3.bölüm
- Gözlerimden görünüyordu içimin kül olmuşluğu.-
Dolabın arkasında ki siyah duvarı aydınlatmaya yetecek kadar masum ve melek kadar beyaz tenli siyah gözlü kadının babam ile birlikte çizilmiş resimleri vardı duvara boydan boya.
Kadın hikâyelerde anlatılan prensesler gibiydi. O kadar güzeldi ki babamın denizin tonunda ki mavi gözler bile o kadının güzelliğinden fark edilmiyordu.
Elim benden ayrılmış gibi kadının resminin olduğu yere giderken yanaklarına değdi elim. Resim o kadar güzel çizilmişti ki sanki biran kadının sıcaklığını hissetmiştim ellerimde.
Onca saat sonra hissettiğim tek sıcaklıktı bu. Gözlerim daha da ıslanırken fikirler beynimden yukarıya tırmanıyordu.
Belki de âşık oldu ve gitti? Aşk insana ailesini terk ettirecek kadar güçlü bir duygu muydu? O kadar vicdansız mıydı Aşk? Masallarda hikâyelerde anlatılan aşklar yalan mıydı? Yıllarca bir yalana bağlanıp boşa mı sürünmüştü insanlar? Peki ya sairler her mısraa ya bir yalanımı işledi bunca sene?
Bakışlarımı yere indirirken babama bakmaya cesaret edemiyordum. Sanki bir suç işlemişte bana kızacak gibi hissediyordum. 'Neden gittin baba' desem bana bağıracak diye korkuyordum. Gözlerimden akan yaşları görse 'sen kimsesizler kraliçesisin ağlayamazsın!' demesinden korkuyordum, çünkü ben asla güçlü bir kız olamayacaktım.
Hangi kız babasız güçlü olur ki? Güçlü olmak için örnek alacağım bir babaya ihtiyacım vardı.
Bakışlarımı hala babamın olduğu kısma yöneltemesem de gözlerimde ki yaşları sildim. Kapının kapanma sesi ile içeri giren kadına baktığımda sarışın mavi gözlü bir kadındı. Bana doğru yaklaşmaya başladığında geriye doğru adım attım.
"Korkma Gece ben senin doktorunum."
İç ısıtacak şekilde gülümsedi. Sanki hiç derdi yokmuş da insanlara yardım edecek gibi. Onun gülümsemesine karşılık vermesem bile yüzünde ki gülümsemeyi soldurmadan odanın içerisinde ilerlemeye devam etti.
"Şimdi ben sana sorular soracağım sen de bana cevap vereceksin ve bende bunları defterime yazacağım tamam mı Gece? Seni iyileştireceğiz."
Hiçbir anlamda tepki vermeden karşımda konuşan kadına bakıyordum. Babam gelmeden iyileşeceğimi sanmaları, bu çok saçma. Ben şuan babamı görsem her şey biterdi. Koşardım boynuna sarıldım. Kokusunu burnuma çekerdim.Babamın kokusunu özlediğimi fark ettiğim gibi yatağıma doğru ilerlerken doktor önüme geçti.
"Önce sorular ve cevaplar sonra uyku küçük hanım."
Gülümsemesi hala yüzündeydi. Çantasından çıkarttığı pembe defteri çıkarttığında bana doğru tutu.
"Pembe sever misin?"
Bakışları hala bendeyken yüzündeki gülümseme biraz olsun azalmaya başlamıştı. Pembe defteri çantasına geri koyarak siyah renkte bir defter çıkarttı ve tekrar gülümsedi. Nasıl isterdim şuan her şeyi bir kenara bırakıp gülümsemeyi. Gülümsemek kadar zor bir şey yoktu şuan. İçim kan ağlarken gülümsemek kadar zor bir eylem yoktu bu hayatta.
"Siyah güzel. Evet, şimdi... Benim adım Aslı sende Gece'sin. Annen senin için üzüldüğü için beni çağırdı ve bende geldim. Şimdi anneyi daha fazla üzmemek için tedaviye başlayalım. Olur mu? Ben sana soru soracağım cevaplayacaksın yâda tepki vereceksin."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Defter Arasında
ChickLit"Katilin Katili Olmaz" Diye fısıldadı adam hayatını mahvedeceği kadına. Sevdiğini anlattı sonra. Kadın ise hiç sorgulamadan inandı. İnanmaya ihtiyacı vardı. Hayata tutunmak için bir sebebe ihtiyaçı vardı kadının. Kadın bir gemi, Adam bir kaptan...