En az Tibet kadar, arkadaşları da bu davetsiz misafire anlam verememişlerdi. İlk önce Anıl ayağa kalkarken, bu sırada müzik durmuş ve Tibet'in konuşması başlamıştı.
Anıl, hızlı adımlarla kendini bu güzelliğin yanında buldu.
"Seren senin burada ne işin var?"
Seren duygusuz ifadesiyle Tibet'in sahnedeki halini seyrediyordu. Onca kalabalık otururken, onun ayakta durması da biraz garipti tabii. Anıl ısrarla bir yere oturmasını söylerken, Anıl'ın kolundan biri asıldı. Ve o ses: "Müsaade eder misiniz?"
Anıl, kafasını kaldırıp Volkan'ı karşısında gördüğünde gözleri kocaman olmuştu. Tabii Seren'in neden Volkan'la bu törene geldiğini de anlayamamış olduğundan öylece kalakaldı. Anıl orada şaşırırken, Tibet sahnede sözlerini bitirmeye yaklaşmıştı. Kâğıttan kafasını kaldırıp karşısında Seren ve Volkan'ı gördüğünde, ikisi ayrı masalara geçiyorlardı. Tibet ise yeni bir döneme işaret eder gibi kararlı bir şekilde konuşmasını tamamlamıştı.
"Bundan sonra ben Tibet Karahan, sevgili Babam Asım Karahan'ın bana açtığı bu yolda emin adımlarla ilerleyeceğim. Şirketimizi, varlığımızı içeriden bozmaya çalışanlara ise asla müsaade etmeyeceğim. Ben olduğum sürece başka bir otorite olmayacak ve eğer birilerine itaat edilecekse o da Asım Karahan'ın oğlu bendeniz Tibet Karahan olacak."
Seren bunları pür dikkat dinlerken, Volkan da bu sözlerin kendisine söylendiğinden emindi. Yüzünde ise o alaycı gülümsemesi eksik olmadı. Biliyordu Volkan, bir gün sıra ona gelecekti...
Tibet konuşmasını bitirdiğinde Seren'in bakışlarını yakalayan Volkan, bu durumdan hiç memnun olmayan ifadesiyle önündeki bardaktan bir yudum içmiş hızla masadan kalkmıştı.
"Seren, Tibet'i tebrik edelim istiyorum."
Seren, Volkan'ı ikiletmeden yerinden kalmıştı.
Tibet etraftaki insanların tebriklerini kabul ediyordu bu sırada. Burak ve Anıl da hala ne olup bittiğini anlayamamışlardı. Eren anlamsız bir ifade takınırken, Yıldız da kendi kendine söyleniyordu.
Anıl, Eren'e bir şeyler sorarken Burak da Yıldız'ın herhangi bir şey bilip bilmediğini sormuştu.
"Gelmeyeceğini söylemişti" derken Yıldız, Eren de böyle bir şeyi beklediğini ancak neden Volkan'la geldiğini bilmediğini söylüyordu.
Seren, Volkan'ın bir adım arkasında durup Asım Bey'e ve Serra Hanım'a selam vermişti. Tibet'le boşandıklarından bu yana bu ilk karşılaşmalarıydı. Serra Hanım zoraki de olsa gülümserken, Asım Bey, Volkan'a anlamsız bir öfkeyle bakıyordu.
"Volkan" demişti ani bir çıkışla Asım Bey, "Tibet'i tebrik et!"
Asım Bey'in esas diyeceği bu değildi. Serra Hanım'ın yüzü buruşunca hiddetlenmesi için yanlış bir yerde olduğunu hatırladı. Serra Hanım, Seren'i gördüğüne sevindiğini söylerken Volkan da Tibet'in yanında bitmişti.
Seren de o sırada Volkan'ı takip etmiş, Asım Bey ve Serra Hanım'a karşı herhangi bir sorumluluğu yokmuş gibi davranmıştı. Zaten bitmiş bir evliliğin ardından onlara söyleyecek bir sözü var mıydı ki?
Tibet yakışıklı yüzünü Volkan'a çevirdiğinde, ardından gelen Seren'i farketmişti. Bu birlikteliğin anlamsızlığı sinirlerini bozmuştu ama şu an bu tarz bir öfke nöbetinin yeri ya da zamanı değildi. Hem babası da kendisini izliyordu, Tibet'in şu an yapacağı en iyi şey, birazcık rol kesmekti.
Volkan elini uzatmış son derece sevimsiz bir tonda Tibet'i tebrik etmişti. Tibet de aynı samimiyetsizlikle cevap vermiş, formalite icabı elini sıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sezon Finali
RomanceÜç yıl önce aynı masada, bir memura birlikte "evet" dediğim kadınla şimdi karşılıklı masalarda, yine bir memura "hayır" diyorduk... Sezon Finali... Seren ve Tibet Karahan'ın bitmeyen hikayesi...