"Zehirli bir kalemle yazıyorum."
Bir sonraki akşam Luke telefonunun çalmaya başlamasıyla iç çekti.
Az önce yazmakta olduğu kalemi tekrar masaya yerleştirdi.
"Michael bebeğim iyi misin?"
"Hayır." Michael burnunu çekti.
"Tamam geliyorum." diye cevapladı Luke ve konuşmayı sonlandırdı.
Kağıdı alıp katladı ve arka cebine sıkıştırdı. Bunu yazmayı sonradan bitirecekti.
Michael'ın yatak odasına geldiğinde onu orada bulamamıştı.
"Mickey?" diye seslendi.
Odadaki banyodan gelen sessiz bir mırıltı duyduğunda kaşlarını kaldirdı ve sesin geldiği yere yöneldi.
Hafifçe kapıyı araladı.
"Mikey sen iyi mi- Aman Tanrım!" Gördüğü şey yüzünden bağırmak zorunda kalmıştı.
Michael yerde bileklerinden kanlar akarak oturuyordu. Yüzü solgundu ve onu gördüğü için şaşırmışa benziyordu.
"Michael benimle konuş," Luke onun önüne diz çöktü.
Michael'ın gözlerinin bir saniyeliğine de olsa kaydığını gördü.
"Bebeğim," dedi Luke boğuk bir sesle. "Neden bunu yaptın?"
Michael ağlamaya başladı ama sesi çıkmıyordu.
"Shh, tamam, sakin ol."
"Ya-yapamam." Michael tiz bir ses çıkardı, bileklerine her baktığında daha da fazla panikliyordu o yüzden 10 dakika boyunca bakamıyordu. Şimdiyse durumu eskisinden de kötüydü.
Kanlı yeri ve Michael'ı temizlerken Luke'un gözleri dolmuştu. Onun bileklerini bandajladı ve hafifçe elini öptü. Bunun onun suçu olduğunu biliyordu.
Titreyen elleriyle banyodaki jileti aldı, sinirle onu pencereden aşağı fırlattı.
Ona hala dolu olan gözleriyle bakan Michael'a döndü.
"Hadi," dedi Luke sakin bir sesle Michael'ı yerden kaldırırken. Onu yatağına götürdü ve üzerindeki kanlı tişörtü çıkarmasına yardım etti.
Michael onun ellerini itmeye çalıştı. "Sorun ne?" Luke suratını astı.
"Se-sen bana kızgınsın." Michael tekrar ağlamaya başladı.
Luke göğüsünde bir acı hissetti. "Shh." diyebildi sadece, Michael'ın tişörtünü çıkarırken.
Dolaba doğru yürüdü ve Michael'ın favori kazağını bulduktan sonra tekrar onun yanına geldi, kazağı giymesine yardımcı oldu.
Michael'ın üzerindeki kotu bacaklarından çıkarttı ve onun yerine eşorfman giydirdi.
"Rahat mı?" diye sordu Luke sessizce. Michael kafasına sallayarak onayladı.
Örtülerini Michael'ın üzerine çekti ve Michael'ın yanına uzandı.
"Bu a-cıtıyor." diye mırıldandı.
"Biliyorum bebeğim ama sadece uyumaya çalış tamam mı?" diye fısıldadı Luke.
"Neden bunu yaptın?" diye sordu Luke bir süre sonra.
"Bilmiyorum." Sesi çatladı. "Se-sen beni istemiyorsun."
Luke ağlamamak için gözlerini kırptı. "Bu doğru değil."
"N-ne, beni istiyor musun?" dedi Michael umut dolu bir sesle.
"Ben... Ben, bilmiyorum."
Michael iç çekerek yastıklarına tekrardan gömüldü. "Peki."
"Mich-"
"Önemli değil." Michael ağladığını belli etmemeye çalıştı. "Şimdi gidebilirsin."
"Benden kalmamı istemeyecek misin?" diye sordu Luke.
"Zaten kalmayacağını biliyorum." Michael burnunu çekti, yatakta dönüp Luke'un onu görememesini sağladı.
"T-tamam." Luke yutkundu. "Görüşürüz."
Michael cevap vermedi.
Luke ışığı kapattı ve Michael'ın annesine tek bir kelime bile söylemeden onların evinden ayrıldı.
Masasına tekrardan oturdu ve çoktan bitirmiş olması gereken mektubu yazarken ağladı.
~
Hey! Belki anlamayanınız vardır, Luke'un yazdığı şey intihar mektubu.Moralinizi bozduğum için özür dilerim lol.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
jet black heart //muke {türkçe}
Fanfic"Belki de gece yarısından sonra kalmanı sağlayacak hiçbir şey yoktur." {I'm just translating. Owner is @MichaelIsBalding, thank you so much for your permission!} {01.01.2016 5:44 PM - 01.02.2016 8:00 AM}