1. BÖLÜM - TÖREN

6.1K 437 290
                                    



Bir kez daha aynaya baktı. "Sen 16 yaşındasın. Sen 16 yaşındasın." Tekrar tekrar aynı kelimeyi söylemek çok korkutmuştu onu. Neden mi? Tabi ki kabilesinin zoraki getirdiği evlilik... Bugün 16. Yaşına girdikten sonra evlenmek için 1 yılı olacak, yoksa bu kabileden sürgün için Bonzak kabilesine gönderilecekti. Tabi evlenmek güzeldi. Yani Kahin'in dediğine göre evlenmek havalarda uçmak gibiydi. En azından her iki tarafta bir birini seviyorsa. Ama babası karar verecekti kızın kimi seveceğine ve bu da havalarda uçmak değildi. Bugün Yovaski geleneğine göre doğum günü olacak ve evleneceği adamla tanışacaktı.

Çadıra bir anda iki kara kadın girmesiyle ürktü. Kadınlar geldi ve gözlerine sürme çekmeye başladılar. Biri saçını yapıyor taşlar takıyor diğeri üzerine Yovaski kıyafetini giydiriyordu. En azından bu kıyafet her zamanki giydiklerinden daha güzel oturmuştu.  En sonunda kadınlar hemfikir olup kızın hazır oluğunu kabul ettiler. Kahverengi saçlarını yanından örmüş alnına saçlarıyla bağdaşan yeşil taşlı bir taç takmışlardı. Üzerindeki tek omuzlu beline oturan Yovaski kıyafetindeki farklılığı anca o an anlayabilmişlerdi. Sinirinden uzun eteğin yanından yukarıya doğru birazcık kesmişti kız. Kadınlar ağızlarını kapattı hemen iğne iplik bulmaya gittiler ama kız memnun bir şekilde çadırdan dışarı çıktı. Bir anda herkes onu dönmüş ve uzun bir şekilde bakmaya başlamışlardı. Tabi bu onun için olağan bir şeydi. Küçüklüğünden beri ne zaman ortaya çıksa herkes sanki bir yaratıkmışçasına ona bakardı. Herhalde ten renginden olsa gerek diye düşünmüştü küçüklüğünden beri. Herkesten biraz daha açıktı ve en önemlisi esmer teninin altında koyu mavi gözleri vardı. Bir anda korkutucu ses gelmesiyle irkildi genç kız.

-İFE!!!!!

Kara, yaşlanmış bir adam kabilenin erkeklerinin arkasından çıkageldi. Şaşalı otlardan yapılmış tacı kırışık suratına oturmuyordu artık. Bir perçem kıyafeti rüzgarda savruluyor asası ile zor ayakta duruyordu. Herkes onun bağırmasıyla ona dönmüş geriye bir adım atıp kafalarını eğmişlerdi. Saygın biriydi tabi. Onun soyu bu kabileyi kurmuştu. Ona saygıları sonsuz olmalıydı. Yavaş yavaş kıza yaklaştı. Tam önünde dikildi. Keskin bakışlarıyla göz ucuyla kızı süzdü. Kollarını iki yana açıp sımsıkı sarıldı kıza.

-        Aa... İfe çok güzel olmuşsun.

Adamın kızın üzerindeki Yovaski kıyafetindeki farklılığı görmesi çok uzun sürmedi. Yırtığı fark ettiği an kaşlarını çattı. Reisin kızının böyle bir kıyafet giymesi kabul edilemezdi. Özellikle de Yovaski töreninde.

-        Efua, Ekua bu kıyafete ne olmuş böyle.

-        Efendim biz de bilmiyoruz. Son anda fark ettik.

İki kara kadın kızın arkasındaki çadırın içinden Reisin önüne çıkmamak için çabalıyorlardı.

-        Rezillik.

-        Baba...

Kabile Reisi bu sözcükten rahatsız olmuşçasına boğazını temizledi, yutkundu. İfe başını öne eğdi.

-        Onların suçu değil Ulu Otto.

-        Bir daha böyle bir şey olmasın.

Otto arkasını döndü kendi çadırına girip kayboldu. İfe tekrardan kendi çadırına attı kendini ve aynanın karşısına geçti. Hayır o kendini ilk defa çok güzel buluyordu. Viskon bir siyah kumaş tek omzuna takılmış bir şekilde kıvrımlarından aşağı süzülüyordu. Yırtmacı dizinin üstüne kadar geliyordu. Ayrıca öpücük yakası ve belinde dizilmiş taşlar kendine tekrar tekrar bakmasını sağlıyordu. İfe esmer bir kızdı. Masmavi gözleri, kahverengi saçları vardı. Yumuşak hatları olan yüzü ise tüm kabileden farklı görünmesini sağlıyordu. İnce beli olması bu kıyafetin tam üzerine oturmasını sağlamıştı. Zil bağırırcasına ısrarlı bir şekilde çalmaya başladı. İfe gözlerini aynadan çevirdi, çadırın kapısına baktı. Artık zaman gelmişti. Önce bir reşitlik töreni arkasından eğlence ve en son evleneceği adamla tanışacaktı. Çadırından çıktı ve şenlik alanına geldi. O koca alan insanlardan tıklım tıklım olmuştu. Kaç kabile vardı acaba dışarıda. Bütün kabile reisleri Otto'a saygı duyardı. Ama bizim kahramanımız bilmezdi neden saygı duyduklarını. Kalabalığın arasından geçip babasının yüksek tahtının yanındaki tahta oturdu. Otto ayağa kalktı.

FARKLIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin