Beyaz parlaklığı ve göz kamaştırıcı ışığı ile büyük bir patlama ile bir yıldız daha kayarken sanki ışığın halesi ölümün kraliçesinin soluk gözlerine yansımıştı ve bu da onu dahada alaycı bir hava katmıştı. Adam kömür karası kaşlarını çattı ve sinirle onun yüzünde gözlerini gezdirdi.
"Beni duydun. Bir anlaşma."
"Ah zaten bunu senden isterken bir şey istemeyeceğini düşünmek bir hataydı."
"Ah öyle söyleme her şeyin bir karşılığı varıdır tatlı Dimitri."
"Ne istiyorsun?"
"Acı."
"Ne?" Dahada olabilirmiş gibi adamın kaşları iyice çatılmıştı.
"Acı görenden onun ruhunu sağlam bırakmam. Ama şöyle bir önerim var. Onu direk size vereceğim ama bir şey alarak."
"Ne istiyorsan benden iste Death." Adam tükürürcesine konuşmuştu.
"Ah hayır senden alamam ki, sen ölümsüzsün. Senden bir şey çalamam."
"Devam et."
"Ondan tüm hafızasını alacağım. Hepinizi. Her şeyi. Tüm anıları."
Death keyif alırcasına kıkırdarken adam ona saldırmamak için kendini zor tutuyordu. Eğer olurda öyle bir hataya düşerse evrenin sonu niteliğinde bir savaş olurdu.
"Bunu yaptığında eline ne geçecek çok merak ediyorum."
"Ben acıdan zevk alan bir yaratığım bunu biliyorsun Dimitri."
Adam gözlerini devirdi.
"Onlara söz verdim Death bunun bedelini kendim çekeceğime dair bir söz!"
"Bu beni ilgilendirmiyor, benim istediğim onun hafızası."
Kadın bir süre avare bir şekilde ölüm kokan hareketlerle çevresine bakındı. Elleri siyah hüzmeler halinde boşlukta dolanırken adam anlamsızca ona baktı. Sorunlu kadın diye geçirmeden edemedi içinden.
"Sana bir hizmetkarımı vereceğim ve bunun bedelini almam gerekiyor Dimitri."
Adamın dişleri birbirine kenetlenirken yumruklarını sıkmıştı.
"Kabul ediyorum. Lanet olsun kabul ediyorum!"
Kadının yüzünde zafer gülümsemesi belirmişti.
Ellerini ayın pürüzlü yüzeyine değdirdi ve yavaşça ayağa kalktı. Siyah hüzmeler biri ile ahenkle dans ederken kadın elini durdurdu.
Agnessa tekrar karşılarındaydı.
"Sağdık hizmetkarım Agnessa! Güzelim bir süre içim yanındaki görevin bitti. Seni sevdiklerine geri gönderiyorum." Agnessa emin olabilmek için Dimitri'nin gözlerine bakmıştı. Adam özlemle kafasını salladı.
"Ama tabi ki karşılıksız değil. Senden seni alacağım Agnessa. Hafızanı. Anılarını. Sevdiklerini. " Kızın gözleri dolarken ayın pürüzlü yüzeyinde dönüp dünyaya baktı. Buraya gelmeyeli uzun zaman olmuştu diye geçirdi içinden. En son ki anı hatırladı, belkide hatırlayacağı son şeydi. Dimitri burada ona evlenme teklifi gibi bir şey etmişti.
"Herkese söylemeni istiyorum ki Dimitri, hepiniz hiçbir zaman beynimde ter tutmadınız. Her zaman kalbimdeydiniz. Ve bunu silmek için Death'den daha fazlası gerekli. Sizi her zaman sevdim ve hep seveceğim. Belki de simanız tanıdık gelmeyecek, kalbinizi çok kıracağım, canınızı yakacağım ama bilin ki hiçbirini isteyerek yapıyor olmayacağım. Benim için geldiğiniz için teşekkür ederim. " Agnessa dolu gözlerle beraber karşısında duran adama ilerledi ve bir kucak dolusu ona sarıldı. Dimitri uzun zamandır tutuğu göz yaşlarını daha fazla hapsetme gereği duymuyordu. Sıcak damlalar güzel yüzünden akıp sarıldığı ruha damlıyordu. Daha bir saat önce 'Nessa'ya sarılsam geçecek gibi' demişti ve şimdi ise kız kollarındaydı ama geçmiyordu. Acısı daha yeni başlıyordu.
"Ona onu çok sevdiğimi söyle Dimitri. Sana yalvarırım bunu ona söyle."
Death yavaş hareketlerle onları alkışlarken kahkaha atıyordu.
"Ah ne duygusal. Cidden olmayan kalbim canlandı. Bakın size bir güzellik yapayım. Onun hafızasını yerine getirebilirsiniz ama artık bunu nasıl yapacağınız size kalmış. Ayrıca olay dahada eğlenceli olsun diye güçlerinin hepsi onda kalacak. Bakalım tanımadığı insanlara ne kadar zarar verecek."
Agnessa adamda ayrılırken karşısındaki kadına nefretle bakıyordu. Yapabileceği bir şey yoktu bu kadın yenebileceğini birisi değildi.
"Buraya gel Agnessa."
Sarı ve kahve arasından kalmış, gökyüzünün en renkli halini andıran bir o kadarda soluk gözlerini kadının beyaz yüzüne çevirdi. Ondan nefret ediyordu. İlerledi ve önünde durdu.
Death belinde, eteğinde asılan keseyi çıkardı ve içimdeki sarı tozları avuçladı. Kimsenin anlayamadığı bir kaç şey söylerken gözlerini kıza çevirdi.
"İkinci baharını iyi değerlendir. İlerde görüşmek üzere."
Elindeki tozu kıza üflediğinde kız bir anda yok olmuştu.
"Benden bu kadar." Diye gülümsedi Dimitri'ye karşı ve ayın pürüzlü yüzeyinde adamı tek bıraktı.
#
Üstelik herkes olanlardan haberdardı ve Coulson kalbindeki heyecanla kızını bekliyordu. Bunun olabileceğinden emin değildi ama bir şey onu sarım sarım sarmalıyordu. Pietro gözlerini beyaz duvara dikmiş ve nefes dahi almadan öylece duruyordu. Onu o kadar özlemişti ki kalbi yerinden çıkacaktı sanki. Daha fazla orada durmadı ve üsten çıkıp bahçeye indi. Sanki zamanın bir cilvesi gibiydi onun bahçeye inmesi. Gök yarılırcasına bir ses çıkarmıştı. Evet kış ayındaydılar ama hava buna oranla güneşliydi. Adam gözlerini yukarıya çevirdi ve bir süre baktı. Daha sonra ise Dimitri'nin portallarını andıran ama daha karanlık bir portal önünde açıldı, açılması ile önüne birinin düşmesi de bir olmuştu.
Agnessa ciğerlerini yırtarcasına derin bir nefes aldı. Nefes alış verişi düzensizdi. Yere çakılmanın etkisi işe de afallamıştı. Nerede olduğunu ve neden bu halde olduğunu algılayamıyordu.
Pietro önüne düşen kadına baktı. Kestane rengi saçları güneşin vurması ile sarımsı dalgalar ile parlıyordu, cılız bedeni yeri sarmalamıştı ama yatmıyordu. Bir eli kalbinde diğeri ise yerden destek alıyordu. Nefesimdeki düzensizlik net bir şekilde duyuluyordu. Bu oydu. Canı, kalbi biricik aşkı Agnessa. Pietro ne yapacağından habersizdi. Onu alıp bir yere kaçırmak istiyordu, sadece onun olsun istiyordu. Onu göğüs kafesinin içinde saklamak istiyordu. Kimse ona zarar vermesin dokunmasın. Dolu gözleri ile yavaşça yere eğildi genç adam. Bir elini kadının yüzüne uzattı ve yavaşça kendisine bakmasını sağladı. Oydu işte. Karşısındaydı. Erkek adam ağlamaz demeyin şuan içi parçalanan adam hüngür hüngür sümüklerini çelerek ağlıyordu. Tek bir anı bile atlamak istemezcesine yavaş hareket ediyordu. Elini o ipeksi saçlarına geçirdi kızın ve önüne düşen saçları geri ittirdi. Daha sonra ise onu kollarının arasına çekip bedenini sardı. Konusunu doya doya içine çekiyordu. Ağlaması şiddetlenince dahada sardı omu kendine ama kadında hiçbir tepki yoktu. Ne ona sarılıyordu ne de başka bir şey yapıyordu.
"Agnessa." Dedi duygu yoğunluğu ile adam. Duyacağı sözden habersizdi.
"Afedersiniz kim dediniz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lost Time|| Lost Souls » 2
Science Fictionİntikamın soğuk rüzgarı demir gibi işlerken tenine, Geçmişin kanı bekler seni kalbin dönemecinde. Kum taneleri gibi süzülürsen acının dengesinde, Kötülüğün gölgesi yok eder seni tek bir gecede. **** Yok oluştan doğan başlangıç ne kadar temiz olabi...