-nine-

1K 122 31
                                    

Sonraki gün Michael yine ağlıyordu. Ağlıyordu, çünkü okulundaki bir çocuk ona iğrenç olduğunu söylemişti ve o da buna inanmıştı.

Neredeyse her gün ağlamaktan bıkmıştı.

Luke'u aramak istiyordu, ona gelip gelemeyeceğini sormak istiyordu, ama Luke'un kendi problemleri de vardı.

Şimdi Luke'un nasıl hissettiğini anlayabiliyordu.

Çaresiz.

Ve süpriz, telefonu çalmaya başlamıştı.

"Merhaba?" diye sordu Michael.

"Bebeğim," dedi neşeyle Luke. "Beni gün boyunca aramadın, her şey yolunda mı?"

"E-evet." diye yalan söyledi Michael. "S-sadece ev ödevleriyle uğraşıyordum."

"Oh tamam. Yanına gelmem sorun olur mu?"

Michael kendi yansımasına göz attığında gözleri hızla açıldı. 3 saatten fazla bir süredir ağladığı çok belli oluyordu.

"Uh, gelme."

"Neden?" diye sordu Luke.

"Ben m-meşgulum, hoşçakal."

Michael telefonu kapattı ve dizlerini göğüsüne çekti. Şimdi ne yapacaktı?

Kapısı hafifçe tıklatıldığında Michael aniden paniklemeye başladı.

"H-hayır!" diye bağırdı ve kapının önüne geçti, açılmasını engellemeye çalışıyordu.

"Michael?" diye sordu Luke. "Neler oluyor?"

Michael kapalı olan gözlerini sıktı, göz yaşları aktı. "H-hiçbir şey."

Luke kapıyı sertçe itti, ve Michael ne kadar karşı çıkmaya çalışırsa çalışsın kapı sonuna kadar açıldı.

Luke ondan daha güçlüydü.

Luke içeri girdi ve Michael'ı baştan aşağı süzdü, şişmiş gözlerini ve kırmızı burnunu görünce durdu.

"Michael tatlım, sorun ne?"

Michael bakışlarını indirdi ve kollarını kavuşturdu, aniden çok bilinçli hissetmeye başlamıştı.

"H-hiçbir şey, Luke." Burnunu çekti.

"Senin için buradayım Mikey, bana söylemelisin."

"Hayır!" Michael, Luke'un omzuna dokunmakta olan elini ittirmeye çalışırken mırıldandı.

"Bebeğim benim görevim seni mutlu etmek." Yüzünü asmıştı.

"Ya sana ne olacak?" diye sordu Michael sessizce. "Seni mutlu etmek istiyorum."

"Senin mutluluğun beni de mutlu ediyor, Mikey."

Luke Michael'ın ellerini tuttu ve onu yatağa çıkardı, Michael'ı kucağına oturttu, ona sıkıca sarıldı.

"Eğer kötü düşüncelerin varsa ve bu seni endişelendiriyorsa bana söyle."

Michael derin bir nefes aldı. "Aynı şeyler senin için de geçerli. Senin de kötü düşüncelerin var, her şey ben değilim."

"Öylesin." Luke kendi kendine güldü. "Her şey sensin tatlım, ve nedenini bilmek ister misin?"

Michael başını sallayarak burnunu çekti.

"Çünkü seni seviyorum, ve sana göre ben neysem sen de benim için ondan daha fazlasısın, ya da herkesten daha fazlasısın. O yüzden bana söyle."

Michael iç çekti, elleriyle yüzünü saklamaya çalıştı.

"Ben ö-ölmek i-istiyorum."

"Ne?" Luke'un gözleri şokla açıldı. "Bebeğim hayır, hadi ama-"

"İstiyorum." diye tekrarladı Michael.

"Neden böyle bir şey isteyesin ki?"

"Sen neden istiyorsun?" diye sordu Michael aynı soruyu ve Luke somurttu.

"Bu ki-kişisel bir mesele." dedi Luke gergince.

Michael tekrardan ağlamaya başladı. "Gördün mü? Hiçbir şey beceremiyorum."

"Hayır yapabiliyorsun-"

"Yapamıyorum! Senin üzgün olduğunu bile anlayamamıştım çünkü kendi sorunlarım arasında sıkışmıştım ve yardım için seni çağırıyordum. Ben iğrencim. Ve bak, bunu tekrar yaptım!" 

"Michael bebeğim, bana bak." Luke sesizce mırıldandı. Michael kafasını kaldırmadığında, Luke eliyle onun çenesini kaldırdı.

"Sen benim her şeyimsin. Kendin olduğun için bile beni mutlu ediyorsun." Luke hafifçe gülümserken gözleri kısılmıştı. "Seni endişelendiren her şey beni de endişelendirir. Ayrıca, sen şu ana kadar gördüğüm en güzel şeysin, lütfen asla beni bırakma."

Michael derin bir nefes verdi. "B-b-ben, bilemiyorum."

"Bebeğim," Luke tekrar konuştu. "Ölüyken daha iyi olacağını düşünme. Sensiz ben hiçbir şey olamam."

Michael gözlerindeki yaşları sildi. "T-t-teşekkür ederim."

"Önemli değil güzelim."

Michael Luke'un yanına kıvrılırken mırıldandı, Luke onu sakinleştirmek için sırtında daireler çizmeye başladı.

"Çok şirinsin." diye fısıldadı Luke, Michael'a doğru.

Michael hafifçe Luke'un yanağını öptü. "İyi geceler."

"İyi geceler tatlım."

Michael'ın üzerini örttü ve ışıkları kapayıp onun yanından ayrıldı.

Büyük ihtimalle yeterince uyuyamayacaktı, ama bunu umursamıyordu.

~
3 gündür çevirmiyordum. Ama sınavlarım bittiğine göre her gün bir bölüm atmaya devam edebilirim. Yeeey. 

jet black heart //muke {türkçe}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin