13.Bölüm
- Ölüm bana huzuru getirecek tek etken gibi duruyordu. –
Her yerimi karanlık sarmışken, polis arabasından çıkan ışıklar etrafı aydınlatıyordu. Etrafta kan kokusu varken diğer bir arabanın fren sesi duyulduğumda, hemen önümde duran gri bir araba birden siyah olmuştu.
Kan kokusu git gide daha yoğun olurken, çıkan ışık ve gürültünün birbirine karışması yetmezmiş gibi etrafa saçılan cam parçaları havada yağmurun yağışı gibi süzülüyordu.
Arabanın beyaz ışıkları gözlerime vururken vücudu kanla kaplanmış bir adam gözüktü. Adımlarımı arabaya doğru atarken adamın acı ile inlemelerini duyuyordum.
Ayaklarımda ıslaklık kendini hissettirdiğinde çıplak ayaklarıma kan bulaşmıştı. Yerde ki birikmiş kanı takip etmeye başladığımda yerde yatan adamın yanına gelmiştim.
Adamın sesini duymama rağmen kanlardan bakışlarımı çekip yüzüne bakamıyorken, birden gelen cesaret bakışlarımı bir an yerde yatan kişiye çevrilmiştim.
Ama bu sefer adam değil bir kadın yatıyordu yerde. Araba kaybolmuştu ve sokakta değil bir evin koridorunda merdivenlerin dibinde yatıyordu.
Eli karnında ki şişliğe gittiğinde kan vardı karnının alt kısmında.
Kadın bakışlarını ellerime diktiğinde ellerimde kanın olduğu dikkatimi çekmişti.
Ellerimi burnuma yakınlaştırıp kokladığımda kanın kokusunu ciğerlerime kadar hissetmiştim.
“Sen yaptın.”
Kadının yerdeki yatışında bakarken hafızamda bir şeyler canlanmaya başladığında bacaklarım beni taşıyamayıp çöktüğünde bağırmak istiyordum.
Çığlıklarımı içime hapis etmek yerine, bağırarak söylemek istiyordum.
Etraf aydınlanmaya başladığında sırtımın yumuşak bir yerlere değdiğini hissediyordum. Gözlerime vuran ışıklar hücum ediyordu.
*
Her tarafım terler ile kaplanmışken amaçsız gün ışıklarına yenik düştü gözlerim. O rüyayı düşünmek istemiyordum. Yerde yatan adamı babam sanmışken o kadının kim olduğunu düşünmek dahi istemiyordum.
Gözlerimden kalbime saplanan her gün ışığından korunmak için karanlığa ihtiyacım vardı. Ama ben karanlıktan korkardım.
Her gün kalbime saplanan gün ışıkları içimi kanatırken siyahı sevmeye başlıyordum. Ölürcesine korktuğum karanlığa, geceye âşık oluyorum.
Sabahları da mavi gökyüzünden kurtulmak istercesine açıyordum gözlerimi. Her gün diğer günden daha karanlık olmaya başlıyordu, insanların pislikleri yüzünden.
Sabahlarımızda karanlık olacak artık.
Gün ışıkları sabahları gözlerimizden kalbimize giremeyecekti. Artık kalbimize gecenin karanlığı işleyecekti daima.
Her gün biraz daha siyaha batarak karanlıkta kaybolacaktık.
Nefes alamayacağız bazen, ciğerlerimiz içimize çektiğimiz sigaranın dumanında siyahlaşacak tıpkı kalbimiz gibi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Defter Arasında
ChickLit"Katilin Katili Olmaz" Diye fısıldadı adam hayatını mahvedeceği kadına. Sevdiğini anlattı sonra. Kadın ise hiç sorgulamadan inandı. İnanmaya ihtiyacı vardı. Hayata tutunmak için bir sebebe ihtiyaçı vardı kadının. Kadın bir gemi, Adam bir kaptan...