Bölüm 1 (Düzenlendi)

10.8K 532 215
                                    

BÖLÜM 1

Neredeyse iki senedir sabahlarım hep aynıydı. Gözlerim yorgun bakışlarıma ev sahipliği yapıyor, hüzün ise tahtını hiç bırakmıyordu. Yavaşça yatağımdan kalktım, ağır adımlarla pencereye doğru gidip perdeyi araladım. Kış yaklaşmıştı. Hava gün geçtikçe biraz daha soğuyor, gri bulutlar gökyüzünde daha çok görünmeye başlıyordu.

Üzerime ince, gri renkteki hırkamı giydim. Merdivenlerden yavaşça inerek salona geldim. Bir süre etrafıma bakındım ne yapacağımı bilemeyerek. Daha sonra pencereye doğru yürüdüm yavaşça ve gökyüzüne çevirdim bakışlarımı, hava yine kapalıydı.

Mutfağa doğru yürüdüm ve buzdolabını açtım. Bir süre baktım buzdolabının içine. Uzun zamandır iştahım yoktu. Kahvaltı yapmak istememiştim yine ve kendime sevdiğim gibi içine bir parça sütlü çikolata atarak bir kahve yaptım. Dumanı tüten kahvenin kokusunu içime çektim ve kahvemden bir yudum aldım. İlk önce kahvenin acı tadını aldım her zamanki gibi daha sonraysa çikolatanın tadını. Uzun zamandır bu şekilde içiyordum kahvemi, sevdiğim iki şeyi bir araya getirmek daha büyük bir tat veriyordu.

Kahvemden ikinci bir yudum daha alacakken salondan gelen telefonun sesini duydum ve salona doğru yürümeye başladım. Her zaman olduğu gibi yine telefonumu bulamadım. Her akşam işten geldiğimde telefonu bir yere gelişigüzel fırlatır ve ertesi gün mutlaka telefonumu arardım. Masanın üzerine koltuklara baktım, daha sonra ise sesin kanepedeki yastığın altından geldiğini fark edip telefon kapanmadan bulmayı başardım.

''İşte buradasın.'' Diye fısıldadım ve arayanın kim olduğuna baktım. Telefonun ekranına bakınca yüzümde ufak bir gülümseme oluştu. Neredeyse her sabah aynı ismi görüyordum telefonumda ve bu artık geleneksel hale gelmeye başlamıştı.

''Efendim canım.'' Dedim dudaklarımdaki gülümseme sesime yansırken.

''Nasılsın tatlım? Bugün de güne kendine eziyet ederek mi başladın yoksa bir değişiklik yaparak bizi şaşırtmayı mı planlıyorsun?'' Karşıdan gelen alaycı sesi duyduğumda başımı bıkkınlıkla iki yana salladım ve ofladım.

''Selen yine mi aynı cümle? Her sabah aynı şeyi söylemekten ne zaman vazgeçeceksin?'' dedim bıkkınlığım sesime de yansırken. Karşıdan Selen'in kızgın sesini duydum.

''Hiç oflama bana Kayra hiç oflama! Sen ne zaman kendine eziyet etmekten vazgeçersen ben de o zaman vazgeçeceğim.'' Derin bir nefes aldım.

''Tamam Selen tamam seninle uğraşılmaz. Geliyor musun sen onu söyle?'' dedim onu susturmak için. Sesi hemen yumuşadı.

''Evet, canım geliyorum bir saate orada olurum.'' O göremese de başımla onayladım.

''Tamam, hazırlanıyorum ben de görüşürüz o zaman.'' Dedim yavaş adımlarla merdivenleri çıkarken.

''Görüşürüz.''

Telefonu kapattıktan sonra odama çıktım ve hazırlanmaya başladım. Üzerime ince, düz bir gömlek, siyah bir pantolon ve uzun siyah renkte kumaş bir ceket giydim. Çok hafif bir makyaj yapıp saçlarımı düzleştirdim.

Saate baktığımda yarım saatten fazla bir zaman geçmişti. Selen yirmi dakika kadar sonra kapının önüne gelmiş olurdu. Tekrar salona geldim ve pencerenin önündeki koltuğa oturup Selen'i beklemeye başladım. Bilgisayarım sehpanın üzerinde duruyordu. Bilgisayarımı açtım. Beklerken bugün yapacaklarımın üstünden geçmeye karar verdim. Bugün çok fazla bir işim yoktu. Sadece bir toplantım vardı ve üstünde çalıştığımız projeyle ilgili bir sunum yapacaktım. Çok yorucu olacağını düşünmüyordum bu yüzden de. Bir haftadır sunum üzerinde çalışıyordum ve şu an neredeyse hiçbir eksiğim yoktu.

Geç'miş' DönümüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin