Seren, Tibet'e yukarıdaki gibi vurmak istiyor :) Oy tuşuna basın çekinmeyin :D İyi okumalar...
Sabahın kör vaktinde telefonuma mesaj gelmesine alışık biri değildim. Gece boyu uykumdan uyanıp durduğumdan en sonunda kalkıp dikilmiştim. Televizyonun karşısında Sabah Körü Haberlerini sunan sunucu için üzülürken Seren'den ölümcül bir mesaj almıştım. Acıma acınacak hale düşersin lafının tam bir örneği olmuştum.
Boşanmak istiyordu. Benim ölesiye sevdiğim kadın... Hayatımı adadığım kadın... Boşanmak istiyordu. Bu kelimeyi nasıl da kolay kullanmıştı. Boşanmak da boşanalım yazmak kadar kolay mıydı?
Elime telefonu alıp hemen aradıysam da ilk seferinde açmadı. Kalkıp sağlıklı düşünmemi ve kendime engel olmamı sağlayacak aktivitelerde bulundum. Duş aldım, tıraş oldum... Ve bir saati zar zor doldurabilmiştim.
Bana göre boşanmamızı hiçte gerektirmeyecek şeyler yüzünden şu noktaya gelmiştik. Belli ki Seren benimle aynı fikirde değildi. Bir saat sonra yeniden aradığımda açmıştı... Onun sesini bir günde özlemiş olmak bile, bu boşanma işinin ne kadar saçma olduğunu gösteriyordu.
"Seren...?"
"Aldın mı mesajı?"
"Mesajı aldım. Buluşalım."
"İşe gideceğim şimdi. Bir süre görüşmeyelim Tibet."
Saçmalıyordu. Bu kadın beni sinirlendirmek için mi dünyaya gelmişti? Onu ne kadar zor kazanmıştım... Yaşadıklarımız gözümün önünden film şeridi gibi geçerken onun o soğuk sesi tüm tenimi donduruyordu. Oturduğum yerden kalkıp camı açmış, dışarıyı izlerken sakin kalmaya devam edip etmeyeceğime emin olamıyordum.
"Bir süre derken Hayatım."
"Bana hayatım falan deme."
Hayatımdı ama. Tüm hayatımdı hem de. Ondan öncesi sonrası şimdisi... Her yerde Seren varken nasıl hayatım demeyecektim? Bu imkânsızdı. Ona öyle hitap etmeme kızsa bile ben bunu sürdürdüm ve ona hayatım demeye devam ettim.
"Olur demem" demiştim trip atan ifademle, sonrada tüm harflerine bastırarak cümlemi bitirdim: "Ha-ya-tım!"
"Tibet! Sen Ruh hastasısın. Acilen birinin sana bakması lazım."
"Bana senden başkası lazım değil Seren."
"Tibet yeter! Görmüyor musun halimizi! Oyun mu oynuyoruz sanıyorsun..."
"Seren gerçekten boşanmak istediğini mi söylüyorsun."
"Evet. Bu evliliğe bir son verelim yeter! Senden de git gelli hallerinden de fena halde sıkıldım."
"Öyle mi? Ben senden sıkılmadım. Sen git kendi kendine boşan."
"Ne?"
"Çünkü ben senden boşanmıyorum."
"Tibet ne demek boşanmıyorum. Boşanacağız! İkimiz de mutsuzuz görmüyor musun?"
"Sen mutsuzsun Seren Hanım, ben gayet mutluyum. Ben seni de mutlu ederim."
"Tibet!"
Bağırmasından nefret ediyordum. Hiçbir şey bilmeden, merak bile etmeden, infaz etmesine sonra da aksi bir şeyler söylediğimde bağırmasından nefret ediyordum. Yine aynısını yapıyor bana sesini yükseltiyordu.
"Seninle olmak istemiyorum artık anla bunu. İstemiyorum. Seninle alakalı hiçbir şeyi istemiyorum."
"Seren! Bak oturalım, konuşalım. Bize yazık etme."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sezon Finali
RomansaÜç yıl önce aynı masada, bir memura birlikte "evet" dediğim kadınla şimdi karşılıklı masalarda, yine bir memura "hayır" diyorduk... Sezon Finali... Seren ve Tibet Karahan'ın bitmeyen hikayesi...