2. BÖLÜM - ORMAN

4.3K 380 260
                                    






İfe elleriyle otları sıkmış boynunu yukarıya kaldırmıştı. Bıçağın soğukluğu boynuna işliyordu adeta. Korkusundan gözlerini devirip bakamıyordu ancak her kimse onu görene kadar öldürmeye kararlıydı. Bıçak yavaşça çekildi İfe'nin boynundan. İfe hala boynunu büküp onu öldürmek isteyen kişiyle yüzleşememişti. Biri elini kavradı ve hızlıca yukarı çekti. İşte o an İfe kara bir genç adamla yüz yüze geldi. Adamın sim siyah saçlarının üst tarafları kısacık kesilmiş kulaklarının arkasındaki saçlar uzun bırakılmıştı. Kapkara gözlerini İfe'e dikmiş baştan aşağı süzüyor ama gene de gardını almaktan vazgeçmiyordu. Sert yüz hatları vardı. Uzun suratı ise onu daha korkunç bir hale getiriyordu. Tek omzundan geçirilmiş turuncu bir peştamal bel bölgesinden iple bağlanmış; ipe da birbirinden farklı kılıç, bıçak kabzası takılmıştı. Sırtında da yay ve okları duruyordu. Adam Yovaski ablemini İfe'nin kıyafetinde görünce kılıcını indirdi, kabzasına geri koydu.

-        Sen Yovaski kabilesinden olmalısın.

İfe gözlerini korkmuşçasına açmış bir adım geri çekilmişti. Sadece kafasını aşağı ve yukarı sallamakla yetindi.

-        Özür dilerim korkuttuğum için seni. Ben arkamdan bir şey saldırdı zannetmiştim. Beni çok hazırlıksız yakaladın.

Hemen yüzüne rahatsız edici bir gülümseme yapıştırdı sanki ortam yeterince rahatmış gibi. İfe bu durumdan rahatsız olmuştu.

-        Benim geri dönmem lazım. Törene katılmam gerekiyor.

-        Tamam. Beraber dönelim. Benim de törende olmam lazım.

İfe önce onaylamadı ancak etrafına baktığında biraz ürktü. Olması gerektiğinden fazla uzaklaşmıştı ve nasıl gidileceğini de bilmiyordu.

-        Tamam o zaman.

Yürümeye başladı adam. Arada yan gözlerle İfe'e bakıp onu takip edip etmediğini kontrol ediyordu.

-        Ben Bello bu arada.

-        Hıı.

İfe hiç konuşmak istemiyordu tanımadığı bu adamla o yüzden geçiştirmişti. Aynı zamanda adamın ismini aklından geçirmeye başladı. Her ismin bir anlamı vardı bu kabileler arasında. Çocuklara ona göre isimler verilir, çoğu önemli yerlerde anlamları ile hitap edilirdi. Aynı zaman da isimler sınıfsal yapıyı belirlerdi. Bello kadın için güzel, erkek için yakışıklı anlamına gelirdi. Aynı zamanda insanı yücelttiği için ya kurucu aileler ya da Kahin aileleri bu isimleri kullanırdı. İfe tekrardan adamın suratına baktı, ismiyle yeterince uyumsuz olduğuna karar verdi.  Sessizliği adamın ısrarları böldü.

-        Gerçekten çok konuşkansın.

Adam tekrardan rahatsız edici bir şekilde gülümsedi. İfe bu kadar samimi olmasına anlam verememişti

-        Peki senin adın ne?

-        Umi.

İfe hala güvenmiyordu adama o yüzden kimliğini saklamayı tercih etti. Aynı zaman da babası Ulu Otto olduğu için canını tehlikeye atmış olabilirdi. Umi temizlikçi demekti. En azından en kötü bulabileceği isim o olmuştu.

-        Umi mi? Temizlikçi mi? Heh. Temizlikçilerle işim olmaz benim.

-        Gerçekten çok mutlu oldum.

İfe'nin ağzından dökülüvermişti cümleler. Tutamamıştı kendini. Ama haklıydı. Bello toprak ve servet konusuna çok takıntılı olmalıydı ki hemen kendinden alt biri diye tavır almıştı. Bello'nun kişiliği hakkında tedirgin olmakta haklıydı demek ki.

FARKLIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin