Min Ho soğuk havaya karşın gözlerini yavaşça aralağında doğrulup etrafına baktı.
Yine merzarlıktaydı hem de bir kişinin mezarının yanındaydı.Hatta mezar taşında da 'Eu Na Kim' yazıyordu.
Hayrete düşmüşçesine ellerini çenesine koydu ve mezar taşına baktı bir süre.. Neden onun yanına gelmiş olabilirdi ki ?
Tam kalkmaya yeltendiğinde üzerine gece aldığı paketlerden biraz dökülmüş olduğunu görünce küçük çaplı bir küfür savurdu ve üstünü çırpıp garip hisler içerisinde mezarlıktan ayrıldı.
***
Ae Mi sanki ciğerleri sökülürmüşçesine öksürüp duruyordu.
Güçlükle seslendi."T-taehyun.."
Gelen giden yoktu.
"Tae-hyun"
Bir süre bekledi ancak kimse gelmemişti.
Elleriyle oynamaya başladı ve bir zamanlar dinlediği şarkıyı hatırladığı kadarıyla mırıldanmaya koyuldu.Yoksa kafayı yiyecekti !
"And there's no remedy for memory of faces
Yüzlerin hatıralarının hiç bir çaresi yokLike a melody, it won't leave my head
Bir melodi gibi, aklımdan çıkmıyor"Ilık ılık yaşların aktığını hissediyordu..
"Your soul is haunting me and telling me Ruhun beni avlıyor ve bana söylüyor
That everything is fine
Herşeyin iyi olduğunu" yine derince öksürdü ve devam etti."But I wish I was dead
Ama keşke ölmüş olsaydım"
gittikçe zorlaşıyordu söylemek.."Everytime I close my eyes
Gözlerimi her kapattığımdaIt's like a dark paradise
Karanlık bir cennet gibi...
It's like a dark paradise
Karanlık bir cennet gibi..."
ağlamaktan nefesi kesildiğinden devam edemedi. Zaten hatırlamakta güçlük çekiyordu.Ve yine sessizliğe gömülmüştü sadece hızla nefes alıp veriyordu..
***
Min Ho, Ae Mi'nin bulunduğu odaya girince kızın yine ağladığını gördü.
Suratına bir gülümseme yerleşmişti, aklında harika fikirler vardı.
Ae Mi'ye yaklaşıp
"Hey ! Kendine gel !" diye sertçe çıkıştı.
Ae Mi ise hiçbir tepki göstermiyordu.
Min Ho yavaştan sinirlenmeye başladığını hissediyordu.
"CHANG.AE.Mİ !" adeta kükremiş ve bu da Ae Mi'nin korkuyla Min Ho'ya bakmasını sağlamıştı.
Min Ho yine gülümsedi.
"Zamanla büyük bir zevk almanı sağlayacağım bebeğim !"
Ae Mi iyice korkuyordu.
Ne yapacaktı ki ?Min Ho paketi montunun iç cebinden çıkarıp kenara koyduğunda Ae Mi nihayet konuşmuştu.
"B-bana su, su getir lütfen l-lütfen.."
Min Ho düşündü.
"Umm.. O zaman önce bunu içmelisin !" deyip pakette ki tozu küçük yuvarlak şeyin içine döküp kıza uzattı.
Ae Mi, Min Ho'nun elinde ki şeye baktı ve daha sonra hiç düşünmeden kafasına dikip yuttu.
Kafasına diktiği şeyin uyuşturucu olduğunun farkında bile değildi.
Min Ho yandan bir gülüş atıp diğer odadan içinde yarım su olan şişeyi getirdi ve kıza uzattı.
"Al bakalım ! Hak ettin !" gülümsemesi daha da genişlemişti..
●●●
Çok berbat bir bölüm oldu değil mi ?
Geciktirdiğim için özür dilerim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
psychopath ✘ mino
Fanfiction"Ssh... Unutma Ae Mi ! Fiziksel acı geçicidir ! Duygusal acı ise peşini bırakmaz..!" ● O, uçurumun dibinde ya da kenarında değildi. O, uçurumun tam olarak kendisiydi...