29

1.2K 98 46
                                    


Zaman. Bir çok şeyi ifade ediyor değil mi ?
Ae Mi için bir dakika bin dakika gibi geçiyordu. İşkence gibi geçen dakikalar...

Gün geçtikte daha da güçsüzleşiyordu  bedeni, ruhu...

Her gün ufak bir umut parçası oluşuyor, 'Acaba bugün kurtulabilir miyim ?' diye.
Ancak o ne kadar umut ederse etsin hayal kırıklığı fazlasıyla gürültülü oluyordu.

Gerçi kurtulsa ne olacaktı ki ? Yaşamak istiyor muydu ? Asla. Ölmek istiyordu.

Kendisinden nefret ediyordu. Onu bu hâle getiren heriften nefret ediyordu. Hayatta olmaktan nefret ediyordu. Nefes almaktan bile nefret ediyordu.

Elinden gelen sadece ağlamaktı.

O vücudunda ki lekeler geçse bile, çıkarabilecek miydi aklından ?

***

"Baban.." diye söze başladı Min Ho, bir yandan da sigarasının dumanını üflüyordu.

"Baban bok herifin teki."

Ae Mi çıkıştı.

"Babam hakkında ne biliyorsun da öyle konuşuyorsun ! Yirmi iki yıl önce ölmüş olan babam hakkında ne biliyorsun ?! "

Min Ho göz devirerek güldü...

"Gerizekalı.. Baban ölmedi ! O yaşamayı hak etmeyen pezevenk hâlâ hayatta."

Ae Mi sersemlemiş hissediyordu.

Böyle bir şey mümkün müydü ?

"Hayır, sen yalan söylüyorsun !"

Min Ho her seferinde neden bunu yapıyordu ?

Fiziksel acı yoksa, duygusal acı vardı. Duygusal acı yoksa, fiziksel acı vardı.

Min Ho dudaklarına yaklaştırmakta olduğu sigarasını geri küllüğe bırakıp, sigara kokan parmaklarıyla Ae Mi 'nin çenesinden sıkıca tuttu.

"Bana inanmaktan başka çaren var mı ?" Min Ho düşünürmüşçesini gözlerini belirli bir noktaya sabitledi.

"Acaba baban, senin bu hâlini görse ne yapar ? Kurtarır mı seni ? Yoksa umursamaz mı ?" ve sigara kokan parmaklarını Ae Mi ' nin çenesinden çekip  eski rahatına döndü.

Ae Mi için karmakarışık geliyordu. Sahiden yaşıyor muydu babası ? Eğer öyleyse Min Ho'nun dediği gibi kurtarır mıydı ? Yoksa, umursamaz mıydı ?

Ae Mi babasını hep bir kahraman olarak hayal etmişti.

Güçlü. Asla yıkılmayan.
Ve hep gizlice babasının onu koruyup kolladığını düşünürdü, çocukken...

***

Ae Mi yüzünde hissettiği sıcak nefes ile gözlerini araladığında kendisine bakan gözleri görünce öylece kalakaldı.

Gözünü kırpmadan bakıyordu o özlem dolu gözlere...

Ve bir dakika !

O şuan koltukta Min Ho ile birlikte sarılarak yatıyordu !

Kendisini geriye doğru çekmeye çalıştığında ise güçlü ve kaslı kollar buna engel oldu.

"Sadece, böyle kalalım.." işte yine oluyordu.

Yine ruh hâli bambaşkaydı.
'Keşke hep bu ruh hâli içerisinde olsa...' diye düşünmeden edemedi.

Min Ho'nun sorusuyla kendine geldi.

"Sen sevdin mi hiç ?"

Gözlerini yeniden çocuğun özlemle bakan gözlerine dikti.

"Evet. Hemde çok sevdim..."

'Ve sen sevdiğimi öldürdün.' demedi.

"Peki sen, sen hiç sevdin mi ?"

Min Ho tebessüm etti. Bu ikinci kez falan en samimi gülüşü olmalıydı.

"Ben... Onun için her şeyi yapmaya hazırdım. Her yanım o olmuştu her şey o olmuştu. Ama o ölümü bana tercih etti... Birden yok oldu.. Ve ben yere fena çakıldım.. Hemde çok fena... Onsuz nefes alamayacağımı düşünüyordum, ancak hayattayım ve hâlâ nefes alabiliyorum... Ama her nefesimde canım yanıyor... Bazen bir şekilde bastırabilsem de bazen mümkün olmuyor, şuan mümkün olmadığı gibi..." ve Min Ho'nun gözünden bir damla yaş süzüldü...

Ae Mi çekinerek, baş parmağı ile akan yaşı sildi... Neden böyle bir şey yaptığını kendisi de bilmiyordu ?

Min Ho kapadığı gözlerini araladı...

"Sen..bana onu anımsatıyorsun. Nedensizce. Sana acı çektirmemin bir diğer nedeni de bu sanırım..."

"Peki, aslı ne ?"

Min Ho, Ae Mi ' nin dudaklarına yaklaşırken konuştu...

"Şimdi sırası değil." diyerek, kızın soğuk dudaklarına kapandı.

Anlamsız değildi bu öpücük. Birisi için bir şey ifade etmese de diğeri için bir çok şeyi ifade ediyordu...

Min Ho yavaşça soğuk dudaklardan ayrıldığında acıyla karışık gülümsedi...

Kızın üzerinde ki yerini aldığında dudaklarını yeniden birleştirdi.

Ae Mi tepkisizdi. Rüya veya hayal olmalıydı ona göre bu... Acımasız herif onu öpüyor olamazdı.

Ae Mi, ellerini onun göğsüne koyarak ittirdiğinde Min Ho, Ae Mi ' nin ellerini  kafasının yanında tutarak öpmeye devam etti.

Min Ho dudaklarını onun dudaklarına sürterken konuştu

"Dudakların.. Aynı onun dudakları gibi..."

●●●

Şey, merhaba.
Çok uzun süre sonra ancak paylaşabildim.
Hesabımda istemediğim olaylar yaşandı ve hesabımdan öylesine soğudum ki bunu aşmam bir hayli zaman aldı.
Bu yüzden sizlerden, özür dilerim.

Ve bölüm beklediğinizin altında olduğu için yeniden özür dilerim.

psychopath ✘ minoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin