"Taksim meydanından fazla uzakta bir depo,yerini tam olarak tespit edemedim fakat yaklaştığımızda bulabilirim.Portakalın kuyrukları burada barınıyo.Aslında birliklere kordinatları verip mekanı patlatabiliriz.Fakat bu çok fazla gürültü yaratır.İşimizi sessizce halletmeliyiz,medyaya yakalanırsak Metin dediğimiz adam bundan haberdar olur ve birliklerini uyarır.Böylelikle işimiz daha da zorlaşır hazırlıksız yakalamalıyız."
Deniz durumla ilgili bilgi verdikten sonra Burger King'den aldığı menüden kalan içeceğinin son damlalarını büyük bir zevkle içine çekti.İşte bu fazla bir gürültü yaratmıştı.Bay Pröf
Mavi gözü için olan gözlükleriyle dikiz aynasından Deniz'e bakarak;
"Çöplerinizi arabamda barındırmazsanız sevinirim Bayan Deniz yoksa bu adam sizi dışarı atmak zorunda kalıcak."dediDeniz kaşlarını çatarak
"Eğer bidaha o lanet çenenizi boş yere açarsanız bu bayan arabanızı fena hırpalar Bayım."
Yine her zaman ki gibi birbirlerine sataşıyorlardı.Emir ise sadece bunları dinliyordu.Yol boyunca o hırçın ve kibir varlık sanki çok masum yada yorgun gibiydi.Sanki gece arkadaşlarıyla halısaha maçına gitmiş 2 çocuklu koca göbekli bir amcanın yorgunluğu vardı üstünde.Yada şekerleri iki züppe tarafından çalınmış masum bir çocuk...Üzerindeki takım elbise hiç bozulmamıştı ve gayet iyi duruyodu.Peki ya Bay Pröf ? O her zamanki paltosuyla her zamanki gibi bilgili olan fakat şapşal adamı oynuyordu.
Saat 13:48 Taksim meydanını geçmişlerdi.Deniz oturduğu koltuğun ardından silahları hazırlamaya başladı.Görev başlamak üzereydi-Tabi dört yıl sonraki ilk görev-
Sağ tarafından dökülen sıcak suyu ve karnındaki kelebekleri hissedebiliyordu.Ve birkaç kilometre...birkaç kilometre sonra Berk arabayı uygun bir yerde durdurdu ve konuştu.
"Hazırsanız başlıyoruz."
Arabadan indiklerinde deponun kocaman bir kapısı vardı,önünde de bir o kadar kocaman olan korumalar.Kafalarını eğerek deponun kapısına bakıyorlardı.
"İçerde kaç kişi var dersiniz ?" Emir bunu herhangi bir korku belirtisi göstermeden söylemişti.Daha çok meraklanmıştı.
"10 veya 15 "dedi Deniz.
"Peki biz kaç kişiyiz ?"
"3"dedi Bay Pröf.Gülmemek için kendini zor tutarak.
Sahi ölmek için mi gidiyorlardı ?
"Pekâla kapıdaki koca adamların dikkatını dağıtmamız lazım."dedi Deniz
"Yağmur dansı yapabilirm."dedi Bay Pröf
"Hadi ama kapa çen- Heey Evet ! Evet ! Yağmur Dansı bu harika bir fikir!"
Emir ne olduğunu anlamayarak Mutlu ve şaşkın bir yüz ifadesiyle konuşan Denize daha sonra Burnunu karıştıran Bay Pröfe baktı.Sahi ne yapıyordu bu ikisi?
"Buraya bakın.Berk sen sağ tarafa git ve bu iki koca adama seslen ve her ne dansıysa yapmaya başla bizde Denizle içeri giricez ve sis bombası atıcaz içerdeki adamların kaç kişi olduğunu tam olarak bilmiyoruz o yüzden gözlerimizi dört açmalıyız sis bombası attığımızda uyanık olmalıyız her an biri hamle yapabilir.Anlaştık mı ?"
İkiside kafa salladılar ve sıra Bay Pröfteydi.Deniz ve Emir duvara yaslanmışlardı onların sağ tarafında da Bay Pröf anlamsızca dans ediyordu.Ellerinin ikisinide havaya kaldırmış,kafası yere bakıyor ve kalçasını hunharca sallıyordu.Gerçekten rezalet bir görüntüydü Deniz gülmemek için kendini zor tutuyordu.
"Heeeey siz iki koca adam ! Akşama kadar beni izlemeyeceksiniz öyle değilmiii ! Kollar 2 sağa 3 sola ve kalçalar. Aaaww sanırım korktunuz çünkü...Aaa çünküü şey aa..."
"Harika dans ediyorum!" Deniz fısıltıyla bunu ona söyledi.
Bay Pröf sözlerine devam edemeden kapıdaki iki yapılı koruma Bay Pröf'e doğru koşmaya başladı Deniz duvara iyice yaslandı ve adamların onun peşinden koşarken arkasını gördü neyseki koca adamlar ikisinin bulunduğu boşluğa bakmamıştı.Adamlar Bay Pröfün arkasından koşarken çok uzaklaşmadan Deniz susturucuyla Adamların kafasını nişan aldı ve ateş etti.Bu iki adam yere yığıldı Bay Pröf koşmayı bıraktı ve geri döndü Üçüde bu iki cesedi duvarın kenarına çekti kimse korumaların yokluğunu farketmemeliydi daha da hızlandılar ve büyük sürgülü kapıyı Bay Pröf hızla açtı.Deniz ve Emir hemen sis bombasını attı atmadan önceki kısacık dakikada içerdeki adamların sayısını tespit etti.Yaklasık 12 kişi vardı.Denizin vücudundaki Adrenalin çok yüksekti bunu hissedebiliyordu .Kenara çekilip deponun içine girmeden ateş ettmeye başladılar.Adamlar hiçbir şey göremiyordu.Bu da Deniz,Emir ve Berk'in işini daha da kolaylaştırıyordu .Ateş etmeye devam ettiler,dökülen her bir kan için...
kendilerinin olduğu tarafa tek bir kurşun bile atamadılar.Hazırlıksız yakalanmışlardı.Herşey harika gidiyordu! Ateşi kestiler.İçerden ateş sesleri daha gelmiyordu çünkü.Sisin geçmesini beklediler.Ve yerlerdeki adamlara baktılar.Gerçekten bu ülkeyi bölebileceklerini mi düşünüyorlardı.Bay Pröf ve Deniz Depoyu inceliyorlardı.Depo oldukça büyük ve yukarı doğru çıkan merdivenler var ama bu merdivenler bir yangın merdiveni gibi dönemeçli.Üst kattaki yürümek için olan yerler delikli yani alttan bakan biri üstü gayet iyi görebiliyor.Işıkların bazıları sönmüş yada yanıp sönüyor.Kısa bir sessizliğin ardından
"11 !"diye bağırdı Emir.
Deni ve Bay Pröf şaşkınlıkla Emire baktı.Emir bunu bir soru işareti olarak aldı ve;
"11 ceset var ! Diğeri nerde !"
Ve yukardan bir ses geldi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son kurşun
General Fictionİnsanoğlu doğar büyür ve ölür Hayatı değiştirmek sizin elinizde. Şu an o harika yatağınızın üstünde yada sadece bir göz atmak için bu yazıyı okuyor olabilirsiniz... Yada gecenin bir yarısı geçmişinizde yaptığınız hataların değerlendirmesini yapabili...