Min Ho, Ae Mi ' ye sıkı sıkı sarılmış onu bırakmıyordu.Derin nefesler alıp vermesi uyuduğunun garantisiydi. Ae Mi gözlerini örümcek ağı ile kaplı tavandan, onun yüzüne çevirdi.
Ölmek istiyordu ama ölmeden ona bunları yaşatmasının asıl nedenini öğrenmek istiyordu.
Artık her şey değersiz geliyordu, canı bile değersizdi.
O, uçurumun dibinde ya da kenarında değildi...
O, uçurumun tam olarak kendisiydi.Ae Mi ' nin gözünden yaşlar süzülürken, uyuyan beden gözlerini araladı. Kızın ağlıyor olduğunu görünce akan yaşları başparmağı ile sildi.
"Ağlama.." diye mırıldandı.
Kızın dudaklarına yumuşak bir öpücük bıraktı.
Ae Mi, korkudan kalbinin duracağını düşünüyordu.
Min Ho bir süre öylece baktı ve bakışları değişti. Daha koyu bakıyordu. Birden sesini yükseltti.
"Sana ağlamamanı söyledim ! Ağlama ! Lanet olası, ağlama !"
Ae Mi hıçkırıklarını tutmaya çalışsada, olmuyordu... Boğazına dolanan ellerle gözlerini kocaman açtı ve boğazında ki ellere yapıştı. Bırakması için vuruyor, itmeye çalışıyordu.
Min Ho, kızın boğazından ellerini çekip onun ellerini tuttu ve boynunu sömürüp hickeyler bırakmaya başladı.
Bu kez sadece bununla sınırlı kalmayıp ona hayatında büyük bir acı daha yaşayacaktı...
Ae Mi, yapmaması için yalvarsa da pek bir işe yaradığı söylenemezdi...
Karşı koyamıyordu, gücü tükenmişti...Min Ho, Ae Mi ' yi anadan doğma bıraktığında, asıl eziyet başladı...
Acı çığlıklar, utanç dolu anlar...
***
Min Ho tişörtünü giyip pantolonunu da bacaklarından geçirdi. Koltukta uyuyan enkaza baktı.
Bu yaptığından pişman değildi. Sadece o lanet herifin kanından gelen birine dokunmuş olması onu sinir ediyordu.
Aklına eski anı denilemeyecek berbat zamanlar doldu.
O adam, zorla annesine sahip olduğunda hiçbir şey yapamamıştı... Ağlayan kız kardeşinin yanına gidip onun gözlerini kapayamamıştı... Ellerini o lanet zincirden kurtaramamıştı...
Gözleri dolmuş ve sinir kat sayısı artarken eskimiş dolaba tekme geçirdi. Pek eşya olmayan odayı dağıtmaya başladı. En sonunda ise yere çöktü.
***
Ae Mi, utanıyordu. Kendinden bugün biraz daha iğreniyor ve nefret ediyordu.
Min Ho'nun dokunduğu her yeri yanıyor, acıyor ve morarmaya yüz tutmuştu...
Kirli olan ruhu, bedeni bir daha asla temizlenmemek üzere daha fazla kirlenmişti. Kirletilmişti.Soluduğu her an ölümdü... Göz yaşı döktüğü her an ölümdü ve ağlamaktan başka yapabileceği bir şey yoktu...
Ve yarası. Gittikçe daha beter bir hâl alıyor, oyuklaşıyor ve yara sızlıyordu.
Hem kalbi sızlıyordu hem de bedeni...
***
"Senin yüzünden..." dedi Min Ho kısık bir sesle.
Ae Mi, c'nin pozisyonunda yatıyor usulca ağlıyordu. Min Ho'yu taktığı pek söylenemezdi.
"Sana diyorum ! Senin yüzünden !"
Min Ho gözlerinden yaşlar gelene kadar kahkaha attı.
"Ben ne yaptım biliyor musun ?"
Elinin tersiyle gözlerini sildi.
"Senin yüzünden, onları öldürdüm..."
"Önce, Seung Hoon'u öldürdüm. Bıçağı tam kalbine sapladım...
Ardından, Seung Yoon'u öldürdüm... Şah damarını patlattığımda fışkıran kan yüzüme geldi...
Sonra Tae Hyun'u öldürdüm... Boğazını sıkıyorken öyle bir bakıyordu ki gözlerime... Kemiği kırıldı ve nefessiz kaldı...
En sonunda ise Jin Woo'yu öldürdüm...
Çünkü o daha narindi... Ölümü sessiz olsun diye, susturucuyla kalbinden vurdum onu...
Gözünden bir damla yaş düştü...
Bunlar senin yüzünden...""SENİN YÜZÜNDEN DOSTLARIMI GEBERTTİM !"
Saçlarına ellerini daldırdı ve çekiştirdi.
"Senin yüzünden." diye sayıklamaya başladı.
Arkadaşlarını öldürmüştü...
Pişman mıydı ?
Evet.
Ama hayır, pişman olmamalıydı. Her şey Ae Mi yüzündendi...
Eğer Ae Mi'yi korumaya çalışmasalardı, ölmezlerdi.
Her birini ayrı bir gün öldürmüştü.Öldürmek, kelime olarak kolay söylenebilir olsa da bu kadar basit değildi.
Ama o an tanrı sen oluveriyordun ve onun canı senin ellerindeydi. Bu anlık bir şekil de güzel hissettiriyordu...
●●●
Selam !
Size bir şey söyleyeceğim ! Finale yaklaşıyor olabiliriz. Ama tam olarak belli değil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
psychopath ✘ mino
Fanfiction"Ssh... Unutma Ae Mi ! Fiziksel acı geçicidir ! Duygusal acı ise peşini bırakmaz..!" ● O, uçurumun dibinde ya da kenarında değildi. O, uçurumun tam olarak kendisiydi...