Michael uyandığında Luke onunla değildi.
Yataktan fırladı ve odada hızla gezinmeye başladı, sarışın çocuğu bulmaya çalışırken nefesleri hızlanmıştı. Yatak odasını ve banyoyu kontrol etti ama onu bulamadı.
"Luke?" diye seslendi gergince.
"Luke!" Tiz sesiyle çığlık attı.
Bir süre sonra merdivenlerden çıkan bir ayak sesi işitti ve Luke kapıyı açtı.
"Ne oldu Mikey?"
Michael onu gördüğünde kalbinin atmayı durduğunu hissetti. Oturduğu yerde ağlamaya başladı, yüzünü parmak uçlarına kadar çektiği kazağa gömdü.
"Michael?" diye sordu Luke yavaşça.
Michael sadece kafasını salladı ve hıçkırıklarla yerde ağlamaya devam etti.
"Anlat bana, sorun ne?" Luke, Michael'ın yanına oturdu.
Michael tekrar kafasını iki yöne salladı.
Luke iç çekti. "Bak Michael eğer-"
"Önemli bir şey değil! Tamam?" diye bağırdı Michael.
Luke'un ağzı şaşkınlıkla açıldı. "Um... Peki."
Michael burnunu çekmeye devam ederken başını kaldırıp Luke'a baktı.
Garip bir sessizlikten sonra Luke konuştu. "Ben... Bugün ailemle dışarı çıkıyorum. Aslında yaklaşık on dakika sonra gideceğiz."
Michael gözlerini devirdi ve ayağa kalkıp kapıya yürüdü. "Anladım. Gidiyorum."
Luke da kalktı ve ona doğru yürüdü, ellerini kendi elleriyle yakladı. Michael'ın şişmiş gözleri onunkilerle buluştu.
Michael'ı ne ağlatmışsa gerçekten de onun kalbini çok kötü kırmış olmalı, diye düşündü Luke.
"Ben... Ben sonra uğrasam?" Luke yüzündeki küçük bir gülümsemeyle sordu.
Michael iç çekti ve kendini Luke'un kollarından kurtardı, onu yanağından öptü.
"Bana söz ver."
"Söz veriyorum."
Hemmings'lerin evinden ayrılıp kendi evine doğru giderken Michael'ın yüzünde hüzünlü bir gülümseme vardı.
Luke ailesiyle yemeğe çıkmıştı, ve çoğunlukla herkes ona gelecekle ilgili planlarını ve Michael ile olan "ilişkisini" sorup duruyordu.
Onlar Michael'ı severdi. Ama onunla Luke arasındaki ilişkinin yürüyeceğinden tam emin değillerdi.
Luke bu düşünceler karşısında üzülmüştü. Eve dönerken arabada uyuyakalmıştı ve ailesi de onun arabadan çıkmasına, eve girmesine ve yatağa yatmasına yardımcı oldu.
Michael Luke'u en son gördüğü anın üzerine saatler geçmişti ve endişelenmeye başlıyordu. Luke ona uğramamıştı ve gece olmuştu.
Michael ayakkabılarını giydi ve onların evine yürüdü, kapıyı çaldı.
Bayan Hemmings yüzünde büyük bir gülümsemeyle kapıyı açtı.
"Michael. Ne kadar... Güzel. Ne oldu tatlım?"
"Selam uh, Luke'la konuşabilir miyim?" Michael gergince sordu.
"Şimdi yatakta olması lazım-"
"Emin misiniz?"
"Birkaç saat önce oradaydı, arabada uyuyakaldı ve-"
"Telefon aramalarıma yanıt vermiyor-"
"Michael!" Liz parmaklarını şıklattı. "Luke iyi, şu anda uyuyordur. Onunla yarın konuşabilirsin."
Michael hızla kafasını salladı ve evine yürümeye başlarken kafasında binlerce düşünce vardı. Ya Luke çoktan uyanmışsa ve-?
Yatağına oturdu ve Luke'a sesli mesaj bırakmaya devam ederken gittikçe daha fazla titriyor ve ağlıyordu.
Yaklaşık 13 kere denedikten sonra hattın diğer ucunda bir ses işitti.
"Michael? Ne-"
"Aman Tanrım çok teşekkürler!" Michael derin bir nefes aldı.
"Sorun ne? Neden ağlıyorsun?"
"L-luke, buraya gel."
"Mike ödevim var ve-"
"L-lütfen. Seninle konuşmaya ihtiyacım var." diye fısıldadı Michael.
Luke telefonu kapattı ve hızla onun yanına gitti.
Michael'ın odasına girdiğinde neyle karşılaşacağından emin değildi, ayrıca Michael da etrafta görünmüyordu.
"Michael?" Odaya doğru seslendikten sonra kapısı kilitlenmiş olan banyoya yürüdü. Kapının kolunu çevirmeye çalışırken hafifçe tıklattı. "Bebeğim?"
Kapıyı tekrar çaldığında içeriden gelen acı dolu bir inleme duydu.
"Mikey benimle konuşmak istediğini söylemiştin... Anlayamıyorum.."
"İ-istiyorum." Michael kapının arkasından burnunu çekti.
"O zaman dışarı çık tatlım." dedi Luke üzgünce.
"Ya-yapamam... Bunu okuyana kadar olmaz."
Kapının altından bir not uzattı ve Luke kaşlarını kaldırarak kağıdı aldı ve kapının önüne oturarak onumaya başladı.
"Sevgili Luke,
Seni sevdiğimi ve asla seni bırakmayacağımı bilmeni isterim.
Biliyorsun senin ne olursa olsun benim yanımda olman gibi ben de senin yanındaydım. Yani... Sanırsam öyleydim.
Umarım seni affettiğim gibi sen de beni affedebilirsin.
Seni gerçekten seviyorum... Çok fazla. Sana ihtiyacım var.
Sevgiler,
Michael."Luke'un okumaya o kadar odaklanmıştı ki Michael'ın kapıyı açıp onun önünde durduğunu farketmedi.
Ona baktığında hafifçe geri çekildi.
"Mikey bu da neydi böyle?" Luke ayağa kalkarken sordu.
Gözleri Michael'ın kırmızı kollarını gördü.
"Bebeğim? Hayır, hayır, neden bunu tekrar yaptın? Ben sana-"
"Ne söylediğini biliyorum." dedi Michael kırgın bir sesle.
"O zaman neden yaptın?" diye sordu Luke.
Aniden Michael'ın elindeki katlanmış kağıdı farketti.
"O-o da ne?" Luke gergince kekeledi.
Michael ona notu uzattı, şimdi kağıdın üzerinde küçük kırmızı kan lekeleri vardı.
Luke birkaç saniyeliğine nasıl nefes alınacağını unuttu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
jet black heart //muke {türkçe}
Fanfic"Belki de gece yarısından sonra kalmanı sağlayacak hiçbir şey yoktur." {I'm just translating. Owner is @MichaelIsBalding, thank you so much for your permission!} {01.01.2016 5:44 PM - 01.02.2016 8:00 AM}