"Aa bakınız burada kimler varmış. En sevdiklerim toplanmış!" abartılı bir neşeyle hem konuşuyor hem de ayakkabılarımı çıkarmaya çalışıyordum.
"Neredeydin kızım sen?"annemin ciddi ses tonunun üzerine bir de çatık kaşları eklenince ne desem bilemedim. Bir umut beni kurtarsın diye Mert'e baktım fakat nafileydi. Aynı çatık kaşlar üçünde de vardı. Endişelenmişlerdi,bunu gayet net görüyordum.
"İçeri geçsek?"Fazla masum sesime dayanamayan annem kafasını sallayarak salona geçti. Öykü ve Mert'e onu takip ederken Öykü'nün yanağını sıkmak istesemde ifadesiz bir yüz ile elimi indirdi. Demek işim bu kadar zordu. Derin bir nefes alıp üçünün karşısındaki koltuğa oturdum.
"Damla ile olanları..."
"Evet."diye kesti sözümü annem. Demek Mert anlatmıştı.
"Ben biraz kafa dağıtmak için okuldan çıktım. Daha doğrusu kaçtım." halının deseninde oyalanan bakışlarımı ürkekce anneme çevirdim.
"Biliyorum.Müdür bey aradı. 'Ben aldım' deyip yalan söylemek zorunda kaldım."ona özür dileyen bakışlarımı çevirince çatık kaşlari birazda olsa düzeldi,yüz ifadesi biraz yumuşadı.
"Okuldan çıkmak istemeni ve neden kaçtığını anlıyorum,kızım. Ama haber vermen lazımdı. Biz deliye dönmeden önce nerede,kimle olduğunu,nereye gittiğini söylemen lazımdı. Seni o kadar merak ettik ki."sesi titreyince istemsizce gözlerim doldu. Suçluluk içime hızla yayılırken kendime kızdım. Onları bu kadar meraklandırmaya hakkım yoktu. Bir mesaj yazmak ne kadar zor olabilirdi ki? Aptal kafam.
"Ben sizi bu kadar meraklandırdığım için çok üzgünüm. Özür dilerim." dedim ve devam ettim.
"Okuldan çıktıktan sonra biraz yürümek istedim. Sonra ayağıma bir top geldi ve Uygur Koleji'nin önünde olduğumu anladım. Topu onlara götürdüm. Oynamamı teklif ettikleri için belki kafam dağılır diye oynadım. İnanın oynayıp eve gelecektim. Ama sonra şeyi gördüm...ııı şeyi..."
"Kimi?"
"Mete'yi gördüm. İyi olmadığımı anlayıncabenle geldi. Biraz oturduk,pizza yedik ve beni eve bıraktı."
"Meteyleydin yani?" Başımı aşağı yukarı salladım. Üçününde şaşırdığı aşikardı. Sonra Mert birden hiddetlendi.
"Tamam,sen haber vermedin. Telefona bakmadın. O mal niye cevap vermiyor?" annemin kasıtlı öksürmesi üzerine Mert kafasını önüne eğdi. Elimde olmadan kıkırdadım. Aniden kafasını kaldıran Mert gözlerini kısınca daha çok güldüm.
"Gülme,küçük hanım. Sen cezalısın." Bu sefer sırıtma sırası Mertteydi.
"Ama anneee!"
"Aması yok. Meraktan öldük biz burada."sonra ciddileşti ve yanıma geldi.
"Bir daha sakın böyle bir şey yapma."sımsıkı sarılıp cennet kokusunu içine çektim.
"Bir daha asla böyle bir şey yapmayacağım. Özür dilerim,annem."
"Bende!" diye bağıran Mert Öyküyü kolundan çekiştirerek aramıza katıldı. İçim ısındı birden. Gülümsedim. Aile buydu işte.
Saçımın çekilmesiyle yüzümü buruşturdum.
"Anne! Mert saçımı çekiyor." Benim çığırmama karşılık en şirin sesini kullanarak cevap verdi Mert Bey.
"O da ayağıma bastı,Defne teyze."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYKIRI
ChickLitBilindik bir kurgu fakat her şeye aykırı bir karakter. "Dışı ne kadar sıradan görünsede içi bir o kadar aykırı. Bu kız sevilmek için mükemmel fakat aşık olmak için berbat bir seçim." "Anılar ile dolu eski bir sandıkda olabilirim,sonsuz bir hiçlikte...