1*

1.1K 221 32
                                        

1.BÖLÜM

- Korkuyordum ölmekten değil sonsuz karanlığa girmekten. Ben karanlıktan korkuyordum.-

21 Eylül...

Mutfaktaki tezgâhın üzerine oturmuş annemi izliyordum. Elindeki unu mor kaba aktarırken bir yandan da çırpıyordu. Sanırım benim doğum günüm için pasta yapmaya çalışıyordu.

Öyle ki her sene olduğu gibi bu senede sadece ikimiz kutlayacaktık doğum günümü. Babam sekiz senedir yaptığı gibi gelmeyecekti yine. İçimde ki baba şefkati duygusunu yine tatmin edemeyecekti. Bu senede içimde ki baba boşluğu iler devam edecektim hayatıma.

Bugün sekiz yaşıma giriyordum. Babasız geçirdiğimi sekiz yıl. Babamın resimlerine bakıp özlem giderdiğim sekizinci yıl.

Sekiz yıldır babamı her hayalimin arasına sıkıştırıyordum. Hiç görmediğim yüzünü bile bir an olsun unutmuyordum. Beynime mühürlemiştim resmini. Göz kapaklarıma çizmiştim yüzünü her kapattığımda gözlerimi, biraz olsun özlemimi gideriyordum.

Kaşığın kaba vurarak çıkardığı sesler kulağımdan içeri girerken kucağımda duran oyuncak ayımı daha sıkı kucaklıyordum. Sanki kayıyormuşum da bir tek ayıma tutunuyormuş gibi hissediyordum.

Her doğum günümde hissettiğim şeylerdi bunlar. 21 Eylülde durgunlaşırdım. Sanki bu hayata gelmiş gibi değil de babamın içinde açtığı boşlukta kaybolmuş gibi hissediyorum. Her sene bu boşluğa daha çok battığımı, saplandığımı hissediyordum.

Kendimi kirli hissediyordum. Benim masum hissetmem gerekmez mi?

Ölümün ne demek olduğunu biliyordum. Babamın da ölmediğini biliyordum. Her ne kadar babam ölmüş gibi davranılsa bile babam ölmemişti.

Bizi terk etmişti.

Hem de bana kendini gösterme hakkını tanımadan. Ama olsun fotoğrafları vardı. Ah unutuyordum ben asla yalnız değildim. Kitaplarım, annem ve hayallerim vardı yanımda. Sekiz senedir hayata tutunuş dallarımdı umudum.

Biliyordum babam bir gün dönecekti. Bir gün babam olacaktı. Elinden tutup pamuk şeker isteyecektim. Biliyordum Baran Özçınar dönecekti.

Mutfakta ki seslerin arasına kapıp sert bir çarpışı eklenirken oturduğum tezgâhtan atlayıp kapıyı açtım. Karşımda duran kişinin bakışları beni delip geçerken her zamanki gibi bakıyordu bana. Benden iğrenir gibi.

Babaannem bakışları ile beni delip geçerken bakışlarına nefrette ekleniyordu. Gözlerimin dolmaya başladığını hissediyordum. Sol tarafımda acı içinde çırpınana kalbimin atışları beni öldürüyordu. Babaannemin bana böyle bakması beni üzüyordu.

"İlayda nerede?"

Bağırarak sorduğu soru benim sınır noktammış gibi gözyaşım düştü gözlerimden. Yüksek sesten korkuyordum ve bunu üstüne bana beni öldürecek gibi bakmasına dayanamıyordum. Karşımda bana sinirli ve meraklı gözlerden çektim gözlerimi. Böyle bakarken cevap veremezdim ki.

"Mutfakta, bana pasta yapıyor babaanne."

Gözlerinde ki sinir büyürken delirmiş gibi saçlarını çekmeye başladı. Pasta yapmanın bir insanı bu derece delirteceğini bilmiyordum.

"Biz yarın ne yiyeceğimizi bilmiyoruz siz burada keyif mi yapıyorsunuz? Oh mis babanızım uşağı çalışıp kazanıyor o paraları zaten değil mi?"

Gözlerine hala bakmaya cesaret edemezken adım sesleri geliyordu kulağıma. Annem kokusu ciğerlerime dolarken yüzümü hala yere çevirmiş bir şekilde tutuyordu. Kendimi suçlu gibi hissediyordum.

Bir Defter ArasındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin