Asya, Laçin'in odasında uyumak üzereyken duymuş olduğu cümlelerin şokuyla yattığı yere çivilenip kalmıştı. Gözlerini tavana odaklamışken duyduğu şeyleri anlamaya çalışıyordu. Erdem ve Meltem'in söyledikleri balyoz gibi inmişti beynine. Tüm bunların bilinçaltının kendine oynadığı bir oyun olduğuna inandırmaya çalıştı kendini. Belki de rüyadayken duymuştu bunları. Böyle bir şeyin olması mümkün olamazdı. Pamir'in babası yıllar önce ölmüştü. Asya yavaşça yattığı yerden kalkıp oturduğunda hala titriyordu. Ne kadar süredir odadaydı; bunun ne kadarında uyumuş ne kadarında uyanıktı, bilmiyordu. Lavaboya geçip elini yüzünü yıkadı. Taziyeye gelenler yavaş yavaş evinin yolunu tutmuştu, ertesi gün cenaze töreni vardı. Asya, yarın Laçin'in yanında olmalıydı. Duyduklarının doğruluğunu başka bir gün öğrenecekti, Laçin'in ona ihtiyacı vardı. Bu kez ona ihtiyacı olan birini yüz üstü bırakmayacaktı. Aynaya baktığında kıpkırmızı olan gözlerini nasıl saklayacağını düşünemeyecek kadar dağınıktı zihni. Laçin arkada onu bekliyordu.
"Asya? N'oldu?"
"Hiç."
Laçin'e belirli belirsiz gülümsedikten sonra yeniden onun odasına çıktı. Etraf tamamen sakinleşene kadar orada kalmaya karar verdi. Meltem ve Erdem önden gitmişlerdi. Pamir arkadan geleceğini söyleyip Laçin'le kaldı. Onu teselli edebileceğinden değil, yanında olduğunu hissettirmek istiyordu. Bir süre sonra ortalık iyice sakinleştiğinde Pamir de ayrıldı. Hava kararmıştı. Arabadayken Melis'in aramasını cevapladı.
"Teşekkürler Pamir."
"Ne için?"
"Bugün Laçin'in yanında olduğun için."
"Rica ederim, herkes yapardı."
"Neden benden kaçıyorsun?"
Melis asıl meseleye geldiğinde Pamir, trafik ışığında durmuştu bir süre ne cevap vereceğini düşündü. Arkadaki arabaların kornalarıyla yeniden hareket etti. Arabayı kenara park edip konuşmaya devam etti.
"Senden kaçmıyorum. Seni koruyorum."
"Kendinden mi? Nişandan beri aramıza bir duvar çektin. Bak, Pamir... Senden bir şey beklemiyorum. Eğer böyle düşünüyorsan..."
"Hayır, hayır. Kesinlikle böyle düşünmüyorum. Benden bir şey beklemediğini biliyorum, ben de senden beklemiyorum... Melis... Beni tanıdıkça öğrenirsin, bu benim en kötü huylarımdan biri. Hayatımda bir şeyler ters gittiğinde kendimi dışarıya kapatıyorum... Kabuğuma çekiliyorum, inan bana seninle hiçbir ilgisi yok. Cevaplandırmadığım her araman için de özür dilerim, sadece geri alamayacağım şeyler söylemek, seni kendimden tamamen uzaklaştırmak istemiyorum."
"Hayatında ters giden bir şeyler varsa neden benimle paylaşmıyorsun? Bana ne kadar destek olduğunu ikimiz de biliyoruz. Sana yardım etmek istiyorum."
"Keşke edebileceğin bir şey olsa... Melis, bunu telafi edeceğim. Sen benim için değerlisin."
"Sen de benim için."
Pamir, Melis'e gerçekleri anlatamazdı. Onunla yüzleşmek de istemiyordu. Ondan kendini yavaş yavaş uzaklaştırmak zorundaydı; bunu da istemiyordu.
"Seni ararım."
-
Ertesi gün cenaze töreni oldukça sakin geçmişti. Haber kanallarında, gazetelerde az da olsa yer verilmişti. Cenaze töreninden birkaç gün sonra Pamir evin kapısına yöneldi. Kapıyı açtığında Asya karşısındaydı. Çantasının sapını iki eliyle sıkıca kavramış çatık kaşlarının altından Pamir'e bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dönüşüm
General FictionPamir Poyrazoğlu için her şey bir mektupla değişmişti. Hayatının koca bir yalan üzerine kurulu olduğunu öğrendiğinde artık yapması gereken tek şey kendisinden çalınan her şeyi geri almaktı.