Ön Yargı

98 15 12
                                    

Annesinin yemek için gereğinden fazla hazırlandığını düşünen Laçin televizyonun karşısında akşam olmasını bekliyordu.

"Anne?"

Filiz, yukarı kattaki kapıdan çıkıp ahşap korkuluklardan tutarak aşağıya eğildi.

"Evet?"

Laçin başını koltuğun üzerinde geriye yatırıp annesine baktı.

"Akşama arkadaş çağırabilir miyiz?"

Filiz, avucuna aldığı küpeleri kulağına takıyordu.

"Neden?"

"Muhtemelen iş konuşacaksınız ve ben sıkıntıdan patlayacağım."

Filiz başını doğrultup tek kaşını kaldırdı.

"Seni hiç ilgilendirmiyormuş gibi konuşuyorsun."

Laçin başını eğip sessizce kendi kendine fısıldadı.

"Yine başlıyoruz..."

"Laçin, tatlım. Üzerine gelmek istemiyorum ama şirketi sonsuza kadar ben yönetmeyeceğim. Hem, Pamir'den hoşlandığını söylememiş miydin? Madem bu kadar iyi anlaştınız, birlikte yapın bu işi."

Laçin, kumandayı televizyona doğrultup sertçe bir iki tuşa bastıktan sonra annesinin duyacağı bir tonda konuştu.

"Tamamını devretsek miydi ki?"

Annesinin sesi şiddetle yükseldi.

"Sus, Laçin!"

Laçin annesiyle birlikte ondan binlerce kez duyduğu cümleyi fısıltıyla ve annesinin yüz ifadesini takınarak söyledi.

"Bu şirket ailemizin emekleriyle kuruldu. Başkasına vermektense batmasını yeğlerim."

Laçin televizyon kanallarında dolaşmaya devam edip gündüz kuşağının saçmalığını düşünürken 'yeğlemek' kelimesini kullanmasını garipsediği annesinin meraklı sesini duydu.

"Kimi çağıracaksın akşama?"

Başını arkaya atıp yeniden üzerindeki balkona baktı ancak annesini orada göremedi; daha yüksek sesle planını anlattı.

"Melis. Film izleyeceğiz."

"Tamam, çağır. Ama erken değil. Yemekte sadece iş konuşacağız, Melis'in ilgisini çekeceğini sanmıyorum."

Laçin sıkıntıyla kaşlarını kırıştırdı.

"Ha illaki ben varken konuşulacak o iş. Farz çünkü."

Çocuk, annesinin en uyarıcı ses tonuyla birlikte topuklarının tıkırtısını duyuyordu.

"Laçin!"

Akşam olurken Filiz kendi hazırlıklarını çoktan tamamlamıştı. Yemekler ve diğer ikramları kontrol ediyordu.

"Lisa! Bu ne tuzlu bir şey böyle!"

Ağzındaki lokmayı peçeteye çıkarırken Lisa'nın tedirgin bakışları yüzünde geziyordu.

"Özür dilerim."

Filiz yüzünü buruşturmuştu.

"Yani her zaman yap da, bu akşam yapma... Neyse. Bunu koyma, diğerleri yeter zaten."

Laçin merdivenlerden hoplaya zıplaya inerken Filiz mutfakta Laçin'in gelmesini bekliyordu.

"Merdivenlerden inerken gürültü yapma. Biraz sakin ol."

Laçin, annesinin genellikle kendi olmasına izin vermemesinden yakınırdı ancak onu da suçlamıyordu. Filiz, dedesinin konağında çok zaman geçirmişti. Tam bir hanımefendi gibi yetiştirilmişti; oğlunu da beyefendi yapmaktan sorumluydu. Laçin, her ne kadar bunların eskilerde kaldığını düşünse de annesine bunu söyleyerek onu kırmaktan çekindiği için genellikle onun uyarılarını dikkate alır gibi yapardı.

DönüşümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin