Burcu
Yorgun şekilde gelip kendimi karavanın koltuğuna attım. Gözlerim nerdeyse kapanıyordu, akşam 5 olmuştu, tam 7 saattir durmadan sahneleri çektik. Motor olayından sonra kendime gelmem bir az zaman aldı. O olaydan sonra Kunduzdan bir az uzak durmayı karara almıştım. Hareketlerimden benim motordan korktuğumu anlaması hoşuma gitmemişti. Şimdiye kadar tüm hislerimi içimde tutmaya alıştım ve onları saklamayı da çok iyi beceriyordum. Ama diğerlerinin değil de, Berkin bu durumumu sezmesi beni rahatsız etmişti. Hiç iyi olmamıştı bu, çünkü ben tanıdığım Berk onu bir yerlerde kesin suratıma çakacaktı. Tabii bir de bana güven deyişi vardı. O ayrı bir kafamı karıştırmıştı. Beni kendisine aşık etmek için bir taktik miydi, yoksa sadece gerçekten samimi bir jest miydi, orasını da hiç anlamamıştım. Nedense içimde bir hiss vardı, kötü müydü, iyi miydi bilmiyorum, ama işte bir şey vardı, Berkle ilgili... Sözleri beni korkutmuyor deseydim yalan olurdu. Çünkü gözlerindeki o ciddiliği görmüştüm ben. Sadece yaptığı hareketlerin nedenini anlayamıyordum. Birden karavanın kapısının açılmasıyla koltukta doğruldum. Gelen Tolgaydı. Onu görünce kendim de bilmeden içimden bir oh çektim. Nedense şu an Berkle karşılaşmak istemiyordum. Tolga beni görür görmez gülümsedi ve gelerek karşıma oturdu."Burcu iyi misin sen? Rengin bir az solmuş gibi gözüküyorsun"
"Evet iyiyim, canım. Sadece bir az yoruldum. Sen nasılsın? Handeyle nasıl gidiyor bakalım?" Tolgaya göz kırparak sorduğumda kaşları çatıldı ama yanaklarına küçük bir kızartı oturunca kocaman gülümsedim.
"Çok iyi bir kız, ama bir az tuhaf ya, tüm sahneleri durmadan birlikte çalışmak istiyor. Yani tamam ben de severim de, ama böyle her detayına kadar çalışıyor" dediğinde kahkaha atmamak için kendimi zor tuttum. Demek dediklerimi Hande uygulamaya başlamış bile. Ben bu kızı çok sevmiştim.
"E fena mı, çalışın işte, taş gibi partnerin var daha ne istiyorsun? Bir de benimkine bak, kunduzun tekiyle tıkıldım kaldım ya" başımı tutarak dramatik şekilde dediğimde Tolga sırıtarak kafasını salladı.
"Sen hiç düzelemeyeceksin değil mi, Burcu?"
"Yanımda o varken, asla ve asla ve asla!" Net bir şekilde kaşlarımı kaldırıp dediğimde Tolga derinden nefes çekti. Bir şey demek istediğinde kapı yeniden açıldı ve içeriye İlkim, Hande ve en son da görmek istemediğim sevgili partnerim Atan girdi. İlkim karşımıza gelip diğerlerine de oturmayı işaret edince Handenin yanıma oturması için içimden dua ettim, ama tabii ki ben istediğimin tamamen aski olmalıydı. Berk yanıma oturunca otomatik olarak koltukta bir az yana kaydım.
"Ya dibime girmesene!"
"Ay sanki ben sana çok bayılıyorum"
"Kunduz"
"Erkek fatma"
"Mal surat"
"Gıcık"
"Ay tamam, yeter! Çocuklaşmayın arkadaşlar!" İlkim yüksekten dediğinde Atana dilimi çıkarıp kafamı yana çevirdim. Varlığı bile ters damarıma basıyordu. Neden ben böyle biriyle partner olmak zorundaydım Allahım?
"Şimdi, daha çok seyirci ilgisi çekmek için ve tabii ki de ki çiftlerin fanlarını tatmin etmek için böyle bir şey düşündük. Birincisi her hafta her iki çift bir selfie yapacak. Yani başbaşa olmalı, dördünüz beraber değil. İkincisi, her hafta bölüm başlamadan önce kısa bir video çekilecek, yine çiftlerle. Anlaşıldı mı?" İlkim gülümseyerek dediğinde bir Berke bir ona baktım. Sonra benden öyle bir ses çıktı ki, kendim bile şaşırdım.
"Neden, Allahım, neden? Neydi günahım?" Ağlamsı şekilde dediğimde Tolga kahkaha attı.
"Başımıza bir de Koray Sargın çıktın sen" Malsurat alayla dediğinde öldürücü bakışlarla ona baktım. Ağzımı açıp küfür etmek istedim, ama kendime saygımdan bir şey demedim. Yerine İlkime döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Sen ANı
RomansGörüştükleri andan beri bir birine nefret eden iki oyuncu. Bir birlerini görmeye bile gözleri yokken, hayır diyemeyecekleri bir projeyle bir araya gelirlerse, ne olacağını siz düşünün! Ateşle barutun karışımı bir ilişki. Eğlenceli ve bir o kadar da...