3. Bölüm

51 4 26
                                    

Bu şarkıyı dinleyerek okuyun :)

Okuyucu var ama oy yok! Hayalet okurlar da oy versinler lütfen!

"Size de yük oluyorum ama acilen gitmem gerekti."

Seren'in en mahcup haliyle söylediği bu söze karşılık olarak Tibet, hiç önemi olmadığını zahmete girmediğini falan söylemişti. Seren'in istediği yere kadar ikili bir şeyler konuşmuşsalar da Tibet esas istediği şeyi yapamamıştı. Çünkü kızın kafası gerçekten burada değildi. Tibet, o gün orada kızın neden acele ettiğine dair olanları yıllar sonra öğrenecek ve öğrendiğinde buna pişman olacaktı.

Seren'in dediği adrese geldiklerinde, Tibet kızı indirmek için uygun bir yere park etmiş kapısını açmak için hızla arabadan inmişti. Kız da çoktan kapısını açmış o da arabadan inmişti. Seren, teşekkür etmiş, hızlıca gitmek için fırsat kollarken Tibet, "Bir daha ne zaman görüşeceğiz" demişti.

Seren şaşırmış halde bakarken, "Görüşecek miyiz?" diyebilmişti. Çantasının demir kısmı da saçına takılmış onunla uğraşırken Tibet'ten cevap bekliyordu.

"Bence görüşeceğiz. Beni reddetmeyeceğini hissediyorum."

Seren saçlarıyla adeta cebelleşirken Tibet araya girmişti.

"Ben bakayım."

Arabaya binip de buraya geldikleri andan beri, Tibet'in kolladığı o fırsat işte şimdi eline geçmişti. Kızın çantasının tokasını gevşetip sıkışan saçı arasından çıkarmayı başardığında, kız birkaç sefer daha teşekkür etmişti. Şu an çok bir şey yapmasa da tam bir kahraman erkek profili çiziyordu.

Seren son kez teşekkür edip gidecekken Tibet, arkasından "Cevabımı alamadım?" demişti.

Seren düşünceli haliyle Tibet'e bakarken, "Tamam" demişti sadece.

Kız koşar adım uzaklaşırken Tibet de 1-0 öne geçmenin şerefine arabasına geçmiş son ses bir müzik açarak bunu kutlamıştı. Bu kızı daha yakından tanımalıydı. Bir şeyi isterse alırdı, isteyip de sahip olamadığı bir şey var mıydı? Elbette yoktu. Seren'le başını derde sokmanın ne demek olduğundan habersiz, asfalt yolda kayboldu...

+++

Anıl bu gün de magazin haberlerini yoğunlaştırmış ve sınıftaki kız gruplarından gelen son gelişmelerle harmanlayıp Seren'e anlatıyordu. Seren yine Anıl'ın anlattıklarıyla ilgilenmiyor, susması için içinden bildiği duaları okuyordu. Ders boyunca ve ders arasında da dahil Anıl sınıfın yarısının şeceresini çıkarmıştı. Bir erkeğin bu kadar meraklı olması hiç hoş değildi ancak Seren onun özünde saf ve temiz bir çocuk olduğunu bildiğinden onu kırmaktan itina ediyordu.

Yine bir ders arasıydı ve dersin hocasının gelmesini bekliyorlardı. Bugün Burak da Seren ve Anıl'ın önündeki sıraya oturmuş sınıfla alakalı birkaç dosyayı temize çekiyordu. Sürekli telefonuna mesaj geliyor olması da Anıl'ın dikkatinden kaçmamıştı.

"Hayırdır Buri? Mesajlar falan?"

Seren Anıl'a öyle bir bakış atmıştı ki, eğer Burak çemkirmese Seren "Ancak bu kadar berbat bir kısaltma olabilirdi?" diye çemkirecekti.

"Buri bak şu kapı dibi, üçüncü sıra, duvar kenarında oturan kız var ya! Hah o sanırım sana yazılıyor... Dikkatimden kaçmaz benim. O mesajlar eğer karşı cinsten değilse, benim bu mesajımı dikkate al."

Seren, Anıl'ın dediğine gülerken, Burak da önündeki kağıtları geniş dosyaya kaldırıyor bir yandan da Anıl'a gülüyordu.

"Mesaj atan belalım" demiş kahkahayı basmıştı. Sonra da Anıl'ın bahsettiği kıza bakmış, kızla dünyada tek başına kalsa o işin yine olmayacağını falan söylemişti.

Sezon FinaliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin