Lost Time || LS » 12

487 33 5
                                    

"Tanrım, odaları dinlemeye bayılıyorum." Aniden içeri dalan Mila'yla, Sasha ve William kısaca bakışırlarken Agnessa yutkunmakla yetinmişti. "Anne, baba, anlıyorum. Lanet olası onca yıl sizden kaçtım ben. Şimdi gelip hayatımdaki tek değerli şeyi almaya çalışıyorsunuz, öyle mi? Buna izin vermem. Siktir olup gidin buradan. Eğer gitmezseniz, sizi bizzat içeri tıkmak beni çok fena mutlu eder." Kendinden beklenmeyecek bir güçle Nessa'yı kolundan tutup götürürken kız acayip bir şekilde sessizdi.

"Yani, aman tanrım, şu hale bir bakar mısın? Agnessa, kendine gel. Söyledikleri yalan. Hepsi. Sen bize aitsin. Bizim ailemizsin. Ve bunlardan kimseye bahsetmemelisin. Anladın mı kuzen?" Parmağını Ness'in yüzünde şıklatırken genç kız uyarak başıyla onaylamayı tercih etmişti. "Tamam." Mila, dikkatini farklı şeylere yönlendirirken tek bir şeyden habersizdi.

Agnessa Radford'un şüphe duymasından.

*

"Bu kadar yüzsüz olacaklarını tahmin etmezdim. Yani William ve Sasha'dan bahsediyoruz, kendi kızlarını bile delirtip kaçırmış insanlar." Tony, düşünceli bir ifadeyle toplantı salonuna göz gezdirirken Mila araya girme ihtiyacı hissetti. "Deli değilim ben." Uzun saçlarını omzundan sarkıtırken sahte bir huysuzluk ifadesi takınmıştı. Bucky, gülme ihtiyacı hissetse de susarak kollarını göğsünde kavuşturmayı tercih etmişti. Bazen arada geçen sohbetlerde Nessa amcası ve yengesinden bahsederdi. Ve, inanıp inanmamak size kalmış, hiç de güzel sözlerle bahsettiği bir gün olmamıştı.

Hafızası yerinde olan Nessa'ya göre ikisi de çıkarcı terimine uyacak varlıklardan başka bir şey değildi. Ama şu anki Nessa'ya göre ne oldukları belli değildi ve o ikisinin gelip sadece Nessa'ya hal hatır sorduğuna, Bucky sebepsiz bir şekilde inanmıyordu. Çünkü şöyle bir durum vardı ki, Mila hiçbir şekilde Nessa'yı konuşturmadan olayı hızlıca kendisi anlatma gereği duymuştu.

Ve esas bomba şuydu, Mila olayı anlatırken bir kez olsun göz teması kurmamıştı.

Stark ve Bucky haricinde bu olaya pek dikkat etmiş gibi olan yoktu. Çünkü Phil doğru dürüst Mila'yla vakit geçirmemişti, yani Nessa kadar. Fury'le konuşurken de hiçbir şekilde yalan söylerken kendini belli etmezdi. Kız mükemmel bir yalancıydı, fakat Bucky ondan daha da mükemmel bir yalancıydı. Tabii, Tony'de öyle.

"Burada deli olmayan biri var mı, tanrı aşkına?" Tony'nin bu sorusuyla herkes el kaldırırken adam abartıyla göz devirdi. "Yanlış soruya el kaldırıyorsunuz dostlarım. Neyse, o lanet ebeveynlerin nereye kayboldu peki? Bir de ben konuşsaydım." Mavi gözlü kız tekrar dikkatleri üzerine çekerken bu sefer kaçamayacağını anlayarak gözlerini önce Bucky'de, sonra da Tony'de dolaştırdı.

"Aha! Yalan söylüyorsun." Tony Stark, heyecanla elini şıklatırken Mila rahat bir konum alarak arkasına yaslandı. Ecel terleri dökmemeyi umuyordu, bir de onlarla uğraşamazdı. "Aaa, yalan? Ben ve yalan? Aman tanrım hiç yakıştıramadım Stark. Teknoloji kör etmiş seni. Hiç yani aaa... Ben ve yalan? Cidden komik-" Lafı bıçak gibi kesen Bucky'nin mavi-yeşil gözleriydi. Ve de iki kelimesi. "Yalan söylüyorsun."

"Şey... Bugün kiminle gezeceğim? Siz, Tony'di sanırım, veya ımm.. Pete Parler?" Kırmızı-mavi kostümünün içindeki genç adam güldü. "Peter Parker. Ve evet bugün sıra Tony'deydi." Agnessa, ortamı değiştirebilmenin mutluluğuyla kuzeni Mila'ya güven veren bir bakış attı. "Pekala.. Fakat bu konu burada kapanmadı bücür." Mavi gözlü kıza işaret parmağını sallarken kız, göz devirerek ayaklandı ve üşengeç adımlarla toplantı salonundan çıktı.

Bazı kişilere yalan söyleyememekten nefret ediyordu.

*

"Bu kadar zeki bir kız çocuğu doğurmak zorunda mıydın, Sasha?" William, bir ileri-bir geri geniş odada yürürken karısı hayıflandı. "Bu zekayla o mutant genlerini hak eden bizim kızımızdı, bunu bile bile beni eleştirmeyi kesmiyorsun. Tek başıma yapmadım herhalde." Kadın da gerilirken adam, eşinin oturduğu sandalyenin arkasına geçti ve ona eğilerek yanağına tüy kadar yumuşak bir öpücük kondurdu.

Lost Time|| Lost Souls » 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin