Bölüm 38
Ilkim
Zaman gectikce Emir'in gözlerini kapayışını izlemiş ve hiçbir şey yapamamıştım. Işe yaramayan aptal planım yüzünden her şeyi riske atmış ve kaybetmiştim. Neden işini şansa bıraktın ki sanki aptal? Şans senin yüzüne ne zaman güldü? Beynimin benden bağımsız hale gelmiş tarafı histerik kahkahalar atıyor ve aynı şeyi tekrar edip duruyordu. Neden şansa bıraktın? Neden...
Dizlerimin üzerine çökmüş, bir öne bir arkaya sallanıyordum. Içimdeki git gide büyüyen acı dalgalar halinde bütün mahzene yayılıyordu. Kulaklarım uğulduyor ve hiçbir şey duyamıyordum. Beynim sanki durmuş ve eskileri gözümün önüne getirmekten başka bir şey yapamıyordu. Ilk görüntü okulun ilk günündendi. Yeşil gözlerle tanıştığım ilk an... Bir sonra ki ise arka bahçedeki düşüşümüz ve gözlerinden geçen farklı parıltılardı. Tek kaşımı kaldırmak için ellerini kullanışıydı bir sonraki. Görüntü yavaş yavaş kaybolurken kulaklarım belli belirsiz bir ses işitiyor;
" Iyi dersler prenses."
Boğazımdaki yumru büyümeye devam ederken dudağımı ısırdım. Bağdemciklerimde hıçkırıklarımı tutmamdan kaynaklı derin baskı ve ağrı hissediyordum. Gözlerim dolu doluydu ama ağlayamıyordum. Olduğum yerde sallanmaya devam ediyordum sadece. Sanki yaptığım bu hareket acıdan beni arındıracak ve düşünceleri kafamdan kovacakmış gibi. Oysa ki hiçbir faydası olmuyordu. Istediğim tek şey cenin pozisyonu alıp kendime sarılmak ve hıçkırarak ağlamaktı ama yapamıyordu. Sanki tepki verirsem daha gerçek olacakmış gibi geliyordu. Sanki ağlarsam bir daha geri dönüşü olmayacakmış gibi geliyordu.Ölümün soğuğunu en diplerimde hissedebiliyordum. Ürpererek titredim.
Bir süre sonra korkudan mı bilemiyorum ama daha önce alamadığım Emir'in tatlı kokusu yavaş yavaş farklı bir kokuya dönüşüyordu. Burnuma dolan şey Emir' in herzaman ki losyonlu kokusundan çok şehveti çağrıştıran ve yoğun bir kokuydu. Aras gibi kokuyordu. Evet, tam olarak böyleydi. Emir,Aras kokuyordu. Kaşlarımı çatarak zihnimde oynayan Emir'in kokusunu ilk aldığımı gösteren hatırayı kovaladım. Yutkunarak dizlerimin üzerinde yükselip Emir'e doğru yaklaştım. Bir elimi sağ omzunun üzerine dayayarak eğildim. Bir süre dinledim ama hiçbir kıpırtı yoktu. Ümitsizce yüzüm düştü ve biraz geri çekilmişken göğsünde oluşan haraketlenmeyi gördüm. Heyecanla nefesimi tutarak dudağımı ısırdım ve kulağımı göğsüne yasladım. Ufak ufak nefes alıyordu. Heyecan bütün bedenimi ele geçirirken sarsakça eğildiğim yerden kalktım ve yüzüne baktım. Geldiğimden beri solgun olan yüzüne renk gelmeye başlıyor gibiydi. Gözlerimi kocaman açarak dudaklarımda ufak bir kıvrımın oluşmasına izin verdim. Işe yarıyordu! Emir dönüşüyordu!
***
ARAS
Dişlerimi sıkmış, ardımdaki otuz vampir ile beraber lanet binaya bakıyordum. Içerisi sesin hiçbir şekilde dışarı çıkmaması için özel bir şekilde döşenmişti ve içeride tam olarak kaç kişi olduğu hakkında kesin bir bilgimiz yoktu.
Güneş sabırla saldırı planını bir kere daha anlatırken otuz kişi de dikkatle dinliyordu. Gözlerimi binadan çekerek plana odaklanmış yüzlere baktım. Hepsi kararlı görünüyordu. En az koruyucu vampirler kadar güçlülerdi ve onlardan yana hiçbir şüphem yoktu. Yalnız Güneş fazla kötü görünüyordu. Endişe iliklerine kadar işlemişken bir de suçluluk duygusunun omuzlarına binmesi zayıflamasına neden olmuştu.
"...dediğim gibi sağlam vurmanız önemli değil. Yıkılmayacak kadar güçlüler. Savunmasız kalacakları noktalara vurmanız gerekiyor. Mesela kızların saçına asılabilir ve göğüs kafesi etrafına vurabilirsiniz. Erkeklerde ise organına isabet alabilir ya da direk boynunu koparmayı deneyebilirsiniz. Yüzlerine ya da karınlarına alacakları darbe onları sinirlendirir ve sinirlendiklerinde güçlenirler."
Güneş'in sözleri herkes tarafından pür dikkat dinlenmişti. Uçarı bir kız olsa da durum ciddi olduğu zaman mantıklı davranır ve etkileyici konuşurdu. Tabii bu mantıklı oluşu bir tek Ilkim'de işe yaramamıştı. Gözlerimi kısa bir süreliğine kapatıp açarak aklımdaki düşüncelerden kurtulmayı denedim. Boğazımı temizleyerek ciddi bir tonda konuşmaya başladım.
"Unutmayın en fazla iki vuruş hakkınız var. Iki vuruşta indirmeniz gerek. Olası bir kavgada kaybedebilirsiniz. Şaşırt ve yok et. Yapmanız gereken iki hamle bu; Şaşırt ve yok et."
Herkes kaşlarını daha fazla çatıp sanki mümkünmüş gibi daha dik durdu. Hiçbirinde korku yoktu. Gözlerinden kararlılık ve cesaret akıyordu. Ben de kaşlarımı çatarak tekrar arkamı döndüm ve sevgilimi esir alan binaya baktım. Gerçekten de söylediğim gibi ben ve cesur savaşçılarımla birlikte heyetin kıçına tekmeyi basacaktım, basacaktık.
YORUMLARINIZI ESIRGEMEYIN. YENI HIKAYEM "BI YUDUM INTIKAM BI SISE ASK!" A DA GOZ ATARSANIZ SEVINIRIM. SIMDIDEN TESEKKURLER. SEVILIYORSUNUZ :))