2. Bölüm

84 5 20
                                    

Fotoğraf Tibet ve Seren'in ilk tanıştıkları yer... Daha sonra da bol bol karşımıza çıkacak.

2007 - İlk tanışma ve sonrası

"Şu Burak denen çocuğa da kıl oluyorum, bir şeyler mi karıştırıyor bize ne bakıp duruyor bu?"

"Kim?"

"Ya şu öndeki turuncu kafa, kot gömlekli, Burak mı ne adı."

"Sınıftaki 70 küsur kişinin hepsinin adını öğrenmeye kalkarsak işimiz var Anıl, şu kitabı uzatsana!"

Seren ve Anıl sınıfın en arkasına oturmuş bugün de 3 yıldır olduğu gibi Anıl etrafı kesmekle, Seren de onu derslere yönlendirmeye çalışmakla meşgul olmuştu. Seren için sınıftakilerin ne yaptığı hiç önemli değilken Anıl tam bir magazinci gibi çalışırdı. Bugün yine görevini en iyi şekilde icra ediyordu. Seren yaklaşan vizeler için ders aralarında bile çalışırken, Anıl her boş anında yeni bir flaş gelişme sunmakla meşgul oluyordu.

Burak ise sınıf temsilcisiydi. Herkesle konuşan, hocalarla arası iyi olan, tüm sınıfı tanıyan eğlenceli bir tipti. Son günlerde bir dersin ödevi için sorumluluk almıştı ve tüm ödev gruplarıyla tek tek oturup, dersin hocası için notlar almak zorunda kalmıştı. Burak her ne kadar şu an için bu görevinden nefret etse de şimdiki yaptıklarının okul bittiğinde kendisine yol, su, elektrik olarak geri dönmesi hayaliyle sabretmeye çalışıyordu.

Burak bir dahaki toplantıyı Seren, Anıl ve onların grubuna sonradan dâhil olan bir başka öğrenciyle yapacaktı. Teklif için ikilinin yanına gelirken modunu en sevimli haline ayarlamıştı.

"Merhaba arkadaşlar."

Bu sırada Seren notlardan başını kaldırmış selam vermişti. Anıl ise gelmek için sırasından ayağa kalktığı andan itibaren Burağı takip etmişti. O da selamına karşılık verdi.

"Şu ödev için toplanmamız gerekiyor biliyorsunuz. Bugün uygunsanız bir yerde toplanalım mı?"

Seren elindeki kalemi çevirirken, Anıl da cevap vermesi için Seren'e dönmüş, kendisi için fark etmeyeceğini söylemişti. Seren de bugün uygun olduğunu söyleyince saati kararlaştırmışlardı.

Öte yandan Burak dersten sonra eve geçmiş hemen yakın arkadaşı Tibet'i aramıştı. Toplantıya gelmesi için Tibet'e de yalvarıyordu. Tibet ise proje ödeviyle uğraştığını gelemeyeceğini, akşam aile yemekleri olduğunu falan söylüyor, hangi bahanesi işe yararsa onu öne çıkarmak için çırpınıyordu.

Burak, "Ya kanka, bak bunlar ikisi yakın arkadaş yemin ediyorum sıkıntıdan geberirim. Sen de gelirsen kendimi biraz daha iyi hissedeceğim" derken Tibet de, o lanet buluşmaya gelmeyeceğini söylüyordu.

"Gelmiyorum! Ne işim varmış oğlum bebelerle."

Tibet bahsi geçen kişilerden yaklaşık üç yaş kadar büyüktü. Keza Buraktan da ama onunla tanışıklıkları çok eskiye dayandığından yaş aralarında hiçbir zaman problem olmamıştı. Burak bebe lafına bozulmuş olsa da şu an Tibet'e ihtiyacı vardı.

"Bak gelirsen istediğin her şeyi yapacağım."

"Her şeyim var benim."

"Evet, tabii her şeyin var! Biz meteliğe kurşun atalım, sen akşam katılacağın aile yemeğini düşün! Where is the adalet ya?"

Tibet, Burak'ın son dediğine kahkahalarla gülmüş bu çocuğun hiçbir zaman büyümeyeceğini düşünmüştü. Tibet kabul ettiğini söyleyip telefonu kapatırken Burak da evden çıkmak için hazırlığa başlamış ve biraz sonra da bahsettikleri mekâna doğru yola çıkmıştı.

Sezon FinaliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin