"Merhaba,
Sanırım bu benim neredeyse tamaman emin olduğum anlamına geliyor, değil mi?Daha önceden asla böyle bir not yazacağımı düşünmemiştim ama belki de zaman birçok şeyi değiştirmiştir.
Bu kimsenin hatası değildi, zaten hiçbir zaman tam anlamıyla yaşamak istememiştim.
Birilerine yardım ettim -sorunlarını halletmesi için- ancak kendime yardım etmek için zamanım yoktu.
Bu mektubu ne yapacağımı bilmiyorum çünkü bunu yapıp yapmayacağımdan hala emin değilim. Sonra çaresine bakarım, sanırım...
Elveda."
Luke başını kaldırıp Michael'a baktı ve onun dolmuş gözlerini görünce yüzü daha da soldu.
"B-bunu nasıl buldun?"
"Buraya düşürmüşsün," dedi Michael, kendini kucaklayıp yere çökerken.
Luke'un elleri titremeye başladı ve bir anlığına konuşamadı. Michael'ın ona karşı umursamaz olduğunu düşünmesini istemiyoru.
"Mike ben-"
"N-neden bunu bana söylemedin?" diye sordu Michael küçük, kırgın bir sesle.
"Ne?" diye sordu Luke.
"Neden b-bana na-nasıl hissettiğini hiç a-anlatmıyorsun?" Michael'ın gözleri tekrardan dolmaya başladı.
"Çünkü..." Luke kendini bir arada tutmaya çalışıyordu.
"Çünkü neden?" diye sordu Michael. "S-sadece söyle bana!"
"Sikeyim tamam, gerçekten de bilmek mi istiyorsun?!" Luke bağırdı.
Michael'ın gözleri iyice açıldı ve yüksesk ses yüzünden korkarak geri çekildi.
"Ben üzgün olamam, olamam! Sen bok gibi hissettiğinde ya da kendine zarar verdiğinde burada olmak zorundayım. Ama ikimiz için de yeterince güçlü değilim ve seni sikik kendimi sevdiğimden daha çok seviyorum."
Michael ona baktı ve devam etmesini bekledi.
"Çok şey, bilemeyeceğin kadar çok fazla sikik şey var. Seninle uyumadığım ya da onun gibi bir şey için kendinden nefret mi ediyorsun? Şey, bunun için ben de kendimden nefret ediyorum! Bir aptal gibi hissediyorum!"
"N-neden yanımda kalamıyorsun?" Michael tiz sesiyle sordu. "Asla bana anlatmadın, sadece çıkıp gittin."
"Çünkü sen bunu anlayamazsın."
Michael kaşlarını çattı. "Ben... Deneyebilirim."
"Evet, denersin." Luke onu küçümsedi.
Michael göz yaşlarını sildi. "L-lukey bu böyle olmak zorunda değil, sana yardım etmek istiyorum."
"Hiçbir şey bana yardım edemez! Ben çoktan bitiğim."
Michael ona yaklaştı ve parmaklarını kenetledi, Luke'un elinin titremesini önlemeye çalışıyordu.
"A-asla bir şey için geç değildir."
Luke Michael'ın gözlerine baktığında birazcık da olda rahatladığına yemin edebilirdi.
Ama aniden kontrolü kabetti.
"H-hayır." Odanın gittikçe küçüldüğünü hissederken Michael'ı geri itti.
Michael ona kalbi kırık bir şekilde baktı. "L-lukey-"
"Hayır!" diye çığlık attı ve geri çekilirken tökezledi, kafasını Michael'ın odasındaki masaya vurdu.
"Luke!" diye bağırdı Michael ve onun yanına koştu.
Ellerini Luke'un gözlerinin altına yerleştirip göz yaşlarını silmeye çalıştı ve kapatıcı onun eline de bulaştığında şaşkınlıkla nefes aldı, Luke'un gözlerinin altındaki koyu mor halkalar ortaya çıkmıştı.
Üzgünce Luke'a baktı, hala ağlıyordu.
"İ-iyi olacaksın." Michael ağlamaya devam etti. "S-sana yardım edeceğim Lu-luke."
Luke göz yaşlarıyla gülümsedi ama kafasını olumsuz anlamında salladı. "Benim için hiçbir şey yapmana gerek yok."
Michael hafifçe Luke'a sarıldı. "Bö-böyle olmaya devam edemezsin, lütfen."
"İlişkimiz asla istediğin gibi olmayacak bebeğim." Luke burnunu çekti. "Ama sorun sende değil, bende."
Michael kafasını salladı ve Luke'a bu sefer sıkıca sarıldı. "Huçbir yere gitmiyorum."
"Ben iğrencim." diye mırıldandı Luke.
Michael yanaklarını kuruladı ve bir bur torbası ve bir parça kumaş alabilmek için merdivenlerden aşağı indi. Geri döndüğünde Luke'u kaldırıp yatağına oturttu ve başına buzu yerleştirdi.
"B-bu yüzden mi benim peşimden ayrılmıyordun?" diye sordu Luke sessizce.
Michael kafasını sallayarak onayladı.
"Artık bunları benden saklamanı istemiyorum." Michael tekrar ağlayacakmış gibi hissediyordu.
"Zorundayım." Luke Michael'ın yanağını okşadı. "Sen benden daha değerlisin."
Michael Luke'un dudaklarına bir öpücük kondurduktan sonra geri çekildi ve hıçkırarak ağlamaya başladı. "L-lütfen be-beni b-b-bırakma!"
"Mikey ben-"
"Hayır yapamazsın! Beni bırakıp gidemezsin, seni çok seviyorum ve mutlu olmayı hakediyorsun, sen-"
"Michael!"
Michael konuşmayı kesti ve burnunu çekti.
"Hiçbir yere gitmiyorum bebeğim."
Michael nefesleri arasında sıkıştı. "Gerçekten mi?"
Luke onayladı. "Sen benim dünyamsın. Tamam mı?"
Gözlerini aşağıya indirirken Michael'ın yanakları yine ılık göz yaşlarıyla ıslanmıştı.
Luke parmaklarıyla Michael'ın çenesini tuttu ve ona bakmasını sağladı.
"Ağlama artık."
Michael gözlerini sildi ve Luke'un yüzünü inceledi. Göz altlarında dağılmış bir kapatıcı, karışık saçlar, yorgun gözler.
"S-seni seviyorum." Michael Luke'un ellerini sıktı.
"Ve ben de seni seviyorum." Luke da onun ellerini sıktı.
Michael Luke'u çekti ve yatakta onun yanına uzandı.
"Hala ev ödevlerim va-"
"Kal." Michael'ın sesi titredi.
Luke, Michael'ın zümrüt yeşiliyle parlayan gözlerine baktı.
"Tamam bebeğim," Michael uykuya dalmaya çalışırken onun alnına bir öpücük kondurdu. "Tamam."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
jet black heart //muke {türkçe}
Fanfiction"Belki de gece yarısından sonra kalmanı sağlayacak hiçbir şey yoktur." {I'm just translating. Owner is @MichaelIsBalding, thank you so much for your permission!} {01.01.2016 5:44 PM - 01.02.2016 8:00 AM}