8.Bölüm: Güzel Sesli

137 13 8
                                    

Kafama çarpan topla sesin geldiği tarafa döndüm. Yine mi bu bücürükler?

"Hey! Sen. Şişt topumuzu atsana."

Şalvar tipi kot pantolonunun üzerine giydiği mavi tişörtü ve boğazlı ayakkabılarıyla karşımda en büyük düşmanım duruyordu. Kaan. Cem'in başbelası kardeşi ve en az Kaan kadar sinir bozucu bücürük arkadaşları.

"Kafam acıdı. Bir özür dileyin bari kaba çocuklar."

Kaba kelimesine özellikle vurgu yapmama rağmen pek takan yoktu açıkçası. Kaan oflayarak yanıma geldi.

"Bak güzelim, senden topu istediysek topu at. Uzatmana gerek yok."

Güzelim mi?

Gözlerimi şaşkınlıkla açıp karşımdaki henüz 7 yaşında olan canavara baktım. Oğlum, yavrum, çocuğum, sen daha 7 yaşındasın. Ne bu! Cool'luk, annem. Hı? Bir özür bile yok, öyle mi? Pekala bücür bunu sen istedin. Topu elime aldım ve minik canavara döndüm.

"Özür dileyene kadar top falan yok size. Hadi uzayın."

"Ya versene topumuzu."

"Bana ne. Özür yoksa top yok." deyip göz kırptım. Kaan'ın sinirlenmiş olduğunu sıktığı yumruklarından anlamış olsamda bozuntuya vermedim.

"Topu ver ya." Ayaklarını sinirle yere vururken benlede göz temasını kesmiyordu, bücür. Kafamı 'hayır' dercesine iki yana salladım.

"Ya abi, topumu vermiyor, çirkin kız."

Az ileride Damla'yı salıncakta sallayan Cem gülen yüzünü asıp bize doğru yürümeye başladı. Cem yanımıza gelirken bile göz temasını kesmemiş, çatık kaşlarımızla aramızdaki öfkeyi belirliyorduk.

"Ne oldu yine? Allah aşkına ya ben sevgilimle romantik anlar geçiremeyecek miyim?" Cem'in bezgin sesiyle olan yakarışı bile hala bakışmakta olan gözlerimizi kırpmamıza yetmemişti.

"Ya abi. Çirkin kız topumuzu vermiyor." Kollarını birleştirerek bana dönen Cem'e baktım ve "Ama o'da kafama top attı, Cem." dedim.

"Yanlışlıkla oldu."

"Hahay, ben yer miyim bunları, bücür? Bilerek attı, Cem." İyice sinirlenen Kaan olduğu yerde tepinmeye başladı.

"Ben bücür değilim."

"Bücürsün."

"Değilim."

"Bücürsün."

"Değilim." diye bağırması Cem'ın sözleriyle kesildi. "Yeter! Eve gidiyoruz." Kaan başını öne eğince Cem'e döndüm. Damla ne ara gelmişti ya? Bana 'bunu görüşeceğiz' bakışları atsada omuz silktim. Hayır, o değil öğle aramız mahvoldu.

Sinirle Damla'ya döndüm.

"Öğle aramız mahvoldı. Maden romanatik anlar yaşamak istiyorsunuz, o zaman bu bücürün ne işi var?"

"Okula gitmemiş, Beril. Hasta olduğu için belki keyfi yerine gelir diye getirdik." Şaşkınlıkla Damla'ya baktım.

"Bunun neresi hasta, Bayan Merhamet?"

Sabır diler gibi elini havaya kaldırdı. Bu sefer Cem başladı.

"İkinizinde kavgasından bıktım. Yeter artık. Nedir alıp veremediğiniz?" Tıpkı bir baba edasıyla bu cümleleri sarfeden Cem'e döndüm.

"Kafama top attı." İyice sabrı tükenen Cem oflayarak "Bari sen yapma, Beril." dedi. Cem'in bana kızmasını fırsat bilen Kaan dil çıkarınca bende ona çıkardım.

AYKIRIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin