-twelve-

921 114 55
                                    

Luke mahallenin aşağısına doğru yürüdü. Calum'ın hala oralarda takılıyor olabileceğini biliyordu.

Calum'ın kucağında Ashton'la bir banka oturmasını seyretti, birbirlerine oldukça uyuyor gibi gözüküyorlardı.

Luke hızla ilerledi.

"Luke..." dedi Calum sahte bir şaşkınlıkla.

"Calum." Luke dişlerini sıktı. "Seninle konuşmam sorun olur mu?"

"O s-seninle konuşmak istemiyor." diye mırıldandı Ashton. Luke'un iyi bir sebepten dolayı orada olmadığını biliyordu.

"Kes sesini Ashton." Calum gözlerini devirdi, ayağa kalktı ve Luke'a doğru yaklaşık üç metre ilerledi.

"Ne istiyorsun yine Hemmings?"

"Bunu." Luke yumruğunu hızla Calum'ın suratına geçirdi.

Calum yere düşerken bağırdı. "Şimdi sana ne yaptım ki?"

"Sadece yarım kalan işleri bitiriyorum." Luke Calum'ın üzerine otururken mırıldandı, bilincini kaybedene kadar ona yumruklar atmaya devam etti.

"Luke kes şunu!" Ashton dizlerinin üzerine çökerken bağırdı.

"Hayır." diye hırladı Luke, Calum'a baktı. "Şimdi kim çirkinmiş?" Calum'ın kesinlikle kırılmış olan burnuna bir daha yumruk atarken kahkaha attı.

Ashton onlara doğru yalpaladı, Luke'un tişörtünden çekiştirdi. Luke istemsizce dirseğini Ashton'ın suratına geçirip onun çığlık atarak yere düşmesine neden oldu.

Luke Calum'ın üzerinden kalktı ve ona bir tekma attı. "Seni bok parçası."

Luke, yerde yatıp burnunu tutmakta olan Ashton'a baktı.

"Bunun bu şekilde olması gerektiği için üzgünüm." dedi sakince.

"Sen bunları yaparken Michael hangi cehennemde?!" diye bağırdı Ashton.

Luke o anda farkına vardı.

"Siktir."

Eve doğru koşmaya başladı, yol normalde 20 dakika sürüyordu, ama o 15 dakikada gelmeyi başarmıştı.

Küçük çocuğun odasına daldı.

"Michael?!" diye seslendi endişeyle.

Hiçbir cevap alamadığında titreyen elleriyle banyo kapısının kilidini açtı.

Michael'ı gördüğünde kalbinin donduğunu hissetti, yerde kıvrılmış bir halde yatıyordu.

"Mikey!" Luke eğilip ondan bir cevap almaya çalışırken ağlamaya başladı.

Gözleri kapalıydı ve neredeyse hiç nefes almıyordu.

"Bebeğim." Luke Michael'ın yüzünü okşayıp onu uyandırmayı denerken söylendi.

Birçok kez onu salladıktan ve ismini seslendikten sonra çocuğun gözleri hafifçe açılmaya başlamıştı.

Ama açıldıklarında Luke, açılmamış olmalarını dilerdi.

Michael'ın gözleri donuk koyu bir yeşildi, ve yüzü beyaz renge solmaya başlamıştı.

Az önce olanları düşündü ve yavaşça ayağa kalktı.

"Bebeğim, çok özür dilerim." diye mırıldandı Luke, bir elini Michael'ın kalçasına koydu.

Michael Luke'un dokunuşundan uzaklaşmaya çalıştı, yere çöküp dizlerini göğsüne çekti ve sessizce ağlamaya başladı.

"Mikey yapma, lütfen." Luke ağlayan çocuğa kaşlarını çatarak baktı.

"G-g-git burdan." diye cırladı Michael.

Luke bunun ona karşı çıkmak için iyi bir zaman olmadığını biliyordu, Michael'ın birazcık alana ihtiyacı vardı.

Yatak odasının kapısından çıkarken başını öne eğdi. Arkasından gelen ağlama seslerini duyabiliyordu ama onu sakinleştirmeye çalışmadı.

O Michael'ı incitmişti. 

Michael kırılmıştı.

jet black heart //muke {türkçe}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin