Tibet Karahan içinden bu şarkıyı söylesin mi?
Keyifli okumalar:)
Tibet ve Anıl hızla evden çıktıklarında akıllarında binlerce senaryo vardı. Seren'e ne olmuş olabilirdi? Anıl sürekli Seren'in telefon numarasını çevirirken Tibet de arabasının gazını köklemişti.
Yıldız'a ulaşmaya çalışan Tibet bir yandan da Anıl'a sürekli Seren'in telefonu açıp açmadığını soruyordu. Tibet, kafayı yemek üzereydi. Eğer Yıldız da telefonunu açmamaya devam ederse arabayı düz duvara sürebilecek kadar öfkeliydi.
Birkaç dakika içinde Yıldız, Tibet'e dönüş yapmış danışanlarının yanında olduğu için açamadığını söyleyip, Tibet'in bu kadar ısrarla aramasının sebebinin ne olduğunu sormuştu.
"Seren nerede Yıldız?"
Yıldız öfkeyle bağırmıştı ve belki de yıllardır ilk kez yapıyordu bunu. Şu an gerçekten önemli bir işi vardı ve Tibet'in sorduğu şey Seren'di.
"Ne Seren'i be! Manyak! Derdim başımdan aşkın ne Seren'inden bahsediyorsun sen?"
Tibet de bu sırada Yıldız'ın evine gelmişti.
"Seren senin evinde mi?"
Seren, "Değil" deyip kapatmıştı bile.
Bu sırada Anıl hala Seren'e ulaşamıyordu. Telefon hep boşa çalıyordu.
"Kafayı yiyeceğim Anıl!"
Tibet ilk kez bu kadar çaresizdi. Bu kadar korku içindeydi. İç dünyasında bilmediği, daha önce tanışmadığı bir his vardı. Seren'i bulana kadarda bu his devam edecekti. Seren'in evine gittiğinde ise annesi Rezzan Hanım evde değildi.
Anıl bile fena halde ürkmüş kimseye ulaşamıyor olmalarına bir anlam verememişti. Tibet Anıl'ı da istediği yere bıraktığında ona bir haber alırsa hemen aramasını tembihlemişti.
Saatler geçmiş Tibet bu sırada evlerine gelmiş ve her şeyin Seren'in bıraktığı gibi durduğunu fark etmişti. Seren'e ulaşamıyor olmasının arkasında kötü bir hikâye olmasını istemiyordu. Bunu kaldıramazdı.
Saatlerce, Seren'in sevdiği eşyalara bakıp durdu. Artık beyin hücrelerinin kendisini tek tek terk ettiğini hissediyor ağlamaya başlayıp aniden gözyaşları kesiliyordu. Karısının nerede olduğunu bilen kimse olmadığı gibi, kadının son kez araması ve ismini söyleyip hattın kesilmesi Tibet'in aklına kötü bir korku filmini getiriyordu.
Akşam olduğunda Anıl ve Burak da gelmiş Tibet'i yalnız bırakmamışlardı. Yıldız da olanlardan sonra durumun ciddiyetini fark etmiş ve Tibet'in evinde bulmuştu kendini.
Tibet'in annesinden yakın akrabalara kadar herkese ulaşmış kimsenin hiçbir şey bilmediğini öğrenmişti Tibet. Burak, Anıl ve Yıldız da yapacakları bir şey olmadığını fark ettiklerinde evlerine dönmek zorunda kalmışlardı.
Zar zor uyuduğu gecenin sabahına uyanmıştı Tibet. Yatağın sol tarafında Seren yoktu. Çalan kapı ziline koştu. İçinden gelen kişinin Seren olmasına dair dualar etti.
"Allah'ım lütfen... Allah'ım lütfen..."
Kapıyı açtığında gelen kişi eline bir zarf tutuşturdu. İmzasını aldı. Tibet kapıyı kapatıp zarfı açtığında en son aklına gelebilecek ihtimalle karşılaşmıştı. Seren geçen hafta Tibet'e boşanma davası açmıştı. Tibet kağıtta ne yazdığına anlam veremediğinde yazılanları yeniden okumuştu. Bu kağıt Seren'in boşanmak istediğinin resmi evrağa dökülmüş haliydi. Gözlerini açıp kapattığında kağıtta yazılanlar değişmemişti. Bu sırada çalan telefonuna yürüdü, yürüdü, yürüdü... En son vardığında telefonu kimin aradığına bakmadan açtı.
Seren'di bu. Yaklaşık 24 saattir aradığı ama ulaşamadığı karısı. Seren Tibet'e mahkemeye gelmesi için adeta yalvarıyordu. Tibet bir katil zanlısıymış gibi muamele görüyor olmasına akıl erdiremiyordu. Tibet neden bu kadar boşanmayı kafaya takmıştı? Dünden beri neden hiçbir şekilde dönüş yapmamıştı? Son kez kendisinden nefret ettirmek ve boşanma işini kolaya getirmek mi istiyordu? Tibet, Seren'den nefret eder miydi? Sahiden Seren buna inanmış olabilir miydi? Tibet gerçekten bu hayal kırıklığı üzerine o gün ve saatte mahkemeye gider miydi?
Tibet, Seren'in yalvaran sesine telefonu kapatmıştı. 1 ay kadar ne Seren aramış ne Tibet sormuştu. 1 ay sonra mahkemede karşılaştıklarında hiç tanışmamış iki kişi gibiydiler. Seren bir şeyler söylemek ister gibi ama söyleyemiyor gibi bakarken, Tibet ilk kez karısını yok sayıyordu.
Seren içinden geçen 1 ay boyunca Tibet'in çok zayıfladığını görmüştü. O 1 ayda Tibet adeta hayattan kopup yeniden bağlanmıştı. Birkaç zamanda yaşadıkları Tibet'i parçalara ayırmış ve bugün Seren'in istediği şeyi yapmaya gelmişti. Bu muameleye en sevdiği tarafından –ya da bir zamanlar en sevdiği demeliydi- dayanamıyordu.
İşte şimdi hakim karşılarındaydı ve Tibet karısının yüzüne son kez kocası olarak bakarken şunları söylemişti: Seren... Üç yıl önce aynı masada, bir memura birlikte "evet" dediğim kadın... Şimdi karşılıklı masalarda, yine bir memura "hayır" diyorduk..."
Bu bir final miydi? Yoksa sadece devamında nice olayların yaşanacağı bir sezon finali miydi? Elbette öyleydi. Bu bir son olamazdı. Olmamalıydı... Tibet'in aklından geçirdiği son cümleler bunlar olmuştu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sezon Finali
RomanceÜç yıl önce aynı masada, bir memura birlikte "evet" dediğim kadınla şimdi karşılıklı masalarda, yine bir memura "hayır" diyorduk... Sezon Finali... Seren ve Tibet Karahan'ın bitmeyen hikayesi...