Yol Ayrımları

147 18 8
                                    

Pamir, kafenin içindeki insanlara, kafeye bakıyordu. Burayı açabilmek için verdiği uğraşları hatırladıkça her şeyden vazgeçip yeni bir hayata başlamak çok mantıksızdı. Annesiyle birlikte dişinden tırnağından arttırdığı paralarla açmıştı burayı. Tabii Erdem ve Meltem'in emeklerini de çöpe atamazdı. Asya da boş zamanlarında gelip yardım ediyordu. Asya, masalarla ilgilenirken kafe çalışanlarıyla karşılaştıkça kulaklarına eğilip akşamı unutmamalarını hatırlatıyordu o gün. Pamir'in doğum günüydü, herkes unutmuş gibi yapıp bilerek kutlamamıştı. Pamir'in ise şu an doğduğu günü hatırlamak yapacağı en son şeydi. Her şeye yeniden başlamak için neredeyse hiçbir eksiği kalmamıştı. Tek yapması gereken bir tanışma planıydı. Babasının karşısına çıkacağı bir plan. Ama bir terslik vardı; günlerdir süren bir terslik. Adnan Tekin'in gideceği mekanlar Erdem'in adamları tarafından takip edilmişti ama adamı günlerdir hiçbiri görememişti. Pamir bugünün sonunda da aynı haberi alırsa B planını uygulayacaktı.

Akşam için her şey hazırdı sadece süslemeler için Pamir'i yarım saatliğine dışarı çıkarmak gerekiyordu. Bu görevi Semih üstlendi.

"Ee Pamir, daha daha nasılsın?"

Pamir'in sessizliği Semih'i de germişti. Pamir eli cebinde yürürken aklında hala yapacakları vardı. Son günlerde hayatını tamamen bunun üzerine kurmuştu ve başka her şeye kendini kapatmıştı. Kaldırımın çift renkli taşlarını incelerken bir kardeşi olduğunu düşünüyordu. Sadece fotoğrafını gördüğü bu çocuğu merak etmiyor değildi.

"Pamir?"

Semih'e döndüğünde kaşındaki yara bandını yeni fark etmişti. Eliyle arkadaşının çenesini tutup yüzünü ışığın daha çok olduğu bir yere çevirdi.

"Kavga mı ettin?"

Semih başını geri çekerken tek kaşını kaldırdı.

"Kısmen... Daha çok dövdüler diyebiliriz."

Pamir Erdem'in bunu yapmış olma ihtimalinden çekinse de bu soruyu sormak zorundaydı.

"Kim?"

"Hakan'ın adamları. Erdem'le ilgili bir şeyler sordular, söylemeyince de işte..."

Pamir bir yandan rahatlamıştı. Eli arkadaşının çenesindeydi. Erdem'in Semih hakkında ne kadar yanıldığını düşünüyordu.

"Şerefsizler! Yani ben seninle konuştuktan sonra yine gittin yanlarına, öyle mi?"

Semih başını onaylayarak salladı.

"Zorundaydım, çağırdılar. Tehdit ettiler."

Pamir, durumun ciddiyetini henüz kavrıyordu.

"Neyle tehdit ettiler?"

Semih daha fazlasını anlatmanın herkes için kötü olacağını yeni fark etmiş gibi birkaç adım geriye gidip elini cebine attı.

"Söyleyemem."

Pamir, Semih'i biraz daha sıkıştırmak için üzerine yürüdüğü anda telefonu çaldı.

"Asya?"

"Pamir, kafede yangın çıktı!"

Telefonun diğer ucundaki Asya muzipçe gülerek telefonu kapatırken Pamir koşarak ekmek teknesine gidiyordu. Semih arkasından gelirken Asya'nın tam zamanında aradığını düşünüp içinden ona teşekkür ediyordu.

Pamir kafenin yerli yerinde ve sapasağlam durduğunu gördü. İçeri girip girmemekte tereddüt ettiği birkaç saniyeden sonra kafenin ışıkları bir anda yandı. Nefes nefese kalmıştı ve olayın şaşkınlığını üzerinden atamıyordu. "İyi ki doğdun Pamir!"  Semih arkadan yetişip elini Pamir'in omzuna koyduğunda arkadaşının belirli belirsiz gülümsediğini gördü.

DönüşümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin