10.Bölüm
-Özür dilerim. Yaşadığımı hissetmem için kalbimin attığını bilmem gerekiyor.-
Aytun Yıldırım'dan
Yüz doksan beş.
"I hear your voice in every sound"
(Her seste seninkini duyuyorum)Yüz doksan altı.
"I see your face in every crowd"
(Her kalabalıkta yüzünü görüyorum)Yüz doksan yedi.
"I close my eyes and turn to stone"
(Gözlerimi kapatıyor, taşa dönüşüyorum.)Yüz doksan sekiz.
"Do my best to get you out of my head."
(seni kafamdan atmak için elimden geleni yapıyorum)Yüz doksan dokuz.
"I didn't think I need you, I'm feeling like a fool"
(Sana ihtiyacım olacağını düşünmemiştim, şimdi afallamış gibi hissediyorum.)İki yüz.
Önümde duran Gece'nin yumrukladığı kum torbasına yumruk atarken, beynimin benim için ayrı ayrı şarkılardan aldığı sözler ile yeni bir şarkı yazmaya başlamıştım.
Kafamı dağıtmaya ihtiyacım vardı. Kendimde olamıyordum bu kızın yanında. Bu kadar masum olması beni deli ediyordu. Hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi durması canımı sıkıyordu.
Yaptığı işlerden haberi yokmuydu?
Onun yanında kendim olamazken kendimi tamamen kaybetmiştim.
Şimdi ise onun kulağına söylediğim saçma kelimelerden, onun gözlerinden, kokusundan, gülümsemesinden kurtulmak için kum torbasını yumrukluyordum.Gülümsemese olmuyordu sanki.
Acaba gülümsediğinde sol tarafında beliren küçük çukurdan haberi var mıydı? Bunu o gülümsediğinde fark etmiştim ve...
Neler düşünüyorum ben bu düşündüklerimin hepsi saçmalıktan ibaretti.
Her ne kadar inkâr etsem de damarlarıma karışıyordu kokusu ve ben engelleyemiyordum. Durduramıyorum kokusunu! Durması gerekiyordu.
Yoksa.
Yoksa ikimizde yanacaktık intikamın yakmış olduğu ateşte.
Ama o kokusunu yağmurdan sonra, ortalığa kokusu yayılan toprak tarafından kıskanılırken benim ne haddimeydi onu engellemek.
O kokuda ki huzura sığınıyordu ruhum. Huzur bulduğum her şey sanki onun kokusunda bir araya gelmiş gibiydi.
Geçmişi bir an olsun unutturuyordu bana. Etrafımı sarıp hareket etmemi engelliyordu. Kendim gibi davranamıyordum yanında, saçmalıyordum.
Omzuma dokunana ile ani hareket ile arkamı dönüp sert bir yumruk attım. Yere düşen Erkan'ın küfür koleksiyonundan özenle seçtiği küfürleri duyduğumda elimi uzatıp kaldırmaya çalıştım.
"Geçen ki bana attığım yumruklara say Erkan"
Elimi tutup kalkmayı başardığında sinirle bana bakıp yüzünü buruşturdu.
"Geçen bana gelip 'gel şura iki antrenman yapalım' diyen sendin. Kaşın zaten kanıyordu geldiğinde. Bir de durup benden dayak yiyende sendin şimdi bunun intikamını alıyorsun Aytun?"
O günü düşününce istem dışı kasıldım. Kafamda Gece'nin vazo parçaladığını söylemezdim.
Ondan bilerek dayak yemiştim. Eğer Gece gelirse orada ki kişinin ben olduğumu anlamayacaktı ve bende hayalet gibi hala etrafında dolaşmaya devam edecektim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Defter Arasında
ChickLit"Katilin Katili Olmaz" Diye fısıldadı adam hayatını mahvedeceği kadına. Sevdiğini anlattı sonra. Kadın ise hiç sorgulamadan inandı. İnanmaya ihtiyacı vardı. Hayata tutunmak için bir sebebe ihtiyaçı vardı kadının. Kadın bir gemi, Adam bir kaptan...