Meltem, Erdem'i arayıp kafeye çağırdığında Semih, Pamir'i sakinleştirmek için çabalıyordu. Erdem içeri girdiğinde Pamir hala sakinleşememişti. Bir yandan ağlıyor bir yandan da dört bir tarafa küfürler yağdırıyordu. Erdem'in tokadının Pamir'in yüzünde patlamasıyla kafeye sessizlik çöktü. Erdem, Pamir'e sıkıca sarılığında Pamir'in çığlıkları sessiz bir ağlamaya dönmüştü.
"Benim yüzümden..."
Erdem, çocuğun taşıdığı yükü kaldıramadığını görüyordu. Koltuğa oturduğunda Pamir, başını Erdem'in omzuna gömüp suç işlemiş bir çocuk gibi sessizce ağlıyordu. Erdem, Pamir'in başının üzerinden arkaya baktığında Meltem'in de ağlayarak Semih'e sarıldığını gördü. Herkes biraz daha sakinleştiğinde Meltem kahve yapmak için Semih'le beraber arka tarafa geçmişti. Pamir koltuğun sırtına dayadığı koluna yaslanmış, öylece boşluğa bakıyordu. Erdem, onun konuşmasını bekledi.
"Ben vazgeçiyorum."
Erdem, Pamir'in her engelde geri dönmek istemesinden sıkılmıştı.
"Pamir. Bak, aslanım. Anlıyorum, seviyorsun ama olmayacağını kendi ağzınla söylüyorsun. Madem öyle, yeniden başlayın. Kim karışır?"
Pamir, gözünden bir damla yaş akarken başını sağa sola salladı.
"Yapamam... Laçin'i incitemem."
Erdem, Pamir'e bakarken, onun ne kadar değiştiğini düşünüyordu.
"Eskiden daha bencildin sen."
Pamir omzunu silkti Erdem'in dediklerine karşı gelmeden.
"Büyüdüm."
Erdem, ona 'büyüme' demek istedi bir an. Yanına geldiği ilk zamanları düşündü. Pamir, şefkatinden hiçbir şey kaybetmemişti geçen on beş senede. On beş sene... Bir insanı tanımak için ne kadar da yeterli bir süreydi. Erdem, Pamir'in olaylar karşısındaki tepkisini hiçbir zaman bilemezdi. Her ne kadar onu çok iyi tanıdığını düşünse de son zamanlarda bu fikrinden vazgeçmişti. Pamir, Erdem'in kendisine uzun uzun baktığını fark etti.
"Ağabey?"
Erdem, düşüncelerinden ayrılıp elini Pamir'in omzuna koydu.
"Büyümedin. Hâlâ büyüyorsun."
-
Asya, Şenay'ın yaptığı kahveyle kendine gelmeye çalışıyordu.
"Anlatmayacak mısın?"
Asya kahvesini yudumlarken aynı evde yaşadığı Şenay'a çok da güvenmediğini düşünüyordu.
"Önemli değil."
"Ay nasıl önemli değil! Ağlamaktan gözlerin davul olmuş baksana."
"Sen neden benim telefonumu karıştırdın?"
Şenay, son arananları silmeyi unutup unutmadığını düşünürken Asya'ya çıkışıp haklı konuma gelmeye çalıştı.
"Aşk olsun yani. Laçin'i arayayım dedim senin böyle olduğunu görünce. Normal bir ağlama değildi ki resmen krize girdin! Ne yapacağımı bilemedim onu aradım. Konuşamadık zaten, kapandı telefon."
Asya yarı kapalı gözlerini Şenay'a çevirirken kahvesinden bir yudum daha aldı.
"Bana sormadan yapma böyle şeyler."
Asya'nın sesi Şenay için hiç olmadığı kadar soğuktu. Şenay bir şeyler söyleyip ortamı germek istemedi. Hiçbir şey söylemeden odasına giderken Asya arkasından seslendi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dönüşüm
General FictionPamir Poyrazoğlu için her şey bir mektupla değişmişti. Hayatının koca bir yalan üzerine kurulu olduğunu öğrendiğinde artık yapması gereken tek şey kendisinden çalınan her şeyi geri almaktı.