Lost Souls || LS » 0.2

906 70 25
                                    

Kışın çetin soğuğuna rağmen üss alev alacak derecede sıcaktı. Kız sıcağı sevmezdi hiç de sevmemişti zaten. Soğuk onun için her zaman asil olandı. Sıcak olmak ise zayıflık gibiydi. SHIELD üsttü tamamen camla çevirili olduğu için her odaya harika manzara bahşederdi bu özellik. Yatağından sallanan ayaklarını durdu ve yavaş hareketlerle ayağa kalkıp daha demin gözünün dalmış olduğu cama ilerledi. Dışarının soğuğu içerinin sıcağı ile bağ kurarken evlatları gibi sarmıştı buğu, camı. Eli ile buğuyu sildiğinde soğukluk vücudunu sarmalamıştı. Kafasını iki yana salladı ve dışarıya dahi bakmadan odadan çıktı. Fazla sıcak, fazla düşünceydi. Gideceği pek bir yer yoktu, aslında kimse onu burada sevmiyordu. Asla eskisi gibi olmazdı buradaki kimse ile.
Phil Coulson Agnessa'nın manevi babası iken Nick Fruy, Mila'nın arkadaşı gibiydi. Ona baba diyemezdi, tabi babasından daha çok ona babalık etmişti, fakat zaten o yeri dolduran birisi vardı. Nick'in görevinin başına geri geçmesi onu pek memnun etmemişti. Sonuçta herkesin öldü sandığı adam tekrar başa gelmişti ve tekrar aynı düşmanları kazanmıştı. Bir yandan da Phil için üzülüyordu, tamam sonuçta yerini devretmeyi o istemişti bu sorun değildi, sorun içinin paramparça olmasıydı. Siyahi adamın kapısına geldiğinde kapıyı açmaya çalıştı ama kapı kendini otomatikman kitleyip hologram oluşturdu.
"Kimsiniz ve neden geldiniz?"
Mila aptal güvenlik kontrolörü diye içinden geçirirken göz devirmişti.
"Camilla Radford. Nick Fruy ile konuşmak için geldim."
Hologram kızın yüzünü tanımlarken kimliği havada belirmiş ve kapı açılmıştı.
"Ah Nick. Artık şu kapılarım beni tanımalı. Herkes gibi bana sen kimsin diye sorması zoruma gidiyor."
İçeriye girdiğinde Stark'ın onunla konuştuğunu görmüştü. Aslında onu burada beklemiyordu, hatta onu uzun bir süre daha göreceğini düşünmüyordu. Vücudundan ani bir titreme geçsede belli etmedi ve ona bakan gözlerin içinde siyah deri sandalyeye yayılarak oturdu.
Karşısındaki koltukta oturan Demir Adam konuşmasını bölmesinden dolayı ona dahada sinirlenirken bir yandan da kin dolu bakışlarını ona gönderiyordu.
"Bana şöyle bakmayı kes Stark!"
Tony sabrı taşmışçasına dişlerini sıkarken boynunu kıtlattı ve Nick Fury'e döndü.
"Bak onun mezarının gizli kalmasını istiyorum tamam mı?"
"Ne yani mezarından çıkaralım ve başka bir yere mi gömelim? Buna kimse izin vermez Stark! Özelikle de Phil."
"Kimsenin iznine ihtiyacımız yok! O orada güvende değil!"
"O öldü. Artık bunu kabullen. Ona kimse zarar vermez. "
Orta yaşların sonundaki adam ellerini başına koydu ve biraz ovalayıp tekrar ona döndü.
"Anlamıyorsun değil mi?"
Mila kimden bahsettiklerini anlayınca kaşlarını çatmıştı. Başkalarının onunla ilgili konuşmasını istemiyordu.
"Asıl sen anlamıyorsun! Bitti anladın mı onu koruyamadınız! Sizler uğruna kendinden vazgeçti o! Bitti Tony! O öldü!"
Karşısında duran kız bir aslan misali ona kükreyince içinde patlamaya hazır olan volkan dahada alevlenmişti adamın.
"Bazen uykularımızı kaçıracak derecede şeyler yaptık ama insanlar özgür olsun diye yaptık! Peki sen Mila, sen bundan ne anlarsın ki? İnsanların hayatını kurtarmak yerine kendi bencil hayatında tek başına yaşamayı tercih ettin! Onu bırakıp giden sensin ve şimdi gelmiş bizi suçluyorsun, aynı bir zavallı gibi."
"Bunları bana eski bir silah taciri mi söylüyor? Bak Stark hatalarım oldu ama bu hataların arkasında hiçbir zaman benciliğim yatmadı. Gitmemin sebebi kendim değildim ve giderken de onu sana emanet etmiştim! Amcam gibi gördüğüm adama!"
"Bana veda bile etmedin sen!"
"Bak gittiğimi sadece Nick ve Nessa bilmeliydi ama seninle de vedalaştım. Gitmeden önce sana dediğim hiçbir şey öylesine değildi ama sen her zaman olduğun gibi kendi bencilliğini konuşturup sözlerini tutmadın!"
"Aynı senin tutamadığın gibi!"
Kızın gri gözleri onun üzerinde dolaşınca aniden sinirleri geri çekilmişti. Elleri titriyordu, yüksek ihtimalle gene küçük bir panikatak krizi geçiriyordu. Ona kızmıyordu, sadece ondan uzak kaldığı için tepki vermeye çalışıyordu. O Stark'tı, asla ona ve Agnessa'ya sinirli kalamazdı. Onun ellerinde büyümüş iki çocuğuna nasıl sırt dönerdi ki? Mila kafasını iki yana salladı ve Nick Fury'e döndü.
"Daha sonra sen tekken gelirim Nick. Bu arada ona sakinleştirici yapılsın. Panikatak krizi geçiriyor."
Odayı terk ederken içinde tuttuğu yaşları dahada gömdü en derinlere. Sıcak onu bunaltıyordu soğuğa ihtiyacı vardı.
Asansöre nasıl bindiğini ne zaman dışarıya geldiğini bilmiyordu, hatırladığı tek şey kendini soğuk havanın rahatlatıcı kollarına bulduğuydu.
Sıfırın altında olan hava ciğerlerine dolarken gözünün kıyısında biriken nemi sildi ve etrafına bakındı.
Arka bahçeye çıkmıştı. Eğitim alanının ilerisindeki ağaçlara baktığında bankın ucunda oturmuş olan Bucky'i görmüştü. Eh en azından bu soğuk havada dışarıda incecik kıyafetlerle dolaşan tek salak değildi.

Lost Time|| Lost Souls » 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin