6.Bölüm
- Bu hayat bir oyundan ibret ve senaryosunu benim ellerime aldığım kalem ile belirlenecek.-
"Bir defter arasına yazılmış yazı her zaman aşk şiirleri yâda aşk hikâyeleri olmuyor. İntikamın soğukluğunu döküyorum satırlarına. Kana bulanmış ellerim ile tutuyorum kalemi. Öyle bir intikam ateşi ki içimde yaktığınız, bir defter arasına sığmayacak. Bu defterde ki her satırı dolduracak tüm nefretim. Geçmişin içimde doğurduğu öfke her geçen büyürken yaralarımı senin saç tellerin ile dikeceğim. Kendine dikkat et Gece Özçınar. Her ne kadar güçlü sansan da kendini değilsin! Unutma hiçbir duygu nefretin güçlü yaptığı kadar güçlü yapamaz insanı. Ve hiçbir insan içinde biriktirmez benim içimde biriktirdiğim kadar nefreti."
Yazı tüm benliği tüm soğukluğu ile ellerim arasındaki defterde dururken, sayfayı değiştirdiğimde kendi fotoğrafım çıktı karşıma. Altında iki sene öncesinin tarihi verilmiş ve atış poligonunda hedefe silah doğrulttuğum fotoğrafımdı. Diğer sayfayı değiştirdiğimde bir önceki sayfadaki tarihin bir ay sonrasına atlamıştı hayat. Eve girerken ki çekilmiş fotoğrafımdı bu.
Gözlerimde ki yaşlar sınırları zorlarken, hızlı hızlı geçtim sayfaları. Son sayfaya geldiğimde tarih çok yakın bir zamandı. Birkaç gün önce annemin bana okula gitmemi kabul ettiğinde uzattığı silahı avuçlarıma kavradığım andı.
Her anım vardı bu defterde. Ay, ay hatta gün, gün çekilmiş fotoğraflarım.
Her fotoğrafta duygusuz bakışlarım yer almıştı. Defter sayfaları azalmışken bir sayfa daha geçtiğimde ki sayfada yazılan yazılar kalbimde hiçbir duygu uyandırmazken burnum tehlikenin kokusunu alıyordu.
" Sana nefesin kadar yakınım Özçınar. İki senedir seninle yaşıyorum bu hayatı. Yaşadığına bile şüphe ederken çektiğim fotoğraflar doldurmadı bir defter arasını. Son mutlu günlerini yaşa! Bu deftere kanını akıtacak meleğin geliyor. İntikamın soğuttuğu parmaklarımı hissedeceksin boğazında. Bu hayat bir oyundan ibret ve senaryosunu benim ellerime aldığım kalem ile belirlenecek.
Son bir iyilik yapıyorum sana. Babanın bu sabah ki çekilmiş olan fotoğrafını bırakıyorum bir arka sayfaya. Gözlerinizde ki duygusuzluğunuzun ne kadar benzer olduğunu gör diye. Babana benziyorsun Gece. Babanda sende aynısınız. Duygusuz, acımasız, kalbi olmayan bir katil gibisiniz."
Arka sayfayı açmaya cesaret edemezken parmaklarım. Tam vazgeçtiğim anda çıkan bu defter tüm hayatımı değiştirecek gibi gözüküyordu. Ölüm bana geliyordu. Bulutların arsında yaşayacaktım artık. Buluttan evlerin olduğu yerde, hiç giyemediğim beyaz renkli bir elbise olacaktı her gün üzerimde. Hayalimde ki kefeni giyecektim artık.
Babamın son halini gördükten sonra kesilecekti nefesim. Yıllar sonra babamın resmini görecektim ben. Duvarımda senelerdir gülümseyen suratına bakarak izlediğim adamın. Çöküşünü görecektim belki de.
Ölümün bana gelmesi bile beni mutlu ederken bir şey boğazımı sıkıyor gibi hissediyordum. Nefes alamıyordum. Dokuz senedir hissetmediğim kalbim artık hiç atmayacaktı göğüs kafesimin içerisinde.
Omuzum değen el bütün düşüncelerden soyutlarken birden arkamı döndüğümde. Can'ın mavi gözleri geldi önüme.
"İyi misin?"
Gözlerinde ki endişe parlarken ellerimi de tutuğum defterde, babamın olduğu düşünceleri dolanıyordu beynimde.
Yıllar önce beni terk etmiş babamın resimleri vardı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Defter Arasında
ChickLit"Katilin Katili Olmaz" Diye fısıldadı adam hayatını mahvedeceği kadına. Sevdiğini anlattı sonra. Kadın ise hiç sorgulamadan inandı. İnanmaya ihtiyacı vardı. Hayata tutunmak için bir sebebe ihtiyaçı vardı kadının. Kadın bir gemi, Adam bir kaptan...