-fifteen-

849 100 29
                                    

Michael, Luke o gece onu aradığında neredeyse uykuya dalmak üzereydi.

Neredeyse telefonu açmayacaktı ama yapmalıymış gibi hissetti.

"L-luke?" diye sordu Michael sessizce.

"Mikey," Luke gergin bir sesle inledi. "Özür dilerim, seni seviyorum."

"Neyden bahsediyorsun?"

"Ben... Siktir... Seni seviyorum prenses."

"Luke bana neler olduğunu anlat."

"Ben a-anlatamam."

Michael onun acıyla inlediğini duydu ve Luke daha derin nefes almaya başladı.

"Luke?" diye sordu Michael panikle.

"Bunun böyle bitmesini istemezdim." Luke hattın öteki ucunda ağlamaya başladı.

Michael ayağa fırladı, giyindi ve ayakkabılarını giyerken Luke'tan hala bilgi almaya çalışıyordu. Başarılı olamadı.

"L-lukey bana ne yaptığını söyle!" diye bağırdı dışarı çıkıp Hemmings'lerin evine yürürken. Luke'un ailesi evde değildi.

Konuşması kesildiğinde telefonu kapattı ve hızla merdivenlerden çıkıp Luke'un odasına koştu, onu yerde yatarken buldu.

Her yerde boş ilaç kutuları vardı.

"Luke!" diye çığlık attı ve 999'u aradı. (Ç/N; Avustralya'daki 911 galiba bu.)

Luke hala bir şeyler söylüyordu ama anlaşılmayacak kadar sessizdi.

Michael telefondaki kadınla konuştuğunda ona bir ambulans göndereceklerini söyledi ama Luke'un ambulans gelmeden önce kusmasına ihtiyacı vardı.

"N-ne yapacağımı bilmiyorum." Michael hıçkırdı.

"Pekala tatlım, o iyi olacak sadece dediklerimi yapmalısın."

"B-tamam." Michael burnunu çekti.

"Onu oturtmalı ve parmaklarını kusması için boğazına sokmalısın. Bunu iğrenç olduğunu biliyorum ama bunu yapmalısın tamam mı tatlım?"

"Tamam." dedi Michael telefonu yere yerleştirirken.

"H-hadi ama Lukey l-lütfen." Michael onu oturtup sarışının ağzına parmaklarını sokarken hıçkırıyordu. (Ç/N; ne kadar da romantik bir bölüm bu böyle...)

Luke'un öğürdükten sonra yana dönüp kustuğunu gördü. Bu Michael'ın daha da fazla hıçkırarak ağlamasına neden olmuştu.

Kadının dediklerini yapmaya devam etti ancak bu fazla işe yaramış gibi görünmüyordu ve Luke da gittikçe bilincini yitiriyordu.

"Bebeğim?" Michael bağırdı. "Lütfen gitme."

Luke'un hatırladığı tek şey sirenler ve çığlıklardı.

~
Finale yaklaştık sayılır, just sayin'

jet black heart //muke {türkçe}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin