Bölüm10. "Tamam"

5.9K 458 43
                                    

Abimle malum konuşmayı yapalı daha karşılaşmamıştık. Söylediklerime çok pişmandım. Elbette abimin yüzüne karşı beklediğim biri var dememeliydim, ama o anın şokuyla söyleyiverdim işte. Hem şimdi abim kesin eşelerdi kimmiş o? Adı neymişDiye. Bir de ona anlatmamak için uğraşıp duracaktım. Kendim kaşınmıştım, o yüzden sesimi çıkarmayacaktım. Bugün kursta ilk ders vardı. Bugün tevhid'den bahsetmek istiyordum. Hatta onunla ilgili bir metin bile hazırlamıştım. Yatağımın üstünde bağdaş kurmuş bir vaziyette oturup kara kara düşünürken bir an karar değiştirip Çantama uzandım. Bu kadar depresyon yeterdi. Bugün dersim vardı ve kendimi derse odaklamalıydım. Çantamın içinde dörde katladığım kağıdı çıkarıp söyle bir baktım. Kaçıncı okuyuşum bilmiyordum ama bir kez daha okuyacaktım. Kesinlikle eksik bir şey olsun istemiyordum..
Tevhid, bir şeyi birlemek demektir. Yani kelime anlamıyla bir ve tek olan herseyin tek olduğunu söylemek onu tevhid etmektir. İslami anlamıyla ise, Allah'ı gerek fiillerde gerek ibadetlerde gerekse sözlerde birlemektir. İbadeti yalnız ona yapmak, yalnız ondan medet ummak, yalnız ona yalvarıp yalnız ona dua etmek tevhiddir. Tevhid, kişinin yerde ve gökte, herhangi bir mevzuda dahi kural koyucu olarak yalnızca Allahı görmesidir. Tevhid kişinin herseyi tek bir Yaratıcıdan bilmesidir.

Kağıdı gerisin geri katlayıp çantama tıktım. Üzerime feracemi geçirip odadan çıktım.
Dış kapıya doğru ilerlerken tek hedefim beni fark etmemeleri ve usulca evden kacabilmemdi.
"Ben çıkıyorum!" dedim en duyulmayacak sesimle.
Sesimi duydularsa da duymamış gibi yaptılar sanırım. Ben de çok üstlemeden evden çıktım. Kursa doğru yürürken aklımdan okadar çok şey geçiriyordu ki, bir ara düşüncelerime yetişemediğimi hissettim. Allahım! Nasıl çıkacaktım bu işin içinden şimdi ben?
Yolda sallana sallana yürürken arkamdan ince bir sesin adımı zikretmesiyle kendime geldim. Olduğum yerde durup arkamı dönünce daha önce karşılaşıp karşılaşmadığımızı bile kestiremediğim bir kız ve yanında duran 2 metre olduğunu sandığım uzun boylu çocuğu gördüm. Meraktan kaşlarım havaya kalktı ama onlar bunu göremiyorlardı tabi. E malum peçe.
Ben öyle Aval Aval bakmaya devam edince sanırım kız açıklama ihtiyacı duydu.
"Hafsa? Hafsa hoca değil misin sen? Şey, seni daha önce de görmüştüm. Kursa geliyordum ben de, eşim bırakıyordu yani.. selam vereyim dedim. Selamun aleykum." Cümlesinin sonunda gülümsediğini kısılan gözlerinden anladım.
"Ah anladım. Aleykum selam ve rahmetullah."
Ben de ona aynı samimiyetle cevap verdim. Karşımdaki kızı tanımıyordum ama tatlı sesi ve samimi tonu beni çekmişti. Karşımdaki kız uzun boylu çocuğa döndüğünde ben de istemsizce ona yöneldim. Sonra dalgınlığıma sinirlene sinirlene kafamı önüme eğdim gerisin geri.
Karşımdaki kız eşine sesinin en tatlı tonunu kullanarak konuşmaya başladı,
"Canım.. bizim yeni hocamız Hafsa. Istersen biz beraber gidelim. Akşam alırsın beni kurstan. Olur mu?"
Adam tok sesiyle, "Tamam ama dikkatli olun. Akşam da ders bittiği gibi haber et, ben alayım seni. Hayırlı dersleriniz olsun." dedi ve eşine sarıldı. Ufak bir kafamı kaldırıp ikisine baktım. Ne kadar güzellerdi. Birbirlerinin helâli olduklarından ne de keyifliydiler. Ne de mutlulardı birbirleriyle. İçimden sessiz bir ma sha Allah çektim. Bir de dua yolladım Rabbime,
"Bana da nasib et böyle güzelini Rabbim, ne olursun..."
kız nihayet eşinden ayrılıp benim yanlarında olduğumu hatırladı. Utanmış olacak ki yüzü biraz kızardı.
"Şey, adımı söylemeyi unuttum. Esra ben," dedi keyifle yanıma geçerken. Gülümsedim sadece. Yolun karşısına geçene kadar tam 5 kez arkasını dönüp eşine el salladı. Bakın saydım, 2 dakikalık yolda 5 kez dönüp baktı. Hayır yani psikolojimin bu derece yerlerde süründüğü şu zamanlarda benim yanımda bu kadar aşk yaşanmasını bünyem cidden kaldırmıyordu. Ben içten içe sinir krizleri geçirdiğimden yanımda yürüdüğünü unuttuğum kız bir anda konuşunca haliyle olduğum yerde sıçradım. "He? Ne dedin?" derken gözlerimin kocaman açıldığına eminim.
Kız aldığı cevaba biraz bozulmuş gibi gözükse de çaktırmadan -en azından çaktırmamaya çalışarak- tekrar etti benim ayakta uyuduğum zamanda söylediklerini.
"Uzun zamandır burada ders yapamıyordu hanımlar bölümü diyordum. Hacer abla denedi ama bir türlü yoluna koyamadık. Olmadı yani. O da çok zorlandı zaten. Baktık olacak gibi değil, bıraktık. Buraya gelmen çok iyi oldu. Derslere hanımlar olarak cok ihtiyacımız var gerçekten. Bu arada, sen diye mi yoksa siz diye mi hitap edeyim? Ben öyle pat diye atlayıp saygısızlık ettim galiba... Kusuruma bakma, heyecanlıyım biraz da.."
Utançla kafasını önüne eğdiğinde kendimi sebepsiz yere suçlu hissettim. Uf, bugün ne oluyordu bana böyle ya?
Ellerimi suçunu inkar etmeye çalışan zanlılar gibi yukarı kaldırıp savunmaya geçtim. Allahım, gerçekten iyi değilim.
"Hayır hayır. Ne diye kusura bakayım? Muhtemelen benden büyüksündür zaten sen, lütfen siz deme. Ben rahat edemem bir kere. Sen iyidir, sen diye hitap et. Böyle iyi yani.." Şöyle bir durup devamında söyleyecek bir şeyler aradım. Bulamayınca da konuyu değiştirdim, "Bu arada bana da çok iyi gelecek burada başlamak. Bir süredir böyle bir başlangıç yapmayı düşünüyordum ama aileme açamıyordum. Çünkü verecekleri tepkiden emin değildim. Tabi burasi böyle tevafuk eseri karşımıza çıkınca, başta biraz kem küm etseler de bir şey diyemediler."
Esra başını yukarı kaldırıp gülümsedi.
"Bilmem büyük müyüm ki? Kaç yaşındaydın sen?"
Onca söylediğimin arasında yaşa mı takılmıştı yani? Peki, bu kızı sevmeye başladım.
"18 yaşındayım." dedim.
"Ben de 19 yaşındayım. Neredeyse yaşıtız." dediğinde şoklardan şok beğeniyordum. 19 yaşında ve gayet mutlu bir evliliği var. Ah! Benim aklım niye yine evliliğe gitti? Kompleks falan mı yaptım acaba ya? Oy Allahım akıl sağlığıma sahip çık ne olur!
Ağzımın içinde bir şeyler geveledim söylediği cevapsız kalmasın diye ama muhtemelen ne dediğimi benim gibi o da anlamadı. Neyse ki üstelemedi.
Yol boyunca değişik değişik konulardan bahsettik durduk. Aslında keyifli bir sohbet olmuştu ama aklımı bir türlü derse veremiyordum. Neden şu evlilik mevzusuna bu kadar takılmıştım ki?
Belki de şu olayları çözemezsen yakın zamanda tanımadığın bir adamla evlilik görüşmesi yapacak olmandandır. Ne dersin akıllı?
İç sesim beni azarlarken suratım asıldı. 10 dakikalığına da olsa unutmuştum o mevzuyu. İç sesimin gazabına uğramasam belki biraz daha unutmuş kalabilecektim. Ah ne güzel, en büyük düşmanım iç sesim!

Tevafuklar-2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin