6.BÖLÜM:Veda

130 14 0
                                    

Kabullenmesi zor durumlar vardır. Durumlar mı zordu yoksa kabullenmek mi?İki haftadır düşündüğüm tek şey buydu.Burağın gitmesi mi zordu yoksa gideceğini kabullenmek mi? Gideceğini kabullendim O zaten çoktan gitmişti benden hiç gelmemişti belki de.Beynimde canlandırmak için çaba sarf ettiğim anılar gözüme duygusal değil eğlenceli geliyordu.Bunda ilginç bir şey yok asıl ilginç olan yaşadığımız her şeyin duygusallıktan milyonlarca kilometre uzak eğlenceye atomları kadar yakın olmasıydı. Yaşananlardan sonra üzülmemem kendimden şüphe etmeme neden olsa da kırıklarım yardımcı oluyor bana illaki bir yerlerden çıkıyorlardı.Burağın gideceğini öğrendiğim andan beri günler,bir kelebeğin ki kadar uzun bir kaplumbağanın ki kadar kısa sürüyor.Bu süre içinde ağlamadım ve kendime bile itiraf edemediğim bir şekilde rahatlık hissettim sanki içimde oturan fil kalkmıştı.Burak kendince haklıydı sıkılmak herkesin yaşayacağı bir durumdu. Zeynep de kendince haklıydı sevmek de herkesin yaşayacağı bir durumdu.Onlara kızmıyorum benim yüzümden ayrılmış olmaları üzücü.Geceleri annemle uyuyorum.Duygularım bir kör düğüm ve bu düğümü açmak gün geçtikçe zorlaşıyor.Günde bir kitap bitiriyorum ve bu son dereğlenceli.Ah tabi ki depresyonda değilim.Ben sadece...Ne olduğunu anlamaya çalışıyorum.Kelimeler içimde film çeviriyor sanırım.Okulda Burağı görüyorum.Telaşlı ve heyecanlı sürekli evraklarla etrafta dolanıyor yada çocuklarla zaman geçiriyor.Göz göze geliyoruz ara sıra.Damla ve Öykü'nün bizde kaldığı annemin ise nöbette olduğu o geceden sonra herkes daha sakin.Bana olan sevgileri Burağa olan öfkelerinin önüne geçiyor.Neyse ki geçiyor yoksa ne yapardım bilmiyorum.Dış görünüşüm her zaman ki gibi ama bakışlarım sandığımdan daha donuk olmalı ki etrafımdakiler bana her zamanki gibi bakmıyor.Kendimi aramaktan değil ama her aramamın sonunda bulamamaktan yoruldum.


40 dakikanın sonunda 'Özgürlüğün sesi' çaldı bu bizim teneffüsümüze koyduğumuz isim. Ben sözel sınıfında olduğum için Mert,Damla,Cem ve Öyküden ayrıyım.Damla,Cem ve Öykü eşit ağırlık sınıfında;Mert ve Burak sayısal sınıfındalar.Zeynep yaşanan olaylardan olsa gerek dil sınıfına geçmiş.Benim yüzümden sınıftan ayrılması canımı sıksada bir şey demedim.Onlara kızgın değilim ama konuşmakta gelmiyor içimden.Öğrenciler içinden sıyrılarak Damlaların sınıfına girdim.Damla ve Öykü -Cem uyuduğundan dolayı- fısır fısır konuşuyorlardı.

"Acıktııım." dedikten sonra kendimi Cem'in yanına attım.

"Daha iki teneffüs önce yedik Beril"bıkkınlıkla nefesini veren Damlayı umursamayıp

"Kalkıın."dedim ve ikiside ayaklandı.Bu sefer Cem'i dürtüklemeye başladım ama pek başarılı olduğum söylenemezdi.Cem'i boş verip kızlara yetiştim kantine indiğimizde Damla ve Öykü kendileri almayı teklif ettiler ama ölümcül bir hastalığım yoktu.Sadece aldatılmıştım bu söylediğime sesli olarak güldüm. Kafamı kaldırınca karşdaki masada Burakların oturduğunu gördüm.Ege bana dönüktü ama her zaman ki gibi telefonuna dalmış ve dünyadan soyutlanmıştı.Selim ve Burak yan yana oturuyorlardı ve bana arkaları dönüktü.Masalarının oradan geçerken hızımı biraz yavaşlattım.Çok az.


"Bence söylemen lazım oğlum.Sonuçta o kadar yaşanmışlık var.Veda etmek isteyebilir.Sen veda etmek istemiyor musun?" soran Selimden sonra Burak biraz durakladı.

"Ben...Evet veda etmek istiyorum hemde çok ama yüzüne bakamıyorum.Bağırsa çağırsa biraz olsa hafifler ama kırgın kırgın bakması kendimden nefret etmeme sebep oluyor."Burak susunca Selim beni gördü ona elimle sus işareti yaptım Allah'tan sustu ve istediğimi yaptı ve kafasını başka yöne çevirdi.Selim iyi çocuk.Klasik bir erkek yani aptal işte.Hızımı tekrar arttırıp yanlarından Burak görmeden geçtim.İştahım kaçmıştı ama geride dönemezdim.Bir tane çubuk kraker alıp masaya döndüm.Gittiğimden beri teş değişen şey Mert'in oturmasıydı.Beni görünce elinde ki telefonu masaya bırakıp:

AYKIRIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin