michael'ın gözleri şaşkınlıkla açıldı.

Luke eline siyah bir kapüşonlu tutuşturmuştu.

"Gel." Luke, Michael'ın küşük ellerini yakalayıp onu ön kapının dışına doğru sürükledi.

"Bekle! Diğer insanlar senin kanatlarını görmeyecekler mi?" Michael duraksadı.

Luke, Michael'ı kucaklayarak kaldırdı ve hafifçe gülümsedi.

"Sıkı tutun Mikey." Ve bunu demesiyle Michael havada süzüldüğünü hissetti.

Michael'ın elleri korkakça Luke'un gömleğini kavradı. Havanın soğukluğu yüzünden burnu ve yanakları kızarmaya başlarken küçük bir çığlık attı.

Luke kıkırdadı ve yukarı doğru süzülmeye devam ederken Michael'ı daha da sıkı tuttu.

Luke, bulutların üstüne çıktığında durdu ve kanatlarını havada sabit kalabilmek için hafifçe çırpmaya başladı.

Michael yavaşça yüzünü Luke'un göğüsünden kaldırdı ve karşısındaki manzaraya hayranlıkla baktı.

Batmak üzere olan güneş, gökyüzünü turuncunun tonlarına boyamıştı.

Michael gözlerini heyecanla açarken derin bir nefes aldı.

Gökyüzünün turuncu renginin bulutlarla birleşimi tarif edilemeyecek kadar güzeldi.

Ama Luke rengarenk gökyüzüne bakmıyordu. Tüm dikkatini kollarındaki, ona sıkıca tutunmuş olan ürkek çocuğa vermişti.

Luke onun yeşil gözleri, siyaha boyadığı saçları, ve onun kişiliği yüzünden büyülenmişti. Luke'un tanıştığı ilk ve tek insan olmasına rağmen onu cidden mükemmel buluyordu.

Michael'ın gözleri, kahkaha atarken kısılmıştı. "Bu mükemmel Luke. Teşekkür ederim."

Luke güldü ve hafifçe onu tekrar aşağı indirmeye başladı.

Ön kapıyı açarak yorgun Michael'ı içeri taşıdı. Kapıyı tekmeleyerek kapattı ve Michael'ın odasına çıkıp onu yatağına yerleştirdi.

Üstünü örttü ve Daniel'ı kollarının arasına yerleştirdi.

Çocuk kollarının arasındaki oyuncağa sarılınca melek gülümsedi. Eğilip alnına küçük bir öpücük kondurdu.

"İyi geceler Michael, tatlı rüyalar."

luke therapy //muke {türkçe}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin