"Good morning, good morning
We've danced the whole night through
Good morning, good morning to you..."Saat 8:47...Bay Pröf Denizi uyandırmak için odasına girdi ve o harika şarkısını söylemeye devam etti...Nedense şarkının hep aynı yerini söylüyordu.Anlaşılan geri kalanını bilmiyordu...Ve bunu tam 8 kere söyledi.Deniz gerçekten uyanmak istemiyordu.Fakat Bay pröf kararlıydı ve hiç durmadan şarkı söylüyordu...
"La la la la laaaaaa laa laala Uyan Deniiizzz!!!Bugün evde geçireceğin ilk güün...Good morning, good morning We've danced the whole night through Good morning, good morning to you..."
Deniz en son dayanamadı ve dağınık saçlarıyla kalkıp eski dostunun aptal dansını izlemeye başladı.Ve bir yandan sırıtıyordu.
"Berk odama izinsiz girdiğinin farkındamısın?"
"Telefonunu tam 23 kez aradım ve 62 mesaj attım fakat ulaşamadım veee burdayıımmm !!!"
"Pekâla şimdi çıkta bu dilenci hazırlansın olurmu?"
"Tabikide!!!Good morning, good morning We've danced the whole night through Good morning, good morning to you..."
Merdivenlerden inerken bile bu şarkıyı söylüyordu.Nasıl bu kadar enerjikti ? Deniz,onun Bay Bruşuk tarafından îkaz edileceğini düşünüyordu.Bavulunu açtı.Siyah pantolonunu,siyah ceketini ve üstünde yazılar olan en sevdiği tişörtünü giydi.Saçını dağınık gibi görünen fakat sağlam olan bir topuz yaptı.Harika görünüyordu.Makyaj mı? Asla! Belki iyi bir göz kalemi olabilir.Evet şimdi tamamlanmıştı.Yüzü prüssüz olduğu için her hangi birşey sürmesine gerek yoktu.Dişlerini fırçaladı.Ve alt kata doğru inerken bazı sesler geliyordu.Tam tahmin ettiği gibiydi...Bay Buruşuk Berk'e kızıyordu.
"Bayım lütfen!Bu şekilde sesli şarkı söylemeyin.Binadakiler rahatsız oluyor...Rica ediyorum ba-"
"Pekâla! Pekâla...Şimdilik susuyorum fakat bu şarkı hârika tamam mı? Ve ben hârikaları severim.Buna patates kızartması dâhil...Sabah kahvaltıda patates kızartması mı var sence ?"
"Bunu öğrenmeniz için alt kata inmeniz gerekir bayımm...Ah! Bayan Deniz,günaydın."
O sırada Deniz çoktan merdivenlerden inmişti.Bay Bruşuğa sinir oluyordu adam çok sinir bozucuydu.Her bakışında milleti aşağlıyordu sanki.Herkesi yukardan izliyor gibiydi.Günaydın dercesine kafasını hafif öne eğip gülümsedi.Ve Bay Pröfü kolunden tutup alt kata kahvaltı yerine götürdü...Her çeşit vardı burada ve herkes istediği kadar alabiliyordu.İşte şirketin bu yönü harikaydı!!! İlk günden obur birisi gibi görünmek istemedi ve tabağına hafif ve az şeyler aldı...
"Bay Pröf?Sence kahvaltı için iki tabak senin için fazla değilmi?Fiziğini koruduğunu sanıyordum?"
"Metabolizmamın diğer insanlara göre hızlı çalışması,ne kadar yememe rağmen mükemmel görünmem benim suçum değil...Ayrıca yemek yemek benim uzmanlık alanım...Deniz, bu arada...ot mu ?Ot mu! Yani bu kadar harika şeyler varken Ot mu yiyeceksin?"
"Ot değil şapşal! bu bir salata!"
"Yani bir ot."
Deniz Bay Pröfle inatlaşmak istemiyordu.Ona laf anlatmak 4 yaşındaki bir çocuğa Fransızca dersi vermek gibi bir şeydi.Onu sinirlendirmek istiyordu bunun farkındaydı.İkiside tabağını alıp boş bir masaya oturdu.Bay Pröf ağzına giren her yiyeceğin ardından gülümsüyordu.Yemek yemeği gerçekten seviyordu...Deniz de önündeki salatadan biraz yedi ve etrafı izlemeye başladı...
O oradaydı...Emir...Dünyanın en ukâla ve iyi görünümlü insanı...Binadaki çalışnaların hepsi onun hayranıydı âdeta,özellikle çaylaklar...O yanlarından geçince birbirleriyle fısıldaşıp gülüyorlardı.Tabi buda Emirin hoşuna gidiyordu büyük ihtimalle.Deniz önüne bakıp kahvaltısını yapmaya devam etti...
"Berk.Grubuma nasıl çaylaklar seçmeliyim sence.Biliyosun bugün Diğer eğitici ajan olan,Bay Emirle çaylakları gruplara ayıracağız."
"Aww siz eğiticiydiniz dimi?"
"Eveeet"
"Pekâla.Bu sistem yeni o yüzden hiçbir fikrim yok.Kalbinin sesini dinle ve öyle seç.Seç işte bilmiyorum Deniz..."
"Bana çok yardımcı olduğunu daha önce söylemişmiydim?"
Eğitmen olmayanlar.Yukarı doğru çıkmaya başladı.Emir ve Deniz önde olmak üzere geride kalan herkes -yani çaylaklar-Sağ tarafa dönüp uzun bir koridorda ilerlemeye başladı...Kahvaltı bitmişti,iş zamanıydı...
"Heyecanlımısın çaylak ? Ah pardon! Profesyöneldi değil mi ?"
"Aynen öyle!"
"Senin gibi zarif bir bayanın bu gibi sert bir işle uğraşması dikkatimi çekti doğrusu."
"Dikkatini çeken zarifliğimse.Kendini kollamanı öneriyorum."
"İddalısın...Öylemi ?"
"Fazlasıyla."
......
"Pekâla...Sinem!"
İlk kişiyi seçmişti...Sinem.Şu aydınlığa kavuşan kız...
Sıra Denizdeydi
"Hey sen gözlüklü.Gel"
"Görevinde başarısız olursan suçlayacak bir çaylak mı arıyorsun?"dedi Emir.
"Çok fazla konuşuyorsun."
Deniz bu lafı bir ustalıkla söylediğinden emindi.
Sıra Emirdeydi ve Denizde ve tekrar
Emirde.Böylece guruplar sonunda ayrılmıştı.Emirin gurubunda,Denizin binaya ilk girdiği zaman ki çaylaklar vardı,beş kişiydi bu çaylaklar.Ve aralarından lider kabul edilen Sinemi tanıyordu sadece.Kendi takımında daha sâkin görünümlü kişiler vardı.Takımlar kendi salonlarına geçti...."Hey gözlüklü tanıt kendini !"
"Aadım Semih buraya yeni geldim herkes gibi bende 22 yaşındayım.Dövüşmek konusunda pek iyi değilim.Daha çok bilgisayardaki işlemlerden anlıyorum."
"Buna ben karar veririm."dedi Deniz.Onu yargılar biçimde söylemedi.Hafif gülümseyerek ve huzurlu bir biçimde söyledi.Bu da korkudan kekeleyerek konuşan gözlüklünün yani Semih'in de gülümsemesine neden oldu.
"Sırayla devam edin...Sizlere lakap takmak pek istemiyorum."
Ve böylelikle devam etti bu beş kişi teker teker tanıttı kendini...
"Pekâla adım Deniz.Bunu bir kez daha hatırlatmak istiyorum.Geçen ki toplantımızdan beni zâten hatırlıyorsunuzdur.Çünkü unutulacak biri gibi değilim Lanet olsun! ....Herneyse...Öncelikle Bay Emir ve takımı sizin düşmanınız değil-bunu gerçekten çok zor söylemişti-onlar sadece rakip.Ve alacağınız görevlerde bir eğitmen olarak galip gelmenizi istiyorum?Sizleri eğiteceğiz ve bir kaç sınavdan geçireceğiz.Bunun için hazır olacaksınız...Sorusu olan?"
Her zaman ki gibi Semih -gözlüklü- el kaldırdı.
"Pekâla!Semih!Pekâla konuş bakalım."
"Eğer verdiğiniz görevleri başaramassak?O zaman ne olucak."
"Öyle bir seçeneğiniz olmayacak...İyi şanslar..."
Odanın kapısında Bay Emir bekliyordu.
"Geçen ki yaptığın konuşmaya katılamamıştım...Bende merak ettim...Bu arada...bana düşman olmak pek kolay değil,bunun için o çaylakları uyarmana gerek yoktu.Bana düşman olan bir insanı henüz tanımadım..."
"Bence benimle ilgili yeterince konuşma dinledin...Ah!Bu arada tanıştığımıza sevindim."
.....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son kurşun
General Fictionİnsanoğlu doğar büyür ve ölür Hayatı değiştirmek sizin elinizde. Şu an o harika yatağınızın üstünde yada sadece bir göz atmak için bu yazıyı okuyor olabilirsiniz... Yada gecenin bir yarısı geçmişinizde yaptığınız hataların değerlendirmesini yapabili...