Merak edenler için Burak ve Filiz'in dinlediği şarkıyı yukarıya ekledim. Keyifli okumalar...
Oyları unutmayalım arkadaşlar :)
Tibet mahkeme salonundan Seren'den önce çıkmıştı. Burak ve Yıldız da Seren'le birlikte çıkmışlardı. Seren, Tibet'in sırtını görürken sadece Tibet, Anıl'a bir şeyler söylemekle meşguldü. Avukatı da Tibet'e gösterdiği hassasiyet için teşekkür ediyordu. Seren biraz rahatlamış ama daha çok kaybetmiş gibiydi.
"Yapabileceğimiz bir şey olursa her daim arayabilirsin."
Burak, Seren'e bunu söyledikten sonra Yıldız'a da başıyla selam verip onların yanlarından ayrılmıştı. Tibet ve Anıl'ın yanına vardığında, Tibet'in omzunu sıvazlayıp yüzüne üzülme dercesine bakmıştı.
"Siz gidin. Sonra görüşürüz."
Anıl, Seren'in yanına giderken Burak ve Tibet'e böyle demişti. Tibet tekrar ardına bakmadan orayı terketmişti. Seren ise arkasından son kez döner mi umuduyla bakmıştı eski kocasına. Bir zamanlar canının içi olan adamla şimdi ayrı yolların yolcuları olmuşlardı. Anıl ve Yıldız'ın arasında öylece yürüyor hiçbir şey söylemiyordu. Yıldız ise hayatında ilk kez belki de ne diyeceğini bilemiyordu. Mesleki bilgileri, insan ilişkileri üzerine savunduğu tezleri her şey birer toz bulutu olmuştu sanki. Anıl da öyleydi. Seren'i iyi tanırdı ve bu olanlar hiç normal görünmüyordu. Hepsi orayı terkederken geride anılarla dolu günler kalmıştı...
2 Ay Sonra
"Tamam baba ilgileneceğim."
"Ay oğlum ne yakışacak sana şirket yönetmek."
Serra Hanım, oğlunun sonunda şirketlerinin başına geçeceğini duyunca delicesine sevinmişti. Yıllarca başka yerlerde çalışmış, didinmiş, yorulmuştu. Artık hep olan ve babasının da başına geçmesi için Tibet'e baskılar yaptığı Karahan Holding'in başına geçecekti. Tibet sonunda kabul etmişti.
Kahvaltı masasında her şey güzel güzel konuşuluyorken, Asım Bey de yıllardır uğraştığı şeyi tek oğluna kabul ettirdiği için son derece memnundu. Yaşlı adamın gözü arkada kalmayacaktı. Ardında dağ gibi oğlu vardı. Yaşlı adam Tibet'e hayranlıkla bakarken gözleri üniversite öğrencisi olan kızı Zena'ya takılmıştı. Yine saçları ve makyajı bir öğrenciye göre fazla abartılıydı. Asım Bey elindeki çatalı sertçe masaya bırakırken karısına dönüp bir şeyler söylemeye başlamıştı. Tibet ağzındaki lokmasını çiğnerken yavaş yavaş, Zena da masadan kalkıp gitmek için deliriyordu.
"Serra Hanım! Ya şu kızın kulaklarındaki demirleri çıkarsın ya da ben o kulaklara yeni bir çivi ekleyeyim!"
Serra Hanım korkuyla kocasını sakinleştirmeye çalışırken bir yandan da kızına kulaklarındaki metalleri çıkarması için kaş göz işareti yapıyordu.
"Duymuyorsun musun sen beni?!"
"Baba!"
Tibet araya girmese belki de babasının elinden bir kaza çıkacaktı. Zira Zena hiç oralı değildi.
"Ben konuşacağım onunla sen sakin ol."
Yaşlı adam öfkeyle yerinden fırlarken genç kız tek bir korku ibaresi göstermiyordu.
"Ya senin karşında baban var be! Bu ne vurdumduymazlık!"
Tibet kardeşini kolundan tutup ayağa kaldırırken kız da abisini kendisinden uzaklaştırmaya çalışıyordu.
"Bırak!"
Asım Beyin nefes alışverişleri değişince Tibet kardeşini oradan götürmenin iyi bir fikir olduğuna kanaat getirmiş kızı sürükleyerek odasına götürdüğünde ilk işi kulaklarındaki küpeleri çıkarmak olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sezon Finali
RomanceÜç yıl önce aynı masada, bir memura birlikte "evet" dediğim kadınla şimdi karşılıklı masalarda, yine bir memura "hayır" diyorduk... Sezon Finali... Seren ve Tibet Karahan'ın bitmeyen hikayesi...