YAĞMURBaran evin içine girmişti ama ben hala dışarıdaydım. Baranla uzun bir süre aynı evde kalmak nasıl olacak bilmediğim için bu beni korkutuyordu. Ayrıca babama haber vermemiştim telefonum yoktu babamla ne kadar anlaşamasam da beni otelde bulamayınca çıldıracağından emindim o yüzden işimi riske atmak istemiyordum otelde kalmadığım öğrenilirse benim için büyük bir sorun olurdu ve Emir o otelden ayrıldığımı anladığı an beni her delikte arardı. Babama gitse babam onu vururdu ki bu benim en büyük şansım olurdu. Bu konuyu Baran la konuşmak için arkamı dönmüş eve gidiyordum ki birden yağmur yağmaya başlamıştı ve benim bu hızla eve varmam neredeyse 30 saniyemi alırdı. Eve vardığımda;
-Yağmurdan cidden nefret ediyorum hep ıslatıyor! dediğim de Baran birden karşıma çıktı ve
-İngiltere de onca sene yaşayan insan için nasıl yağmurdan nefret ediyorum dersin? dedi
-İngiltere de keyif için yaşamıyordum yani birileri benim önüme dünya haritasını koyup seç kızım nereye istersen oraya yollayayım demedi. dedim ve gülmeye başladı
-Islak köpek yavrusu gibisin ve hala konuşuyorsun. dedi
-Neeeee. diye bağırdığımda
-Tatlı küçük ıslak köpek. dedi ve dil çıkardı
-Şakamı yapıyorsun? dedim ciddiyetle
-Halini görsen ne kadar ciddi olduğumu anlardın. dedi ona gözlerimi kısarak olumsuz bakışlarımı attım o ise hiç aldırmadan;
-üst katta banyo var kullanabilirsin. dedi bir an ömrüm boyunca yıkanmayacağımı düşündüm lafa bak yıkanabilirmişim ayyy çok teşekkürler uyuz herif sanki ben dedim beni zorla getir diye buraya söylene söylene üst kata çıktığımda ağzımı bir süre kapatamadım.
Üst katta sadece çift kişilik kocaman bir yatak vardı. Ne yani bu kadar mıydı derken yatağın karşısında bir birine bakan iki tane daha oda gördüm ve bir tanesine girdim. Kocaman bir kıyafet odasıydı burası. Bir sürü takım elbise bir sürü ayakkabı ve bir mağazada bile göremeyeceğim kadar erkek saati. Tişörtler ve kot pantolonları saymıyordum bile. Bir erkeğin nasıl bu kadar çok kıyafeti olabilirdi ki savaş çıkacaktı da haberim mi yoktu? Tamam bir kızın bu oda kadar kıyafetleri olabilirdi şahsen benim vardı ama bu gördüklerim bir erkek için çok çok fazlaydı. Ağzımı kapatma gereği duyuyordum ama kapanmıyordu. Kıyafetlerin arkasında kocaman bir kapı vardı. Birazcık ittim ve gördüklerim karşısında şaşkınlığımı korumaya çalıştım dışarıdan şık ve sıradan görünen ev içeride çok çok farklıydı sanki sarayın yıllardır saklanmış bir bölümü gibi. İçeride kocaman bir jakuzi bir adet duşa kabin ve biraz ilerleyince bir adet sauna gördüm. Bu çocuk böyle bir evi ne için yapmıştı kendisi içinse fazla lükstü ve eğer evi Baran yaptıysa onu karanlığın en dibine kadar takip ederdim. Acaba benim ilham aldığım çocuk nerden ilham alıyor diye düşünerek kendimi duşa girdim. Sıcak su iyi gelmişti en azından biraz olsun gergin değildim. Havluların olduğu dolaptan bir tane havlu aldım havlusu bile kendisi gibi kokuyordu. Banyo olarak kullanılan kısımdan çıkıp Baran'ın kıyafet odasına geçtim ve karşıma çıktı birden;
-Bu kısım bana ait bilmediğin için bir şey demiyorum ama kullanmaman senin için iyi olur! dedi uyarır bir tonda şaka gibi çocuktu ya
-Paylaşmayı sevmiyordun madem ne diye beni evine aldın? diye sordum sinirle bana döndü ve
-Keyfimden almadım yardıma ihtiyacın vardı Eren ve Arın seninle ilgilenmem için çok konuştular ve artık sıkıldım sadece bir süreliğine kabul ettim. Sen Ali'nin kardeşisin ve Ali de bir süreliğine seni bana emanet etti. Sende bu süre zarfında gözüme çok görünme ve üzerini giyin! dedi uyarır bir tonda nasılda anlamamıştım Baran benden hoşlanmıyordu o arkadaşlarına yardım ediyordu. Ben sadece ona emanettim o kadar! Ali'nin, Eren'in,Arın'ın emaneti.. Benden bu kadar mı hoşlanmıyordu? Hoşlanmazdı tabi ki ne kadar farklı birisi gibi görünsede Türk erkeğiydi ve hiç bir Türk erkeği bir kızla bir hafta sonu kalmış erkeği kaldıramazdı. Zayn'in olmadığımı öğrendikten sonra beni öpmüştü gerçek anlamda Zayn ile beni sevgili zannederken benden uzak durmuştu ve şimdi de benim Emir ile olduğumu zannediyordu belki de Emir'i sevdiğimi mi zannediyordu. Ona gerçekleri anlattığım hala neden benden uzak olduğunu anlamaya çalışmaktan gerçekten yorulmuştum!
Baran valizlerimi odadaki diğer odaya taşımıştı. Burası da kıyafet odasıydı. Çok çok güzeldi bembeyaz.. Ne kadar karanlık desem de Baran'ın bütün her şeyi beyazdı galiba oturma odasını gördüğümde bunu anlamıştım orasıda beyazdı. Üzerime tayt ve tişört giydim ve saçımı ev topuzu yaparak aşağıya indim beni gören Baran;
-Saçını kurut hasta olmanı istemiyorum. dedi ve bende kendi giyinme odamdaki banyoya girip saçımı kuruttum ve ördüm. Buna da neden ördün demezdi herhal de acaba der miydi? Neyse ne deyip aşağı indim ve gelen kokuları takip edip mutfağa geçtim. Baran kahvaltılık hazırlamıştı ve yanında da ocakta bir şeyler pişiriyordu. Sessizce geçip masaya oturdum. Önüme bir tabak koyduğunda menemen yaptığını anladım. Hayretle ona baktığımda;
-Afiyet olsun. dedi amma sıkmıştı bu havalı ve artist tavırlar
-Atabey? dedim
-Yağmur?
-Konuşmak istiyorum. dedim konuş der gibi başını salladı ve devam ettim
-Menemen yapmayı nerden öğrendin?
-Organik ürünler satan bir marketten aldım. Tek yapımlık kavanozlarda satıyorlar. Kavanozu açtım ve ısınması için tavaya koydum ısındı ve yiyoruz. dedi hayretle ona baktım ve şansımı zorlayarak
-Sevgilin var mı ya da var mıydı? dedim sanki sorduğum şeye inanamıyormuş gibi bana baktı ve;
-Sence o kadar boş vaktim varmış gibi mi duruyorum? dedi
-Boş vaktin olsa ne olur suratsız olduktan sonra. dedim
-Sen güler yüzlü oldun da ne oldu. Çok mu mutlusun? dedi
-Senin derdin ne? Devamlı benimle bir savaş halindesin neden? diye sordum
-Neden ben peki? diye sordu anlamamış gibi bakınca
-Yağmur az çok beni tanımışsındır ve en sevmediğim şey bilinmezlikler ve sen çok bilinmezsin! Yıllar önce bir kız vardı sonra yok oldu. Çok küçüktüm hayal mi gerçek mi bilmiyorum. Sana bakınca gerçek gibisin ama aynı zaman da değilsin. Sadece birbirimizi yıpratmadan bir süre böyle yaşayalım. dedi ve başımı olur anlamında sallayıp kahvaltıma devam ettim. Kahvaltım bitince saate baktım ve ilaç saatimi 10 dakika geçirdiğimi gördüm ve odaya çıkıp ilaç kutumla mutfağa döndüm ilaçları içip Baranla hiç muhattap olmadan kahvaltılıkları toladım. Oda bir yere gitmişti ve yaklaşık 3 saattir Baran'dan haber yoktu ve bende salondaki okuma koltuğunda oturdum çizim yapıyordum. Baran salona girince başımı kaldırıp ona baktım ama bana bakmadan koltuğa uzandı bende işime kaldığım yerden devam ettim. Sonuçta o ben yokmuşum gibi davranıyorsa ben de o yokmuş gibi davranabilirdim. Hava kararmaya başlayınca bahçedeki ışıklar yanmaya başlamıştı Baran uyuyalı yaklaşık 1 saat olmuştu ve ben içimdeki meleği susturmak istiyordum ama susmuyordu bende onu dinleyip Baran'ın üzerine battaniye örttüm. Dizlerimin üzerine çöktüm ve ona bakmaya başladım. O ağzından kırıcı sözler çıkan dudaklarına bakmak istemiyordum ama bakıyordum. Yüzü çok güzeldi. Bir kaç gün önce tıraş olduğu belliydi ve sakalları çıkıyordu. Dokunmak istiyordum ama dokunamıyordum.
-Ben ateşim. diye fısıldadım
-Ve benim cehennemimi yakıyorsun. dedi
-Haklısın. diyerek yanından kalktım ama gidemedim çünkü Baran bileğimden tutmuştu.
-Bana biraz zaman ver ben sana geldiğimde ise eline kibriti al beni yak ve tutuştur. dedi
-Üşürüm. dedim
-Artık kar yağsa kış gelse bile sıcak olur demedin mi sen kollarımda. dedi ona göndüm ve;
-Isınmaya başladıktan sonra daha çok üşüyorum. dedim
-Söz veriyorum uzun süre üşümeyeceksin. dedi ve elini çekti. Baran bazen de bu kadar netti işte. Ona aşık olmak ne kadar zor olabilirdi ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İÇİMDEKİ SEN
Ficción GeneralBen Yağmur'a baktığımda yaşamak için neden buldum. O ne kadar inanmasada kalbinin bensiz atmasına izin vermeyeceğim. Çünkü sonuna kadar onunla atacak tek kalp bende. -BARAN ATABEY