Yataklardan düşerek uyanmıyorum, yağmurun camda bıraktığı izleri seyrediyorum. "Ben iyiyim." Sri Lanka'da bir file selam vererek yürüyemediğim için gerginim. Dünyayı izliyorum oturduğum yerden, reçel kavanozlarında para biriktirmeye çalışıyorum. Balık tutmayı özlemek istiyorum ama hiç balık tutmadım. Tuhaf. Öteki dünyalardan haber alamıyorum, meditasyon odalarında sessiz kalamıyorum. Konuşuyorum, konuşuyorum ve konuşuyorum. Düşünce ipliklerine dolandım. Yastığıma sarılırken, dudaklarımı ısırıyorum. Babam "Çabuk öfkeleniyorsun Ç. Hayat biraz umursamazlık ister, öğreneceksin." diyor, iç çekip bir elimle yüzümü ovuşturuyorum. "Tamam, ben iyiyim."
Gün doğalı epey olmadı, ağzım küfür dolu, öpülecek bir yanım yok. Hikaye geçişlerim de birbirinden alakasız. Mesela sabahın altısında, saçlarım gri zemine değerken poşet saklama kabını ranza altlarında arıyorum. "Oraya iyi bak, iyi bak. Biliyorum ranza altında o." Başımı yatağın altından çıkarıp uykulu uykulu konuşan oda arkadaşıma bakıyorum. "Ulan buzdolabı poşetlerini kim, niye yatağın altına koyuyor? Arıza mısınız siz?" Omuz silkiyor, ayağa kalkarken kahkaha atmaya başlıyorum. Dünyanın tüm sabahlarında, ilk dersi kaçırmak üzereyken uyanıyorum. "Hadi ama o kadar da kötü olamaz." diyerek metroya biniyorum, yarım bırakıp durduğum kitapları yeniden okuyorum. Kurşun kalemlerle notlar aldığım defterleri çöpe atıyorum, bulduğum boş kağıtlara cümleler yazıp ortalıklarda bırakıyorum. ATM kuyruğunda, "Lütfen içinde para kalmış olsun." diyerek hesap kartımı parmaklarımın arasında çeviriyorum, "Şimdi sırada ne var?"
Vize gecelerinde, kahve içerken kendi kendime gülümsüyorum. Bir an yakaladığım o huzur ve yitirdiğim onca gün. Kollarımda kumaş kaplı eski kitaplarla yürürken "O şiir kitaplarıyla ne yapıyorsun öyle?" diyor bir arkadaşım. İyi hissettirecek ne varsa yanımda taşıyorum, çantalarım ondan ağır. Spor ayakkabılarımla şiddetli bir yağmurun içine düştüğümde "Siktir." diyerek gülmeye başlıyorum. Gökyüzü ağlamak istiyorsa, engel olamayız. Çıplak ayaklarımdan birini yataktan aşağı sarkıtırken, makasla dergiler kesmiyorum, kadınlığımdan uzak kalıyorum. "Yanlış anlama ama sarılmak istemiyorum, ödev yapmam gerek." Balkona çıkıp tırabzanı kavrıyorum sıkıca, göğe bakıp dudaklarımı büzüyorum. "Çokça bıkkın ve yorgun olduğum günler var, küfürler ağzımda sıralanıyor ama umurumda değil. Buradayım ve bir şekilde hayattan keyif almayı başarabiliyorum. Sanırım bu yıl hep yağmur yağacak ve yıldırımlar düşecek üzerime ama şemsiye açmayacağım."