Luke bir sonraki gün Michael'ın daha iyi hissetmesi için bir şeyler almaya karar vererek bir dükkana gitti.
Banyo üründeri rafının önündeydi, Michael'a güzel kokan bir şeyler almak için etrafa bakınırken bir ses onun dikkatini dağıttı.
"Ucube sevgiline bir şeyler mi alıyorsun?" Calum'ın iğneleyici sesi Luke'un kulaklarını doldurdu.
Sinirle bir ifadeyle ona döndü. "Az önce ne dedin sen?"
"Beni duydun." Sırıttı. "Erkek arkadaşın bir ucube. Ona erkek desem de, açıkçası öyle olduğunu sanmıyorum. Aptal ve acınası. Çirkin ve iğrenç."
Luke'un gözleri kızardı, bir metefor olarak tabii ki.
"Sözlerini geri al." diye hırladı.
Calum bir kaşını kaldırdı. "Oh, sanırım almayacağım."
Başka bir şey söyleyemeden aniden yere itildi, Luke'un yumrukları her saniye yüzüne geliyordu.
Biraz sonra Calum'ın yüzü kanla kaplanmıştı ve Luke hala sinirle ona bağırmaya devam ediyordu.
Aniden ela gözlü çocuk koşarak onlara döndü ve gördüğü manzara karşısında şaşkınlıkla nefes aldı.
"Cal!" diye bağırdı. "Luke,"
"Ashton." diye homordandı Luke.
"L-lütfen onu bırak." Göz yaşları Ashton'ın yanaklarından süzülürken Luke bıkkın bir iç çekti.
Ayağa kalktı ve Calum'ı bir kez daha tekmeledi, alışveriş sepetini aldı ve Ashton'ın yanından yürüyerek geçti.
"Özür dilerim." dedi belli belirsiz. "Sana, ona değil."
Ashton burnunu çekti ve onayladı, hızla Calum'ın yanına koştu.
Luke Ashton için kötü hissetti, Ashton ve Calum yaklaşık iki yıldır çıkıyorlardı ama herkes Calum'ın Ashton'ı haketmeyen bir göt olduğunu biliyordu.
Ama nasıl oluyorsa, Ashton tamamen Calum'a aşıktı.
Aldıklarının parasını ödedi ve dışarı çıktı, kimse ona soru sormaya cesaret edemememişti.
Michael'ın evine geldiğinde direkt olarak onun odasına çıktı ve onu küçük tapılası bir top gibi yatakta kıvrılmış halde buldu.
Yavaşça Michael'a yaklaştı. "Bebeğim."
Michael mırıldanarak yana döndü ve Luke'un elini itmeye çalıştı.
Luke kıkırdadı ve Michael'ın yanağına bir öpücük kondurup yatağının kenarına oturdu.
Bir süre sonra Michael meraklandı ve gözlerini yavaşça açtı, Luke'a baktı ve kalkıp onun yanına oturdu.
"O ne?" diye sordu yorgun bir şekilde poşeti işaret ederek.
"Bunlar senin için."
Michael gülümsedi ve poşeti açtı, Luke'un onun için aldığı bir sürü değişik çikolatalara uzun bir süre baktı.
"Teşekkür ederim!" dedi heyecanla.
Luke'un eline uzandı ama Luke'un eklemlerindeki kanı ve kesikleri görünce korkuyla iç çekti.
"L-luke neden elinde kan var?"
Luke dudağını ısırdı. "Ben şey..."
"Luke." İç çekti.
"Ben... Calum'a vurdum."
Michael'ın gözleri hızla açıldı. "H-hayır!"
"Senin hakkında kötü şeyler söyledi, Mikey. Ben-"
Michael ağlamaya başladı.
"Sorun ne?"
Michael arkasını döndü ve burnunu çekti. "O... O beni ö-öldürecek."
Luke somurttu. "Ne..? Mikey, o sana...okulda kötü şeyler söyleyen çocuk muydu?"
Michael başını sallayarak onayladı.
"Onu öldüreceğim." Luke kızgın bakışlarla ayağa kalktı.
Michael hızla ayağa kalktı ve Luke'un önüne dikildi.
"L-lütfen yapma."
Luke bakışlarını ona çevirdi. "Peki ne yapmam gerekiyor Michael?!"
Michael, ismini söylediğinde oluşan iğnelemeyi fark etti. "B-bilmiyorum."
"Kesinlikle."
Michael elini Luke'un göğsüne yasladı. "Lütfen..."
Luke iç çekti ve yüzü yumuşadı. "Buraya gel Mikey."
Michael derin bir nefes verdi ve Luke'un kollarının onu sarmasına izin verdi. Luke'un göğsünde hafifçe ağlamaya devam etti.
"Hiçbir şey yapmayacağım." Luke gözlerini devirdi. "Ama benim görevimin seni korumak olduğunu bil."
"Bir günü senle geçirmek istiyorum," diye mırıldandı Michael ve Luke kıkırdadı, onun alnını öptü.
"Film izleyelim mi?" diye sordu Luke ve Michael hemen onayladı.
Ancak Luke hala verdiği sözü tutabileceğinden emin değildi. (Ç/N; Calum'ı öldürmeme sözünden bahsediyor sanırım burada)
~
4 gündür çeviremiyordum affediiin xx
ŞİMDİ OKUDUĞUN
jet black heart //muke {türkçe}
Fanfiction"Belki de gece yarısından sonra kalmanı sağlayacak hiçbir şey yoktur." {I'm just translating. Owner is @MichaelIsBalding, thank you so much for your permission!} {01.01.2016 5:44 PM - 01.02.2016 8:00 AM}