Kurtarışlar

222 17 6
                                    

Meltem, Zehra ile olan son konuşmasını düşünüyordu elinde beraber çektirdikleri son fotoğraf varken. Hastanenin basık havası altında Zehra'yı pür dikkat dinliyordu. "Meltem, vaktim azaldı benim... Eğer Adnan'dan önce ölürsem dolaptaki siyah kutuyu Pamir'e ver." dedikten sonra anahtarın sarı küçük çantada olduğunu söylemişti. Pamir "Ne kaynatıyorsunuz bakalım bensiz?" diye içeri girdi ve Meltem Zehra'nın kendisine bıraktığı bu yükü nereye kadar taşıyabileceğini o zamandan beri düşünmekteydi. Zehra ile bu konu üzerine bir daha konuşmaya fırsatları olmadı. Meltem kapının sesiyle geçmişten, olduğu zamana yeniden döndü. Pamir kolunu kapının kenarına dayamış aşağıya sarkan eline başını koymuştu.

"Girebilir miyim?"

Meltem, çayın yanına birkaç parça atıştırmalık koymuştu. Annesinin bıraktığı kutu Zehra'nın masasının üzerindeydi.

"Kahvaltı yapmadın, değil mi?"

Pamir, sehpanın üzerindeki tabaktan bir parça tuzlu bisküviyi ağzına atarken Meltem siyah saçlarını elinin tersiyle sırtına savurdu.

"Abla, öyle apar topar gittiğim için özür dilerim. Arkamı topladığın için de teşekkür ederim."

Meltem tüm bu yaşadıklarının Pamir için ne kadar ağır olduğunu düşünüyordu.

"Asıl ben özür dilerim... Bunu söylemek için biraz daha beklemek isterdim ama seni senden gizlemek daha büyük bir yük."

Pamir dudaklarını büktü. Başını sağa sola sallayıp kaşlarını kaldırarak Meltem'e baktı.

"Nasıl olsa öğrenecektim. Her halükarda aynı şeyler yüzüme tokat gibi çarpacaktı. Ben bir babanın istemediği çocuğum, annesi yalancı olan bir çocuğum... Hiçim..."

Meltem, Pamir'in ne kadar güçlü olduğunu biliyordu ama bazen kendisine karşı takındığı acımasız tavırları vardı.

"Sen her şeysin, Pamir. Sen çok güçlüsün."

Elini genç adamın dizine koymuş en güven verici ses tonuyla konuşmasına devam etmişti.

"Annene de hak ver. Terk edilmiş, seninle bir başına kalmış. Ailesi yok, güvenebileceği kimse yok. Seni bu günlere getiren annen, bunu sakın unutma."

Pamir biraz düşününce Meltem'in haklı olduğunu inkar etmedi. Annesi ona sahip çıkmıştı, o da annesine. Şimdi sırada hesap sorma zamanı vardı.

"Adnan Tekin. Kim bu adam? Babam..."

Meltem bilgisayarını getirip arama motoruna Adnan Tekin ismini girdi.

"Aslında çok da yabancı biri değil. Kodamanlardan biri. Şirketinden önceki hayatı hakkında hiçbir bilgi yok. Varsa da yok edilmiş. Henüz ulaşamadım."

Meltem bir yandan kanıtları gösterirken bir yandan da araştırmaya devam ediyordu.

"Aslında size karşı uyguladığı hiçbir hukuksuzluk yok. Yani annenle boşanmış, daha doğrusu evlenmek için boşanmış. Zengin olmasının sebebi tesadüf değil; Filiz Güçlüer. Annen her zaman, babana hak verdiğini söyler, Filiz güzel bir kadın. Ama babanın para için evlenmiş olma ihtimali de yok değil."

Meltem resimleri hızlı hızlı geçmeye çalışırken Pamir hepsinin üzerinde biraz daha kalmak istiyordu. Hayatını batıran bu insanların her birinin yüzünü ezberlemeye çalışıyordu. Meltem saate bakarak aceleyle ayağa kalktı.

"Hay aksi! Geç kalmışım."

Pamir başını Meltem'e doğru kaldırdı.

"Eee. Böyle ortada kesip gidecek misin?"

DönüşümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin