Her gün yeni bir başlangıçtır aslında hayata. Her son, bir başlangıç.
Yeni yaşamlar, yeni mutluluklar, yeni umutlar, yeni acılar, yeni hayaller, yeni hayal kırıklıkları...
Soğuk hava tüylerimi ürpertirken, aldırmadım esen rüzgara. Binaların camlarından bana şaşkın şaşkın bakanlara. Tüm gücüm tükenmişti ve ben, hayata yenik düşmek üzereydim.
Zorunluydu yaşamak. Mesela; denizin kıyısında gözlerimin önünde yaşamını devam ettirmek için çalışan yaşlı adam. Yaşamak zorundaydı ve yaşamak için bunu yapmaya mecburdu.
Ama, o oltaya takılan balık?
Aslında o da yaşamak için atlamamışmıydı oltanın ucundaki yem'e? O da yaşamak için ölmemişmiydi ? Balığın ölümü, kendisi için bir sondu. Ama ya balıkçı? Onun için bir başlagıç değilmiydi?Şu son günlerde içimdeki kamyon şöförü kendini efkara bağlamış, depresyona sürüklüyordu beni. Her şeyde kendimi haklı çıkarmaya çalışıyordum ve bu beni yıkıyordu. Bencillik dersiniz belki ama değil işte, çok farklı aklımdaki her bir düşünce. Anlamadıgım bir şekilde içimde herkeze karşı bir kin vardı. Nefret, öfke ve daha fazlası da.
Hayat da beni bitirmeye çalışıyordu heralde. Yaşamak öldürür' diyenlere hak veriyordum şimdi.
Herkesin pişmanlığı vardırya hani. Benim şu son günlerdeki darbelerim mesela. O balığın o yemi yemesi gibi. Kendimi korumak için, kendimi yaralıycak şeyler yapmam da buna örnek aslında .
Şu an gözümden akan her bir yaş için pişmanım. 'Keşke daha iyi biri olsaydım' diye geçirdim içimden. 'Keşke babamın beni sevebileceği kadar değerli olsaydım.'Ama keşkeler bir işe yaramıyordu işte. Pişmanlıklar bir işe yaramıyordu. Her son yeni bir başlangıçtı. Ama ya o başlangıçta kötü sonla biterse? O zaman ne yapabilirdi ki insan?
Benden bir şey saklıyordu Yağız. Onunla her ne kadar yakın olmasakta, beni ilgilendiriyordu işte. Sizde hiç olmadımı? Hiç öğrenmemeniz gereken bir şeyi öğrenmek için çabalamadınızmı sanki.
Canınızı yakıcağı halde hemde.Yağızla son konuşmamızda
'Bana kötü davranıyorsun! Nedenini bilmek istiyorum!" demiştim. O da bana ağzımın payını vermişti.
'Umrumda değilsin çünkü.
Peşimi bırak' demişti.Bir insanı daha ne kadar aşağılayabilirsiniz hiç düşündünüzmü? Ben söyleyeyim. Ona değersiz olduğunu ifade ederseniz.
Ne şekilde olursa olsun.
Belki sözlerinizle, belki gözlerinizle. İşte o an insan yaşamasının bir anlamı olmadığını düşünür. Sahiden
yaşamamın anlamı neydi ki benim?°°°°°°°°°°°°°°°
"Anne!!!"
"-----------"
"Anne bi bakarmısın!"
"---------------"
"Tamam ya tamam anne sen de dikkate alma zaten beni,
bende kendi kendime konuşayım dimi, ben kimim ki zaten? Rüya kim yani?
Cami avlusuna bırak beni sen vall-"
"Bi sus be kızım? Ne var Allah aşkına?!"
"Anne çoraplarımı bulamıyorum nerdeler!?"
"Kızım kaç yaşına geldin hala bırakmadın şu siyah çorap takıntını. Kim görecek yahu! Giy işte başka bir tane"Oflayarak çamaşır çekmecemden uzaklaştım ve
Siyah yüksekbel pantolonumu giydim. Zaten geçen deniz kenarında soğuk kapmış olucaktım ki, çok karnım ağrıyordu. Normal çorap giyip te üşümem mantıklı olmazdı. Kalın kışlık siyah çoraplarımdan birini giyerek de rahat edebilirdim.Okul t- shirt' ümü de pantolonumun içine sıkıştırdım ve kahvaltı yapmak için aşağıya indim.
Kendime özen göstermeyi pek de umursamazdım zaten. Beni beğenmeseler de olurdu."Ee sultanım, bugün ne yaptın bakalım?"
"Kızım benim programım var şimdi, Eslem ablan hazırlamıştır sana."Programım dediği 'Müge Anlı'ydı. Onu izleyipte kafasında benimle ilgili olacak saçma sapan senaryolar kuruyordu.
Bence bu program kesinlikle anneme yasaklanmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yağmur (Düzenlenicek)
Teen FictionKaranlık ruhlu, Herşeyine rağmen kusursuz, O intikamcı, Yağız Yalçın. Her zaman boyun bükülen,yakışıklı ve uyuz gencin, masum kıza bağlanması, kızı değiştirir. Aslında ikiside değişmiştir... İki gencin hikayesinde mavi ve siyah söz konusudur. Ancak...