Arkadaşlar multideki Ali'yi yine sakalsız olarak düşünmenizi istiyorum. Çok uğraşıyorum sakalsız yapmaya çalışıyorum ama o zaman da tipi hiç düzgün olmuyo :D o yüzden hep böyle paylaşacağım. Paylaştığım fotolarda tipi nasıl olursa olsun hep sakalsız düşünün. Sakalını uzatmaya başladığında da bölümde yazarım zaten ;)
Selin ve Zeynep şok olmuş bir şekilde Ali ve Kerem'e baktılar. Resmen okulun sahibiler. Onların da göz ucuyla kendilerine baktıklarını görünce yüzlerini çevirmek yerine sinirle yanlarına gittiler. Selin Ali'yi, Zeynepse Kerem'i yanına çağırdı. Bahçeye indiler.
Selin hazırdı dün boğazına düğümlenen tüm kelimeleri Ali'ye söylemeye. Başladı konuşmaya."Sen kendini ne sanıyorsun? Yakışıklıyım felan diye mi geçiriyorsun birde! Sana güvendim ben sana aile meselemi anlattım. İnsan sanmışım seni resmen ya kendime inanmı-" derken Ali sözünü kesti ve lafa girdi.
Ali: Kızım ne diyosun ya? Uzak dursaydın benden ben mi dedim gel dibime gir diye. Uzak dursaydın bizim planımız da tam istediğimiz gibi olmazdı suçlu sizsiniz. Şimdi kes ve defol yanımdan!
Dedi ve kötü bir sırıtış yaptı. Aslında Ali pişmandı ama o kelimeyi kendine yediremiyordu. Kabul etmiyordu pişman olduğunu.Selin: Sen çok alçak bi adamsın! Hepiniz öylesiniz!
Diyip arkasını dönüp gitti.
Ali'nin sırıtan suratı asıldı. İçi tuhaf olmuştu. (Multide)
...Zeynep de Kerem'e aynı şekilde laflarını sıralayacaktı. Tam nefes alıp konuşmaya başlayacaktı ki
Kerem: Ne var ha ne var? Kimse beni böyle tersleyemez anladın mı? Sen bence akıllanmamışsın yine mi oyun yapalım ha onu mu istiyorsun? Böyle bi köşelere çağırmak, atar yapmak felan ne zannediyorsun sen kendini sevgili miyiz neyiz biz böyle atar yapıyorsun sen bana? Kimse bana atarlanamaz. Çünkü ben KEREM SAYER'im! Okey?
Diyip göz kırptı ve eliyle Zeynep'in omzuna biraz sertçe dokunup "Hadi sen yoluna ben yoluma hiç bulaşma artık."
Dedi ve okul binasına geri girdi. Biraz ilerleyince telefonu çaldı arayan Sevim.Sevim: Kerem hemen odama gel itiraz istemiyorum hemen!
Kerem'in konuşmasına izin vermeden suratına kapattı telefonu Sevim. Zeynep'le konuşurken görmüştü onu. Oldukça sinirliydi. Siniri geçmemişti ki Kerem girdi odaya.
Kerem: Ne var yine anne? Hani sen beni görmek istemiyordun? Noldu oğluşunu mu özledin?
Dedi alaycı tavrıyla. Sevim'in siniri artıyordu Kerem'in rahat tavırları karşısında. Haklıydı bu kadar sinirlenmekte.Sevim: Kerem ben sana ne dedim onlar komşumuz uzak durucaksın demedim mi?
Kerem evet dercesine kafasını salladı. Bu sırada alaycı tavrından da vazgeçmiyordu.Sevim: Ciddileş artık tamam mı! O kızdan özür diliyceksin! Eğer böyle devam edersen ne olacağını biliyorsun Kerem hemde çok iyi!
Kerem bu cümleden sonra sinirlendi.Kerem: Yine aynı şeyi yaparsınız demi! Ne bekliyorum ki zaten. Aileye bak be!
Sevim: Eğer bu iş ciddiye binerse Amerika'ya gidersin Kerem! Özür dile o kızdan! (Multide)
Kerem: Sizden nefret ediyorum ya herkesten hepinizden nefret ediyorum!
Dedi ve çalan zil sesiyle sinirle odadan çıktı.
...
Gün sonlanmıştı. Selin ve Zeynep gün boyu ağlamamak için kendilerini zor tutmuşlardı. Otobüs durağına ilerlediler. Bu sırada Selin sahte bir gülümsemeyle "Ağlıcaksın işte kızım tutma kendini daha fazla." dedi.Zeynep: Çok mu belli.
Derken gün boyu düşmeyen damla gözünden yanaklarına doğru süzüldü.Selin: Ya bende ağlarım şimdi ama ya.
Zeynep (masum sesiyle): Ağla...
Kaldırıma oturdular.O sırada arabalarıyla ardarda Kerem ve Ali geçti. Onları ağlarken görmüşlerdi. Ama Selin ve Zeynep farketmemişti geçtiklerini.
Kerem'in Ağzından:
Lan o kadar mı etkili olduk çok içten ağlıyorlar. Bi dursa mıydım yanlarında acaba. Niye duracaksın Kerem biraz daha mı kalbini kıracaksın! Belki de haketmiyordu bu olanları. Aman banane be iş işten geçti oyun yaptık oldu bitti. Zaten belki de bizim için ağlamıyorlardır. Ali'yi mi arasam bi o ne düşünüyor acaba.Ali'nin Ağzından:
Selin. Ağlıyordu sanırım ama neden? Bana "Yakışıklı olduğunu felan mı sanıyorsun?" demişti yani benden hoşlanmıyor. Acaba dursa mıydım bi yanlarında? Diye düşünürken çalan telefonumun sesiyle irkildim. Arayan Kerem."Alo"
Kerem: Gördün mü?
"Görmem mi içim git- öhöm yani ne iyi yaptık be. Planımızdaki gibi gururlarını kırmayı başardık." dedim. Az kalsın ağzımdan kaçırıyordum.
Kerem: Gizleme lan işte bende onun için aradım ya benim de içim bi tuhaf oldu.
Kerem'in bu cevabıyla rahatlamıştım. O da artık üzülmeye, pişman olmaya başlamıştı sanırım."Ee videoyu napcaz?"
Kerem: Silicez napcaz.
"Tamam" diyip telefonu kapattım. Radyoda kanalları gezerken sevdiğim bir şarkıya rastladım. (Multide arkadaşlar. Burdan itibaren şarkı eşliğinde okuyun. Zaten son sahneler :D)
~~~
Kara gözlerinden bir damla yaş düşünceGüzel yüzün yanakların ıslanır
Kara gözlerinden bir damla yaş düşünce
Hüzün keder yüreğime yaslanırSen ağlama bir damla göz yaşın yeter
Sen üzülme gülüm...
~~~Bu şarkıyı seviyordum evet ama hiç içimde bu kadar kötü bir his oluşmamıştı. İlk defa hissederek dinlemiştim bu şarkıyı. Aklıma gelen kişi tabiki Selindi. Şarkıyı dinlerken sanki kalbime iğne batırılıyordu. Üzülmüştüm; fazlasıyla. "Pişman mıyım?" sorusunun cevabı artık "Evet" olmuştu.
BÖLÜM SONU~
Ali artık pişman olduğunu kabul ediyor. Peki bunu dışarı yansıtacak mı? Kerem de üzülmüştü. Katı kalbi yavaş yavaş yumuşuyor mu? Selin ve Zeynep bu kadar üzülmelerinin sebebini bulamıyordu. Neden bu kadar üzülüp ağlıyorlar?
...Ve bu sorularla sizi başbaşa bırakıyorum arkadaşlar :D ❤
![](https://img.wattpad.com/cover/51541902-288-k36704.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefret Aşkı (ZeyKer&AlSel)
Fanficİnsan hiç kalbini kıran birine aşık olur mu? Ona bağlanabilir mi delicesine? Ya bende onun kalbini kırdıysam? Ya o da benim ondan nefret ettiğim kadar nefret ediyorsa benden? Ne farkeder ki... Ben onu artık çok seviyorum. Acaba o da beni sevecek mi...