99

1 0 0
                                        


  Kasım. Seni kaybettiğim yerdeyim Yakup abi. Zihnim harabe bir ev gibi. Kelimelerin çoğu çekip gitmiş, kalanlarsa harflerini yıkıntıya serpmiş, anlamlarını inkâr ediyorlar. Harfler Yakup abi, ucu sivri anlamlara gebe harfler. Gövdesine dokunduğun ağacın dibinde oturuyorum. Harabeyim Yakup abi. Soğuk bir rüzgâr kahverengi yaprakları göğe savuruyor ve az ötemde suretimi izlediğim havuzun suları yavaş yavaş çekiliyor. Su çekildikçe dilim damağıma yapışıyor da sırtımı yasladığım ağacın susuzluğunu hissediyorum. Yazdan kalma, altuni susamışlık. Ayağa kalkıp yürümeliyim çıkarılacak bir kış var önümde. He şeyin beyaza gömüleceği, anlamların çatılarda buz sarkaçlarına döneceği uzun, tenha bir kış. Anlamların altında yürümekten imtina edecek insanlar. Uzun sopalarla vurup düşürecekler sarkaçları. Düşürecekler ki anlam yaralamasın, öldürmesin onları. Sen sarkaçların altında yürümekle meşhurdun Yakup abi. Akşam evine döner bir gülün dikenlerini koparır gibi çıkarırdın etine saplanmış sarkaçları. "Anlam" derdin "anlam öldüremez insanları". Senden öğrenmiştim kelimelerden korkmamayı. Ayaklarına nal çakmayı ve üzerlerinde şaha kalkmayı. Düştüm Yakup abi. Seni kaybettiğim yerdeyim. Dokunduğum toprak, baktığım bulutlar ve çekilen suyun fısıltısı... Tek başınasın, tek başınasın, tek.
Havuzun başında bir genç öylece beni izliyor Yakup abi. Elleri cebinde, sırtında uzun, sonbahar rengi bir palto, dudağının kenarında düştü düşecek bir kül. Rüzgâr yaprakları ona doğru süpürüyor, belirip kaybolan görüntüsüne bakıyorum. Takip edilmekten hiç hoşlanmıyorum Yakup abi. Yaprakların uçuştuğu, tozun dumana karıştığı bir anda yerimden fırlayıp başka bir ağacın arkasına geçiyorum. Beni göremeyince panikliyor. Uzun süredir beni izliyor. Ona bakarken bir şeyi hatırlıyorum ama neyi. Çocukluğumun balkonundan bana seslenen biri. Bir geçmiş peyda oluyor yıkıntılar arasında. Odalar, salonlar, pencereler, yuvarlak bir yemek masası, üzerinde dumanı tüten bir tencere... Bir şey hatırlıyorum, parçalayan, toplayan, dağıtan sonra yine toplayan. Harfler koşuşmaya başlıyor evin içinde. Birbirini yakalayan, birbirine sarılan ve haykıran.
Adımı duyuyorum Yakup abi. Unuttuğum adımı.
Çocukluğumun balkonundan bana sesleniyor. Tek başınasın, tek başınasın ve anlam ezer, öldürmez.

Kendimi bulduğum yerdeyim Yakup abi. Bulduğum ve kaybettiğim yerde. İçimde, çekilen suyun kurumaya teşne ıslaklığı.   

Tumblr'dan AlıntılarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin