Bölüm 9
Kısasa Kısas
Koşar adımlarla yutkunarak sınıfa girdim.Sınıfa girdiğimdeyse ruh halim bir kez daha altüst oldu.Melisse Aras'a sırnaşık bir şekilde otrmuş,konuşuyor,gülüşüp duruyordu.Kanın beynime sıçradığını hissettim.Ellerim titremeye başlamıştı.Sanki ufak iğneler kafama batırılıp batırılıp çıkartılıyordu.Kaşlarımı çatarak Aras'a baktım.Gözlerini çevirerek bana baktı ama hiçbir tepki vermedi.Kafamı hafif yana yatırarak bir süre onu izledim.Baışlarımla yalvarıyordum adeta.Lütfen bana geri gel...Lütfen,lütfen..!Gözlerime biriken yaşlar etraı bulanıklaştırınca sınıftan ani bir hızla çıktım ve öğretmenle çarpıştım.
"Özür dilerim be-ben..." diyerek gerisini getiremedim hıçkırıklarımın arasında bahçeye doğru koşmaya başladım.Sakinleşmek için tenha bir yere ihtiyacım vardı.Aras ile ilk tanıştığımız arka bahçeye gittim.Tanıştığımız ağacın altına oturup kafaamı ağaca yasladım.İlk defa kalbimi bu ağacın altında hissetmiştim.İlk defa birinin gözleri önünde eriyebileceğini bu ağacın altında öğrenmiştim.Gözlerimi kapatarak yaşları geri itmeye çalıştım.
"İyi misin?" duyduğum sesle irkilerek gözlerimi açtım.
"Güneş?" diye fısıldadım.Ağlamadığım halde sesim çatlayarak çıkmıştı.
"Evet benim.Oturabilir miyim?" diye sordu nazikçe.Sadece onaylarcasına kafamı salladım ve o hemen karşımdaki yerini aldı.
"Aslında ben abinin gelmesini bekliyordum.Hoş,Melissa ile sohbetlerinin arasında beni aklına getirebilirse..." dedim tıslarcasına gülerek ama gülüşümden neşe yerine zehir akıyordu.Ufak bir gülüşmenin bu kadar canımı yakması sizce de saçmalık değil miydi?
"Öyle deme...-" dedi ama ben birden sözünü keserek bağırmaya başaladım:
"Ne diyeyim peki?Aras bana umut verip duruyor ama sonra geri çekiliyor.Hiçbir oyun yanıt vermiyor Güneş...Bak şu ihtimali hiç göz önünde bulundurmadık...Belki de abin beni sevmiyor." Güneş kafasını eğerek sağa sola sallamakla yetindi.Derdim neydi benim?Sinirimi kızdan çıkaramazdım.O değil abisi sevmiyor şapşal...Bunu kendime arada bi hatırlatsam iyi olacak!
"Üzgünüm.Sinirlerim çok bozuk.Senin bir suçun yok." Dedim.Sıcacık gülümseyerek sırtımı okşadı.Sırtıma temas etmesiyle birlikte bütün duyularımın hareket ettiğini hissettim ve birden Güneş’e sarılarak gözlerimi kapattım.Ağlamayacaktım,ağlamayacağım…
Daha sonra zil çalmaya başladı.Sanırım ders ziliydi.
“Hadi sen git.” Dedim geri çekilerek.Kuşkuyla gözlerimin içine baktı.
“Hadii…İyiyim ben.Git.” dedim yapmacık bir gülümsemeyle.Kafasını sallayarak ayağa kalktı ve hızla ön bahçeye doğru yürüdü.Hem belki yalnız kalmak iyi gelebilirdi.Yani sanırım…Ah!Kimi kandırıyorum? Yalnız kalmak istemiyorum L
“İlkim?”
Sesin tanıdıklığıyla başımı kaldırarak yeşil gözlere baktım.Sadece gülmsedim.Bu içten gelen bir gülümsemeydi.Nedense Emir ihtiyacım olduğu zamanlarda hep yanımdaydı.
“Otursana.” Dedim gülümsememem hafiften solarken.Yanıma oturarak yüzümü avcunun içine aldı.Yutkunarak gözlerine baktım.Onun gözleri ise kaygılıydı.
“İyi misin?” diye sordu içimi titreten bir yoğunlukla.
“İyiyim.” Dedim bende.Benim sesimde aynı yoğunlukta çıkmış,içimin bir kez daha titremesini sağlamıştı.
“Tamam…İyi oynadın.Şimdi gerçeği istiyorum.İyi misin?” diye sordu tekrar.Gözlerimi kaçırarak kafamı “Hayır.” anlamında salladım.Birden beni kendisine çekerek sarıldı.Nefesini boynumda hissetmek çok tuhaf bir histi.Tekrar ve tekrar yutkundum.İçim garip bir şekilde sürekli titreşimdeydi.Böyle issetmemem gerekiyor…Bir erkek için acı çekerken başka bir erkeğe karşı bir şeyler hissedemem.Kendi kazdığım kuyuya kendim düşemem.En önemlisi ben duygularımı bastırabilirim fakat oyunun içine Emir de girerse işin içinden çıkamayabilirim. Bunu daha önce hiç düşünmemiştim.Aras gözlerimi öyle bir kör etmişti ki…Bana karşı her zaman iyi davranan birini kullanmıştım.
“Bana anlatabilirsin.” Diye fısıldadı kulağıma.Kulağım gıdıklandığı için kafamı çektim.Karnıma hafif hafif sancılar saplanıyordu.
“Hiç birinin seni sevmeme ihtimali olmasına rağmen birini sevdin mi?” diye sordum boğuk bir sesle.Gözüm çimenleri yenden kopararak tabiyat anaya hakaret eden ellerimdeydi.Emir çenemden tutarak beni ona bakmaya zorladı.Gözlerimin içine öyle bir yoğunlukla bakıyordu ki…Eriyip gidebileceğimi hissettim.Bu yoğunluk bana Aras’ı hatırlatıyor…Canımı daha fazla yakıyordu.
“Asla bilemezsin ki…” diye fısıldadı.Sesi okadar karizmatikti ki…Şimdi Emir’in neden bukadar popüler olduğunu anlayabiliyordum.İstemsiz olarak gülümsedim.Asla bilemeyecektim ki… Çünkü olmayan bir şey bilinemez.
“Aslında sorun şu ki…Galiba ben biliyorum.Beni sevmiyor.” Diye fısıldadım ve gözlerimi yine kaçıracakken Emir’in elleri yanağıma kaydı.Bense onun gözlerinde yaşadığım şokla takılı kaldım.
“Seni sevebilecek birini tanıyorum.” Dedi gülümseyerek.
“Ben seveni değil sevebileceğimi arıyorum Emir…Aşkı arıyorum.” Dedim.Yüzü bir anlığına düşse de toparladı ve tekrar gülümsedi.
“Eğer seni sevmiyorsa…Aptalın teki.Boşver.” dedi gülümseyerek.Bende gülümsedim.Doğru…O sevgimi göremeyecek kadar aptal ve ben de onu sevebilecek kadar şapşalım.
Emir ile İlkim her bölümde biraz daha yaklaşıyor.Aras ise uzaklaşıyor.Arası devreye sokup bir dahaki bölümü daha ateşli bir şekilde sonlandıracağım.Yorumlarınızı çooook merak ediyorum :) Bir dahaki bölümde olmasını istediğiniz bir sahne yazmanızı istiyorum arkadaşlar...Böylece beklentilerimizi karşılayabiliriz :)Seviliyorsunuuuuuz :D