4. BÖLÜM - WOLFİX

3.4K 328 208
                                    

Otto toprak yığıntısının arasında kalmış, şaşkınlıktan ne yapacağını şaşırmıştı. Bir şeyler olacağını biliyordu ama ani gelişmesi onu beklenmedik bir zamanda yakalamıştı. İfe toprak seslerini duyunca gözlerini açtı ancak. Otto görünürlerde yoktu, sadece önünde insan boyunda bir toprak duruyordu. Bir çığlık kopardı. Bu toprak da nereden çıkmıştı?

- İfe sakin ol. Sana açıklayabilirim biraz bekle.

Otto önündeki toprağı kazıyarak kendini çıkarmaya çalışıyordu.

- Neyi açıklayacaksın bana?

- Ne yaptığını.

İfe'nin gözleri açıldı. Bu toprak yığıntısını o mu oluşturmuştu? Kolundaki bir farklılık dikkatini çekti. Dövmesi sanki rüzgarın etkisiyle sallanıyordu hatta o küçücük lila ağacın savrulduğunu rahatlıkla görebiliyordu. İfe'nin şaşkınlığı korkuya döndü. O ailesin farklı biriydi. O buraya ait değildi. Zaten küçüklüğünde herkes bundan bahsediyordu. Gözleri dolmuştu.

- Üzgünüm baba ben buraya ait değilim.

İfe çadırdan dışarı koştu. Herkes çığlık seslerini duyduğundan şaşkınlık içerisinde bir çadıra bir İfe'e bakıyordu. Hemen söylentiler fısıltılar halinde dolaşmaya başladı.

"Bu kız Ulu Otto'u öldürdü."

"Kendi babasını mı öldürdü yoksa."

"Ulu Otto neden çadırdan çıkamıyor.

"Zaten belliydi bu kızda bir şeyler olduğu"

"Hiç bizden biri olmamıştı. Ne ten rengimiz aynı ne gözleri."

"Otto onu zaten nehirde bulmuş onun çocuğu bile değil."

İfe etrafına baktı. Gözlerinden yaşlar süzülürken kabiledekilerin yüzlerine bakıyordu ancak hepsinin yüzünde korku ifadesi vardı. Artık burada kalamazdı. Hızla bir şekilde ormana koşmaya başladı. İzleyenlerin ise tek yaptığı şey İfe'nin arkasından bakmak olmuştu. Çadırın içinden en son " İfe bekle!" sesi geldi. İfe bu sözleri o korkunun içinde duymamış, sadece oradan uzaklaşmaya odaklanmıştı. Hem ağlıyor hem de neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. Acaba daha kötü ne yaşayabilirdi ki? İşte o an büyük bir gök gürültüsü duyuldu, yağmur bardaktan boşalırcasına yağmaya başladı. İfe için en kötü gündü galiba. Hayatında hep dışlanmıştı ama buna bir süre sonra alışmıştı ancak bu çok farklıydı. Durup dururken toprağı ayaklandırmıştı! Nasıl yapabilmişti bunu? Ya zarar verseydi babasına. Hatta en kötüsü ya babasını öldürseydi. Koşarken bir anda ayakları takıldı ve ıslak toprağa yığıldı. Şimdi ise her yeri çamur olmuştu genç kızın. Zorlukla ayağa kalktı, üzerini silkelerken üstündeki tüm toprak ayaklanıp hepsi geldiği yere geri döndü. İşte tekrardan İfe bir çığlık daha kopardı. Sırılsıklam olmuş ellerine baktı. O karanlıkta ellerinin sarı şekilde parladığına yemin edebilirdi. Kabilenin olduğu taraftan birkaç bağrışma sesleri geldi. Anlaşılan onu aramaya çıkıyorlardı. Hayır! Oraya asla geri dönemezdi İfe. Dönerse kim bilir neler söylerlerdi onun hakkında. Hem de Bello ile evlenmekte istemiyordu. Tekrardan tüm gücüyle koşmaya başladı.

Önce kurt uludu arkasından karga sesleri duyuldu. İfe'nin korkularına korkular ekleniyordu. Sabahın olmasını diliyordu sadece. Nefes nefese kalınca durdu elini bir ağaca koyup kalp atışını tekrardan ritmine sokmaya çalıştı. Kabileden gelen sesler artık duyulmuyordu bile. Ağacın altına oturup sırtını dayadı. Yağmurdan dolayı sırılsıklam olmuştu.

Bu karanlıkta ormanda olmaması gerekiyordu. Birçok şey ona saldırabilirdi. O şeyler sadece sıradan bir hayvan değildi tabi. Kabileler arasında ormanlar için bir sürü söylentiler vardı. Wolfix İnsan şeklindeki kurt demekti, kurt adam değildi onlar. Bunlar hep o şekilde gezinirlerdi illa bir dolun ay olmasına gerek yoktu. Ayrıca da eğlenmek ve doyum hissi dışında hiçbir insanı his taşımazdı. Kurt adamlar sadece bunlardan doğan hikayeydi. Blody ise kanla beslenirdi. Kanda bir besinden daha fazla besleyici madde olduğundan ancak öyle doyurabiliyorlardı karınlarını. Ama bunlar vampirler gibi insan şeklinde asla değillerdi, iri yarasalardan bir farkı yoktu. Ayrıca Rüya Gezerler de dolaşırdı buralarda. Bunlar ruhani yaratıklardı. Siz uyurken etkisi altına alır, rüyanızda size bir teklifte bulunur ve siz kabul ederseniz artık ruhunuz ona ait olurdu. Rüyadan acilen uyandırılmazsanız sizin ruhunuzu yer ve sizi öylece ortada bırakırdı. Bu yaratıklardan daha bir sürü vardı ama aklına getirerek fazla korkutmak istemiyordu kendini.

FARKLIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin