Oylar ve yorumlar önemsenir;)
İyi okumalar...
Belki de her şey tam da bitti dediği yerde başlıyordu. Tibet Karahan için de bu böyle olabilirdi.
Şimdi yıllar önce birlikte çok zaman geçirdikleri bu kafedelerdi ve yalnızlardı. Yıllar önce olduğu gibi. Yine o zaman da zar zor olmuştu. Tramvaylar önüne atlaması gerekse de Seren'le iki satır konuşma imkânı yakalamıştı. Tıpkı bugün olduğu gibi, tıpkı bugün uğraştığı gibi o yıllarda da uğraşmıştı. Şimdi Seren bacak bacak üstüne atmış hiç Tibet'i umursamazken Tibet bunları düşünüyordu.
"Seren..."
Seren, Tibet'in yüzüne bakmak yerine ritmik şekilde masaya vurduğu parmaklarına bakmayı yeğledi. Tibet ise oturduğu yerden karısına bakarak, umursamazlığın portresini çizebilirdi.
"Beni affetmeyi denedin mi hiç?"
Seren hala bakmıyor, üçüncü bir nesnenin sesi olsa, kendi sesi duyulamayacak tonda konuşuyordu.
"İlgilenmiyorum. Sen konuşulacak bir şeyler olduğunu söyledikçe ben susulacak şeyler olduğuna daha da emin oluyorum!"
"Seren, bu kadar basit değil."
"Eğer sen karın yokken, başkalarına ihtiyaç duyuyorsan bu kadar basit!"
"Peki beni bir kere düzgün dinledin mi? Bir kere de olayları benden dinledin mi? Neden Rezzan Anne haklı oluyor da ben yalancı oluyorum? Neden olayları yaşayan benken annen anlatsın istiyorsun?"
Seren, biraz önce çocuklara sıraladığı şeyleri algı süzgecinden yeniden geçirmişti. Annesiyle alakalı hiçbir şey duymak istemiyordu Tibet'den. Konu yine Rezzan Hanım'a geldiyse konuşacak bir şey yok demekti.
"Başka bir söyleyeceğin yoksa, gitmem gerek randevum var!"
Tibet biraz sonra ayağa kalkıp alkışlayacakmış gibi bakan ifadesiyle karısını süzdü.
"Konuşturmuyorsun!"
"Konuyu yine anneme getirdin! Anneme yalancı diyen biriyle ne konuşayım?"
"Seren bak sen böyle yaptıkça işi yokuşa sürüyorsun. İzin ver bir şeyleri tamir edelim."
Seren hışımla ayağa kalkmıştı.
"Hiçbir tamirat, eseri orijinal haline getirmez."
Tibet, şimdi kendi kendine Seren'in arkasından bağırıyordu: "Senin benden başkasıyla randevun olamaz!"
Tibet başını bir süre önündeki masaya ritmik olarak vuruyordu. Her vuruşunda içinden Sabır diyordu. Şu anki pozisyonunu görenler muhtemelen delirdiğini düşünebilirdi. Ne yapacağını, nasıl bir yol izleyeceğini bilmiyordu. Rezzan Hanım'la mı görüşmeliydi. Yoksa Seren'in kardeşi Eren'in mi aramalıydı. Gerçi Eren evlilik konularına o kadar uzak bir adamdı ki Seren'in boşanmasıyla hiç ilgilenmezdi. Zira evliliğiyle de ilgilenmemişti. Düğün günü İtalya'da tatil yapmakla meşguldü. Yine de bir ihtimal varsa diye Eren'i aradığında telefonu bir bayan açmıştı. Tibet, Eren'in yanında yine bir kadın olduğuna şaşırmadı.
Eren çift kurucu gibi bir şeydi. Etrafındaki bekar insanları bir araya getirmek gibi kutsal bir görevi vardı. Evlilikle ilgilenmese de böyle bir iş yapıyor olması da ironinin dibiydi tabii.
Seren'in ikizi olarak fiziken benzerlerdi ama huylarının alakası yoktu. Bir dönem Tibet, Erenle de gecelere akmış ancak Seren, Tibet'in kardeşiyle bile takılmasından nefret eder, delice kıskanırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sezon Finali
RomanceÜç yıl önce aynı masada, bir memura birlikte "evet" dediğim kadınla şimdi karşılıklı masalarda, yine bir memura "hayır" diyorduk... Sezon Finali... Seren ve Tibet Karahan'ın bitmeyen hikayesi...